İnançları Terörize Etmek 06

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnançları Terörize Etmek 06

6-]Böylesi alınmış kararları, bu minicik, bir kelimelik yasal olma farkını görmezden gelişle, unutturura gelirseniz; olan olur. İş, içinden çıkılamazlaşır. Böylece sağırlar diyaloğu başlar. Düşünme direnciniz kırılır. Çünkü size sufle edilen; YÖK kendi alanını, kendisi düzenleme hakkına sahiptir gibisinden olan genelce söylemi, mantıki bir onatma cümlesidir. Dikkat edilmezse, yasa dışı oluşu; yasalmış gibi mantıklıca size, haklatmak ve onatmanın bir mantığıdır bu mantık! Yani sizi analizci düşünceden alı koyucudur.

Sorumlu ve bilinçli yurttaş, bu gibi söylemleri elinin (bilincinin) tersi ile iter. Önem vermez. Bu gibi sözdü söylemler; o kişiye saygı duymanın itibarını bile ortaya çıkartmazdır. Kişinin kendi bilgi ve görgüsü, zaman ve zemine denk düşücü olmalı. Ve güncel düşünme konuları ile kişinin kendisine saygısını duyurturdur. Bu tür alanı belirsiz, düşünce gibi söylenen abuk ifsatlara saygı duymak bir yana, acaba ben düşünce mi sarf ediyorum? Deyişin utanmasını dahi duymayacak denli de olan bir gafletliktir.

Sizin; toplumcu düşünce diye tabir edişinizin meşruiyet kaynağı nedir? Elbette nesnel ilişkindik ve üretimse olanın; nesneldi öznelce, toplumsa yaşantı ile işlev eşmesidir. Ve bu işlevle menin herkese hitap eder oluşudur. Toplumun üretimi tüm halka hitap eder. Halkın öznel düşüncesi topluma hitap etmez. Etmek zorunda da değildir.

Ve yine toplumcu düşünce, toplumca yeniden ve yeniden üretilir olanın, karşılıklı bağımlı oluşlarla yüküm edilir olmasıdır. Yükümlerin, sorumluca ve genelde de, özelde de; herkesçe paylaşılabilir olmasıdır.

Karşılıklı yüküm edilmeleriniz, toplum sal organ el eşmelerinizin, temel gereksinimlerimize değin olanın ortaklaşa yükümlerle sağlayışlarıdır. Toplumsa güç, temel ihtiyaçtı sağlayıştılar yapmanın, bir zorunluluğudur. Bu kadar somut bir zorunluluk, sosyal yaşamı toplum alanı içinde biçimledi. Sosyal birlik yapı, toplumsal yapı ile daha bir karmaşık şekilde organize oldu.

Bu organizeler insan kabiliyetinin, insan beceri, yetenek ve donanımlarının, simbiyotik olacakla iş birlikti öbekleşmesidir. Bunlar giderek kurumları oluşturmuşturlar. Yani insan kendi dışındaki insanlarla ve kendi dışındaki nesnele dek yansıyan, nesneldi ve özneldi girişmesiyle; kendisini yansıtır olduğu, bilgi, beceri yansımalarıyla; işbirliği bağıntılıdırlar.

Yine toplumcu düşünce; bir çeşit temel simbiyoz yaşam ve bu yaşamın hücre tipi işlev eşmesini, kurumsa olacakla ortaya çıkaran karşılıklı, zorunlu, üretim ve tüketime dek yaşantılım girişmesinin sürekli bir re organizesidir.

Toplumcu düşünce diye tabir edişinizin meşruiyet kaynağı; bu temel sağlayıştılar la, ihtiyaçların zorunluluğuna dek çekimle eğimleşmesidir. Sizin iradeniz dışında otomatik ilişkilenmesinin gerekirciliğidir. Ve sizin de bunu bilinç edişinizdir. Zorunluluğun bilincini edinen, etkin özne oluşunuzdur.

Şunu iyice belirtelim. Türbandı halk sembolizmi için sizin kişi serbestîsi demeniz, inançların toplumsal doku içinde gözetilir olmasını istemeniz demektir. Böylesi herkesin ortak bildiği bu konuyu tartışır olmak çok iyi. Çünkü bu ortak noktanın çekiciliği ile toplum ve halk kavramını ve özel olanla öznel olan kavramını, özne ve nesne olanın çeken iten kuralını kavramış oluruz. Değilse türban; özel ve öznel yaşamın her alanında ve halktı yaşamınız içinde, zaten hep serbestidir. Öyle de olmalıdır. Bu tartışılmaz bile.

Yine inançları toplumun içinde, kendi tercihleri gibi halk iradesi gibi inançların, topluma dek otoriter ve itaatti oluşla entegre edilme hevesi; günümüze dek olan hileyi şerriyeci modern evirilişi, böylesi bilmezdi sosyal bir tutumudur. Bu bilmezlik, halk iradesi, halk özgürlüğü, halk demokrasisi gibi ipe sapa gelmez haklılık kesbedebilecek, ama tamamen yanılgı olan söylemlerle başlatılır.

Bir kere halkın iradesi toplum yasallığının (zorunluluğunun) üstünde olamaz. Olursa eğer bu halkın kendi kendine intiharı demek olur. Halk topluma dek düzenlenir olan ilişkilerin yürütülmesine değin olası yetkilendirici yollardan biri olan yolu tercih ederek, halk iradesini ortaya koyarlar. Bu da seçme işidir. Değilse halk iradesi seçimle toplumun nesnel olan yasallığını alaşağı edin demez. Dese bile, zaten olası olamaz.

Siyasi girişmeler toplumun nesnelliği ile halkın temaüllerini diyaliktik giriştirerek bir politik program oluştururlar. Halkın iradesi toplumun nesnelliğine göre halkın uzlaşan istemleri bu programları destekler ve bu programı uygulamaya yetkilendirir. Değilse halkın iradesi ne idüğü belirsiz, sabah başka, akşam başka olan kural kaide tanımazlıktı keyfi ve öznel oluşla belirmez. Değilse toplumu feshedecek bir eğilime, halk iradesi denmez. Kontrolsüzlüğün eğilimine, bilmezliğin eğilimine, irade belirmesi denmez. Böyle bir irade halkı batırır.

Toplumu, halk belirlememişti ki, halkın toplum üzerinde eğilimle keyfi bir iradesi olsundu. Topluma zıt bir yapılanması olan halkın, bilmezlik hevesli kesimi; halk inancına dek anlam değerleri yüklü, öznel amaçlarını; topluma sirayet ederler. Topluma sirayet edişe değin yöntemlerini giriştirmenin yolunu da güya masumca istek adımlarla ortaya korlar.

İşte bu güya masum oluşun ilk adım sembolü, günümüzde türbandır. Bu giriştirmeyi dahi hem de insan hakkı gibi demokrasi gibi toplumla alakasız olan abukluklara bürünüşle, bunu yapma isteğindedirler.

Bir topluma yönelik türban girişmesinin amacını, giyim kuşam serbestliği içinde görmek ve inanışları da toplumun içinde taşınırlıktı tercih hakkı gibi anlamak, işi baştan ters tutmaktı. Siz de, söylemin anlatımına analitik olmadan bunları halkın vicdani bir kanaat serbestisi gibi olmasını desteklersiniz!

Yani halk alanın bir anlaması olan tolarize, toplumun algısı olmadığından, giyim kuşamın toplumsa bir serbestlik olması söz konusu değildir. Böyle olunca analitik düşünce; halkın masumiyeti olan inançları, toplum içinde makul etmenin foyası olduğunu ortaya kor. Yani halkçı anlayışla, eşdeyişle; öznel ve keyfi yaşamla, toplumu karıştırırsınız. Sonra da toplumsa organize olmanın biçimlenişini, bilmez olmanız sırıtır.

Toplumda bir operatör giysisi, o alanda ve o yerde; onun yetkili otorite olmasını belirler. Ve bu otoriteye sizin kimi kez zorunlulukla ve itaati boyun eğeceğinizin ilişkisini daima size iletir. Siz böyle bir giysi içinde olmayan sivilliği yadırgarsınız. Toplumun giyimi kimi çoğu alanda iş ve üretim hayatına özeldir. Sekreterlik gibi işlerde kısmen serbestlikleri taşırsa da o yere dek bir otorite, yetki paylaşımı olmanın nüfuzu, hep o giyim tarzlarına sinmiştir.

Doktor giysisi olmayan birine tereddütlü yaklaşırsınız. Hatta ikna olmak için sorarsınız. Oysa inanaca değin özel ve öznel giyim kuşam belirtenleriniz toplumsa alanın hiç bir yerinde hal ve icabın bir şartları olaraktan, sizde ne beklenir, ne de ve istenirdirler.

Siz de doktor pilot gibi bir toplumsa kıyafetlerle, halk alanın içinde etkin ve makul oluşla itibari olamazsınız. Söz gelimi, böyle bir kişiye siz; doktorumsa; hastanende doktorum. Burada da keyfimin doktoru değil ya dersiniz. Bunun gibi halkın öznel anlama işaret sıfat ve taşımaları da toplumda, bir demokrasi, bir insan hakkı gibi toplumdu onama cümleleri ile etkin olamazlar.

Türban kendi halktı öznel alanı dışında da ikame edilişle; yani türbanı makül gibi söylem ve görünüşle toplumsal alana transfer etmek isteyişi; türbanın öznel, hükmedici otoriter olan eğilimlerini vaz eden, provokatörce bir girişmesidir. Şimdi konuyu anlaşılır kılalım. Halksa yaşantılıma dek olan inançlarınızı, topluma entegre ettiğimizde; inançlara dek masum uygulamaların topluma dek nesnel yasamın çatışmasına değin uyuşmazlığını, en marjinal bir durumuyla belirtelim.

Siz bir dini inanıcı, halktı öznel yaşamın mümini olaraktan; özel yaşamınızda ve cemaat içi yaşantı ilişkilerinizde; bir şey yerken içerken, bir işe başlarken; üç Kulhü bir Elham okumayı şiar edinir olmanız ve bu tür davranışlar içinde olmanız, bu alan mantığına göre ve kişi özel yaşamınızla, çok doğrudur. Makuldür, uygulanabilirdir. Sosyal yaşam içinde hakkınızdır. Bu eyleminizin sonunda siz; ya da sizin gibi anlayışımı olanların, etkileneceği bir durumdur.

Halksa öznel yaşamın, toplumda; üretime dek talep yapar istemleri dışında öznel ve özel yaşama dek inançsa tutum ve inançsa kullanımları, toplumun değiştiricisi ve kullanımı değildirler. Ama toplumun bir teknik, teknolojik ya da diğer ihtiyaçlara binaen kullanımları, halkın özel ve öznel yaşamında, inançların da yeni değişme ve gelişmeler var ederler.

Şimdiye değin gelişen tarihi süreç içinde, toplumların ve halkın kullanımları giderek farklı ola gelen gelişmeyle sürmüştür. Ve tarihi süreç içinde kısmen de, her bir toplum ve halk birinden, izole olduklarından yaptıkları bir gelişme hemen Dünyaya yansımıyordu. Bu nedenle, toplumların kullanımları da farklıydı. Halkın kullanımları da farklıydı. Bu farklılıklar toplumların birbirine göre aynı bir kullanım şartlarının niceleyişinden doğan farklılaşmaları değildiler.

Aksine bu farklı farklı oluşlar, farklı yaşantılımın düşünülmesinden ve etkilenir olmasından yansıyan, köklü farklı inanma ve kültürlerdi. Oysa şimdiki genel seyre göre, her hangi bir toplumdaki bir gelişmeyi Dünya, hep birlikte ve aynı zaman içinde kullanım sürecine girmeye başladı. Sözgelimi, TV kullanma, bilgisayar kullanma, GSM (taşınabilir iletişim için küresel operatörler) kullanma gibi ulaşım iletişim sektörlerine değin her bir buluş, anında Dünyanın her yerine az çok yansımaktadır.

Bu kullanımlara değin yansımalar Dünya insanının, düşünme temel düzlemini yaklaşık aynı koşut düzlem zemini içinde düşünüşlerini yaptırmaktadır. Aynı yaşantılım bağıntıları sizi, diğer toplumlarla yaklaşık aynı düşünceyi mantık etme rezonansında buluşturmaktadır.

Ya da dünyadaki toplumların düşünce kalıpları aynı noktadan hareketle devindirilip, ortak inanç ve kültür birikmesine doğru insanlığı yönlendirmektedir. Zamanın, inanca ve kültüre dek akışı, şimdilik bu yönde görülmekte ve farklılaştırılmaktadır. Yani inançta, kültürde evrensel olanın birliğine doğru gidilmektedir.

Diğer unsurlar gibi inanç ve kültürler de evrensel kültürün alt bileşeni olan, etnik inanç ve kültürden ve yine özel toplumsa inanç ve kültürden, genel olan Dünyaya dek (evrensel) inanç ve kültürün birliğine doğru gidilmektedir. Süreç bunun çatışmalarını vermektedir. Unutmayınız ki Dünya kültürü de genel evrensel alt kültürün bir parçasıdır. Yani Dünya evrene göre bir etnik yere bağlıdır. Bu da Güneş sistemli, Güneş coğrafya sal kültürüdür.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 2.3.2011 13:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya