İki durumdan bahis ediyorum. Birisi ajite olmuş bir durumdan, ikincisi de toplumdan bahis ediyoruz. Öyle normal hal icabı şartlardan değil. Bu, durum; “” örtünülecekse! ...”” diye geçiştirilmez. Eğer böyle dersek, öncelikle örttürülmenin ve örtünmenin, anlayış olaraktan toplumda uygulanır kılınması kabul ettiğimiz gibi sanki toplumsal bir özgürlük ve toplumsal hak olduğunu da kabul etmişiz demektir. Hem açıktan, hem de zımni biçimde bilinçaltında kabul edilmiş olurlukla, duruma başlamış oluruz. Bu yanlış ve yanıltıcıdır. Toplumda nesnel hal icabı zorunluluklar dışında ve formel olarak başın, ne örtünmek ne örtünmemek gibi zorunluluğu yoktur ve bu nötr bir tutumdur. Hiçbir şeyin, tek başına ne gereği ne engelidir.
Hava şartları, kıl dökülmesi gibi gerekliliği kast etmediğim açıktır. Toplumda gerilime neden olmayan, simgeleşmeyen her bir tutum nötr tutumdur. Eğer, toplum resmiyetinin olduğu yerde, teamül tutuma aykırı görülmüyorsa, hiç dikkat çekmeyip, rahatsızlık vermeyeceği de açıktır. Bu hal sizin kalabalıklarda dahi, hiç dikkat çekmezken, bir şekilde yanlış imajlar verir olmanız yüzünden, tanınmanızdaki karşı tavırca ajitasyonu çağrıştırmanızdır. Bu ajite haliniz hep insanların, dikkatine düşüncesine gelerek, zımni rahatsızlık verir olmanızdır. Ne yasaksınızdır ki, meydanda olursunuz; ne meydandasınızdır ki, yasak gibi görünürsünüz.
Bu bir yanlış, oku yaydan sorumsuzca çıkarmanın, tutumlaşılmanın, toplumda siyasi eğilim olamayacakken siyasi eğilim olmanın bedelidir. Dikkat edilirse inanmanın karşılığı değildir. İnanmanın kendi dışındaki bir istismarın, kendisine biçilen yapay bir rol modelin bedelidir. Bu çabalar toplumda gerilim olmanın boşu boşuna lığıdır. İkincisi böyle olunca; “”Efendim başını örtecekse, kime ne zararı var, ister yakıştığı için örter, ister inandığı için örter! ”” demek saçma ve soruyu tersten ortaya koymaktır. Çünkü bu kez de konu kendi özel alanından çıkıp, bir kol saati takar gibi, toplumsalın alanına getirilmiş olur. Bu iş ya kasti taşınmıştır veya yanılmadır. Ama her iki durumda da konu, sanki toplumsalın bir talebinin tartışılması gibi tartışılır olacaktır. Bu da anlamsız yersiz bir polemiktir.
Bu bile daha başka öznelliklerin de topluma, bir hak, bir ifade ediş şekli olarak taşınması olur. Kendi öznelliğimize doğal olaraktan, kafamız yatkın olduğundan, diğer öznellikleri reddedici ve banal buluruz. Oysa yakıştığı için Ya da inandığı için örtme öznelliktedir. Özel yaşamdadır. Bireysel guruplarladır. Mabetlerdedir, pikniktedir, mesire yerindedir, panayır alanlarındadır, tiyatro sinema, konferans gibi etkinliklerdedir. Markettedir, mahallededir vs yerlerde olunacaktır. Hamda hür ve göğsü gere gere. Sadece düzenlemesi olan ve zorunlu toplumsal talebin karşılandığı, görsel etkileşimin, örnek benimsenirliklerin tutumladığı resmi yerlerde olmayabilecektir. Bu inançlı münevver insanlarımızın anlayabileceği bir tutum ve vakar olmalıdır.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış