Topluluk kavga eder ve topluluk dağılır. Topluluk yarın başka kişilerden oluşur. Ama toplum dağılmaz, her gün yeniden üretim yapar ve kurallı kurumsaldırlar. Çok farklı kavramdırlar. Toplum Ay'a gider ve bunun temelini üretir. Ama topluluk bunu asla başaramaz. Ne Ay'a gidebilir, ne bunun temelini üretir. Üstelikte toplumda bireyler vardır. Toplulukta kişiler vardır, inançları vardır. Toplulukta kişi-kişi ilişkisi varken, toplum da toplum-birey ilişkisi varlaştırması vardır. Toplulukta Ali yerine Veli, Suna, rastgeleliği olabilirken, toplumda Hüseyin'in yerine eğer Sevda doktor birey değilse, rast gele birey olamaz. Topluluktaki kişilerin, sevgileri, nefretleri, hoşgörüleri vs. sınırsız soyut düşünmeleri vardır. Bireyin de, bu öznellikleri vardır, ama birey; bunlardan çok bireylik kuralları ile toplumda vardır.
Değerli eleştirmen, sadece diyor ki,
Aforizma: “”Sosyal sözleşmelerin oluşumu muhitten merkeze veya merkezden muhite şekilde oluşur. “”
Buna kim ne diyebilir ki! Bunun içi dolmadan, bununla biz neyi açıklamış oluruz? İnanç ve toplumsal talep konusuna, şimdi bu bir cevap mı? Bu eleştiri mi? Tabiî ki değil, olsa olsa konuyu tamamlayan bir genelleme. Yine de teşekkürler...
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış