Sayın Mükrime Hanım, 2
Bilgi severlik tutumunuzu, durumu vuzuhluğa kavuşturmak isterlik yaklaşımınızı takdirle karşılarım.
''Kafa yapısı'' kavramı sakın hakaret gibi algılanmaya, bu insanların, hepimizin yaşamının her aşamasında kurtulamadığı, bir içinde oluş haline durumudur. Bu anlayışla, ortaya yere kuantım teorisi de koysak da, bu kafa yapısı aşamasından kurtulamıyor olabiliyoruz demektir. İnanma eğilimliliğine yatkın oluşun, aklı perdelemesi anlamındadır. Bir durum tespitinden öte anlatım içermez. Düşünce yapısı bir sistematiklik içerir gibi geliyor bana. Yani kaotik gelişme sistematiği ile davranan birisi, kanguru soyundan geldiğine inanmaz. Eğer inanıyorsa kafa yapısı ile ilgilidir. Bu sözcüğün biyoloji ve anatomideki anlamıyla kullanılmayıp, düşün bilim bazında kullanıldığı açıktır. Cümlenin siyakı, bunu açıkça göstermiyor mu? Sanırım sizi ikna eder.
Şu konuda bir uzlaşalım. Ben inanç vardır, yoktur demiyorum. İnancın daha bir özelleşmişi tutumsal ilkelilik ve kurallılık haline gelmiş olan, din dediğimiz olgular oluşmuştur. Dini gruplar; geniş beşeri coğrafyaları etkileyen, kendine has yanları ile yüz yılların, insan akıl ve tecrübeleri ile geliştirilip, zenginleştirilen dinleri ben, vardır yoktur demedim. Görmezden de, asla gelmedim. Konum sınırlı. Adı üstünde ''İnanç Ve Toplumsal İstem'' çerçeve bu.
Burada ne inançlar yok sayılmada, ne işe yaramaz oluşu denmekte. Aksine inancın kişi içinde başlayıp, kişi içinde biten tespitim ve gerekli kılışım vardır. Bu tür çıkış hiç anlamamışlık olur bence. Hiç bir inanca özel eğilip, özellik öncelik tanımadım, bize has gelen inançların, özelliklerin, tamamına yakınının da, Dünya inancında var bulunması unutulmasın lütfen.
Bir örnek vereyim bizim dinimizde olmayan, ama bizim inancımızda var bulunan, sırat köprüsü inancı diğer dinlerden 'Zerdüştlükteki Cinvat köprüsü inancı da: ' bizim inancımıza geçip, islam gibi algılatılmıştır. Yani inançlar da genelden (Dünya'dan) yerele birikiş vardır. Az da olsa terside olası.
Bu bağlamda siz, güncelin kelime dili ile beni anlayıp yorumlamaya çalışmayın lütfen. Bilimsel anlamda özgürlük, sizin anlattığınız özgürlükle hiç alakalı değil. O tür özgürlükler, öznel düşünceci ve metafizik kalıplardır. Böyle anlatımın temelsiz oluşundandır ki hiç bir haklılaşma, haksızlaşma içermez. Kişi öznellikli, tek benci, saltık, nesnel ve gelişmeci temeli olmayan, bir keyfilik içerir. Zaten deneme yazılarıma bu konuları da içerttim.
Yanlışlığım, hatalarım, herkes gibi kendimi ve okuru yanıltır olmamı, olmaz demek, inanın olanaksızdır. Eleştiriden, özellikle karşı eleştiriden eleştiri olursa, bana tarifsiz haz verir. Ama birbirimizi anlayarak ve eleştiri olmak kaydı ile. Kavramlarımız genel, bilimsel tutum içerikli olmalı. Ne biyolojik ne metafizik olmamalı. Bireysel sübjektiflikler içermemeli. Hiç bir dinin, inancın tanımları ile tanımlanmamalı. Objektif (nesnel) uygulanır toplumsal içerikli ve bilim felsefesi tanımlı olursa, yansızlıkla olaylar görülüp açıklanabilir. Zaten inanma temelli kavramlarla ne bilim ne de farklı düşünce üretemezsiniz. Özel anlatımlar o konuların kendi içinde, incelenmesinde tutulacak yol olmalı.
Ben size şöyle sorayım; Özgürlük nedir? Ki inançları toplum bünyesine, özgürlükle kararlı biçimde uygulayalım! Ve eğer uygulanıyorsa kimin inançlarını uygulayalım? Erken kalkanın inançlarını mı? Yoksa bir gün onu bir gün şunu, bir gün bunu mu? Yoksa diğerlerini bastırıp; “”Hak geldi, batıl zail oldu”” diye susturup kendimizi mi ikame edelim. Toplum bir üretim ilişkisidir, inanç ilişkisi değildir. Hangi inancımızın eksikliği, toplumumuzdaki hangi üretim halkası eksikliğini, tamamlar? İnancımızla, toplumda paylaşılan, somut; neyi üreteceksiniz? Ya da inançsız oluşumuzla, toplumda hangi somut ve yükümsel üretimi yapamıyoruz?
Lütfen yazışmalarda, anlamamaktan kaynaklanan bir kaçış yolu olan bahane argümanla, gurur yapıcı anlamalar yapmayalım. Örneğin sınava mı çekiliyorum gibi, manasız demeler, benim hayat boyu sevmediğim bir karşı oluştur. İnsanların birbirini anlamasını önleyen retçi bir yaklaşımdır.
Saygı ve selamlarımla
Sürecek 57
Bayram KayaKayıt Tarihi : 24.9.2008 02:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!