6-Bilmiyorlar ki insan hakkı denen görece durum; bu günkü gelişmiş toplumsal üretim ilişki düzeyinin; üretim, paylaşım, dağıtım, sürekliliğiyle ancak sağlanır ve sürdürülebilir bir durum, yansımadır. Sosyal birlik düzeyine ayrılışla bu dayanak kıldığınız insan hakları ilişkileri, bir bir ortadan kalkarlar ve yok olurlar. Sistemin benzeri kalarak ayrılmak istenebilir! Siz sitemin bir parçası olduğunuzdan ve parça sistemin tümünü yansıtır olamayacağından ötürü, hayli zordur. Ve çok üstün, hızlı bir organize olma ve donanımı gerektirmektedir. Bu da feodal ilişkilerle olacak bir şey değildir.
Yani toplumsal işleyişiniz olmadan özgürlüğünüz ve insan haklarınızın mümkün olması olası değildir. Etnik sosyal yapı özgürlük alanı ve gerektiğinde rücu edeceğiniz bir devinme alanı değildir. Aksine etnik sosyal yapılar, insanlığın yol süreç uğrağıdırlar. Yani bu günkü özgürlüğü kullanım düzlemini ortaya çıkarma adımları içindeki kullanılan bir avatar kalıp aşama duraktırlar (bakınız köle ve özgürlük, toplumsal güç, toplum ve özgürlük yazı dizilerim) .
Bu yüzden kimlikte, kimlik; gibi gerici söylem içinde olurlar. Sosyal aitti kimliğin, özel yaşantı aşması haklı ve başka bir durum; bunu toplumsal yapı içinde oluşla kendi etnik aidetimiz içinde, feodalce yaşayacağız denmesi apayrı bir olaydır. Etnik kimlikler dahi, artık o eski etnik birlikti sosyal kimlikler değildirler. Üstelik sizi çıkacağınız yolda, yol kazası oluşla bırakırlar.
Kimlikler de; sosyo ekonomik üretim tüketim ilişkilerinin zorunlu kıldığı durumlarla, şekil alan; değişen bir tanımlılar olmakla, şimdilerde evrensel bir kimliğe doğru giderken; yobazlıklar bunu böylesi bir ari olmayan, zaten ari olması da mümkün olmayan, etnik ırki bir daracık ilkel, sosyal kimliğe indirgeme aptal cesaretini gösterebilmektedirler. Eğer düşünebiliyorlarsa bu süreç, tek tanrılı dinleri de ayrıştırır.
İçten kıyasla ben yetke (tekilleşmesini) diyen sosyal ve toplumsal gücün beyin yapısı, bu ortak duyum tınışımın, totemi inançların sentezi üzerinde; din dediğimiz seslenmesi ile ortaya konmuştu. Orta doğu coğrafyasında bunlar, ilahi dinler adı altında ortaya çıkacaktılar. Dinler, birleşmeye hayır diyen etnikti sosyal yapı ile yine bu ittifakı yapıyla birleşmeye evet diyen, toplumsa yapının; dıştan olan bu çekme ve itme çatışmalı devinmesini, sentezci bir ortak duyum ekseni noktalarını belirtmekle ortaya koymuştular.
Şunu açıklıkla belirteyim ki, toplumun evet diyen çekiciliği sosyal etnik birlikleri de ittifaka zorunlu kılmıştı. Çünkü toplum, sosyal birliğin doğal sağlayıştı gücünü kendi üzerine almıştı. Yani toplumun elinde, şimdi sosyal birliğin elinde olmayan; insan temel düzlemlerinin zorunlu sağlayıştılar olan devinmesi, ancak toplumun muktedirliğinde araçsa üretimin bir üretim ilişkisi olmasıyla vardı.
Hayır diyen sosyal yapı, toplumun üretimine muhtaçtı. Toplumun öznel (üreten insan) kesimi de bu üretim mallarını sosyal yapı içinde huzurlu, özel ve özneldi aile gibi yaşayışlarla özelleşecek olan bir sosyal yaşantılılarına dek muhtaçlığı vardı. Bu durum; hayır ve evet diyen; birleşmeye eğimle nen ve ayrılığa eğimle nen iki zıt yapının bir arada olmasını sağlayan, çekirdek (nükleer) güce dönüşüyordu.
Bu nedenle nesnel olan durum şimdiki o, olgunlaşmanın verileri ile anlaşılır çözülür yetkinlikte değildi. Bu yüzden sentezin çekiciliği şimdilik bilimsel olanı ortaya konamamış durumlarda, dinin seslenme ve hitabı çekiciliğine evet demiştiler.
Söz gelimi Tevrat’ın sentezci totemi ben yetke’yi kendi tekilliğini ortaya koyabilmek için “başka ilahlara tapmayacaksın” demekteydi. Burada çok akıllıca atılmış bir sosyal güçle oluşan akılın, yol adımı vardır. Buradaki başka ilahlar, insanların önüne gelene, ne bulduysa ona taptıkları değildi. Diğer etnik sosyal birliklere ait grupların totemidirler. Yani Tevrat, her bir yeni sosyal birlikti tekildi ortak akılın, totemler varlığı ve kabulünü onaylanmaktadır. Bu kabulcü seslenmeler bu gibi tüm ortak noktaları, çekim alanı yapmaktadırlar.
Yani bireydi kişi ve sosyal gruplar; böylesi tekil noktada, kendilerini ifade tarzlarıyla (totemleriyle): kendilerini bulmuşlardı. Bir Sümer’i bir Asur’i vs. bereket tanrısı; bu tekillikte yeni senteziyle; “Allah’ın rahmet ve bereketi üzerimize olacakla “ sıfatlanmıştır.
O günlerin üretim teknolojileri ve üretim gücü, tüm sosyal yapıyı kuşatacak sürdürebilirlikte halka da, toplumsa üretimden pay verecek denli üretme gücüne ulaşması, olası değildi. Ancak bugünün üretim teknolojileri ve üretim gücü ile dünya birliği olan herhangi bir aiti vatandaşın bir başka toplumda mal mülk alması üretmesi, önce çifte vatandaşlık (kimlik) gibi başlayıp, gelişti.
Böylesi çok kimlikli uyruk aittiliği kaynaştıran sosyolojik bazları korunmakla, sosyolojik bazlardaki eski tutumlar gibi sosyolojik yer, sosyolojik zaman, sosyla mekân özelliğinin belirleyici olması; hemen hemen tümden tavsamıştı. Dünya üretim tüketim ilişkilerine göre konumlanışlarıyla; özel ve öznel yaşantılımını; Dünya’nın her hangi bir yerinde istediği sosyal yaşam ortamları içinde, beliren yaşam süreçlerini başlatmış olması ile toplumlar dört başı mamur hale gelecekti.
Organizmaların özelliklede gelişmiş sosyal yaşamlı organizmaların, biyolojik belirlenimli gereksinimler devinmesi üzerinden, haz elem duygu belirmeli yönelimleriyle, seçme ayıklamadı temel üzerinde giriştikleri dıştan sağlayıştıları, insanlar gibi sosyal birlikti yapılarda, yaşantılım girişmesi zamanla iki alana yarılacaktı.
Sosyal olan, öznel ve özel yaşantılım alanıyla, üretim alanı ilişkileri olan toplumsal alan; birbirine bağlı dönen süreçlerdi. İç işlerinin bağımsızlaşan yaşamsallıklarıyla ayrışırlarken, dıştan seçme ayıklama yapışlarıyla da birbirine etkiyen bağıntılı etkimeli ve giderkten de bilinç egemenlikli olacaklarla alan süreçlerdi.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 11.10.2011 11:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/10/11/inanclarin-tarihsel-rolu-6.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!