İnanç Ve Toplumsal İstem (talep) 38

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnanç Ve Toplumsal İstem (talep) 38

Özgür insan, özgür birey, toplumun ve doğanın nesnel yasalarını bilip, ona egemen olan, insan, birey demektir. Bu gücü, anacak ve anacak, toplum içinde elde ederiz. Ve ancak ve ancak, toplum içinde iken bu güce kavuşuruz. Yani toplum dışında insan özgür değildir. Toplum dışında insan doğaca güdülür. Oysa Toplum içinde, insanın doğaya bağımlı oluş nedenselliğin bilincini egemenleşmeye dönüştüren doğayı üretiş vardır. Özgürleşme burada bağımlılığın zorunluluğun bilincini edinmekten kaynaklanan, üreten engelleyen geciktiren, Ya da istediği anda varlaştıran tutum üretiştir.

Kendi iradesi ile davranan tutumlar özgür müdür? Özgürlük, yasaların verdiği her şeyi yapabilme midir? Yoksa özgürlükler her istediğini yapmak mıdır? Bunların cevapları yazı boyunca kişinin çıkarsama zenginliği ile yapacağı ansal anlamalar olacaktır. İradilik oluşa şu örneği sunayım. Kişi olarak alkol almak istersiniz, her istediğinizi yapıyor oluş babında. Bu sizin iradi tavrınız, tercihiniz, hakkınız özgürlüğünüz olacaktır! Ama yeterli mi?

1-Siz içmek istersiniz de, vücudunuz kaldırmıyor müsaade etmiyorsa; sağlık el vermiyorsa ne yaparsınız? Bu bünyesel iç neden, zorunluluk, iç çelişkinizdir. Yani öznel iradenizle, dilediğiniz gibi keyfilikle at oynatamayacağınızdır. Üstelik bu at oynatırlık iradesi, doğada olmayan bir tutumun, insan beyninde, ne anlama geldiği belli olmayan akılsal kontrol dışı üretimidir. 2-Diyelim bünyeniz fevkalade, alkol almaya uygun. Soyut olarak irade de, ettiniz. Her şey tamam mı? Hayır! Bu kez de, paranızın yokluğu dış koşulu, dış çelişmesi, dış zorunluluğu, hatta sosyal bir ortamda, hayati bir görev yapıyor oluşunuz, içme özgürlüğünüzü engelleyecektir. 3-İçeceğiniz nesne daha önceden siz tarafından ya da toplumsal hizmet tarafından bir emek ürünü olarak üretilmiş olmalı. 4- Serbestçe irade konusu yapacağınız tutum nesnel varlaşma bilinir ve uygulanır olmalı. O zaman ancak irade edebilirsiniz.

Yani irade ederlik, özgürlüğün bir soyut düşünme gem almazlığından değildir. Kişisel kanı, sanı hoşlanma ve tercihlerin toplumsallık yapılırlığı hiç değildir. Tek başına irade ederlik hiç bir şeydir. Ancak iradi olan tutumlara, iç dış nesnel koşul bağıntılılığı da gereklidir. Değilse saltçılığa ve boş yere çözümsüzlüğe düşmekten kurtulamayız.

Özgür ve özgürlük kavramı, kendisine sayısız izafeler yapılmış iki kavramdır. Kim neden çok yararlanmışsa onu özgür oluş sanmış. Kimin tutumları, geleneklerine daha uyumlu olmuşsa, onu bir özgür oluş sayarken, monarşiyi, oligarşiyi, teokrasiyi, demokrasiyi özgür oluş ve özgürlük alanı olarak bilmişlerdir. Bu tek yanlı ve tek benci izafi bir anlamadır.

Demokrasilerde, halk bir şekilde yönetime katılır ve halk bu katılımla, istediğini yapıyor göründüğünden, özgür oluş, demokrasi uhdesine havale edilir. Bura da, yetki kullanılırlıkla, özgür oluş birbirine karıştırılmıştır.

“”Özgürlük istememiz gerekeni yapmak olmalıdır”” bakın, ne kadar masum, ne kadar hacet akıllıca bir istek değil mi? Hâlbuki tamamen akıl ve bilim dışı soyutçu metafizik bir fantezi, fantom ve kliktir. 1- “”istememiz gerekeni yapmak”” demek her şeyi başlangıçta biliyor olmak demektir! Akıldışıdır. 2- Yukarıdaki örnekteki gibi soyut olarak ne anlama geldiği belli olmayan, istemeleriniz kuramsal olarak olacaktır. Ama gerçekte ise istememiz gerekenleri biz değil, bunu iç ve dış koşullar, yani nesnel yasallıklar belirleyip, bu doğrultuda istekler “”istemeniz gerekenler”” olarak belirlenecektir. 3-””Özgürlük istememiz gerekeni yapmak olmalıdır”” Buda saltıkçı ve zorunluluğu yadsıyan, tutarsız ve bozuk bir mantığın ürünüdür. İrade varsa zorunluluk yoktur yanılsamasından kaynaklanır. 4-Oysa irade ve zorunluluk ayrı ayrı kavramlar olmayıp, bağımlı göreceli, ortamın koşulları ile olumlanan bilinçliliktir.

Özgürlüğe ait yüzlerce absürt tanımları ele alıp, tek tek eleştirmem uzarlıkla olanaksızdır. Ancak anahtar tutumları belirtmekle yetineceğim. Okur kendi tutumlarını kendi geliştirmeli.

İnsan toplumsal bir varlık değildir. Bunun içindir ki, içsel duyum duygulanması ve buna özgü düşünmesi, istekleri de toplumsal olmayacak. Bu nedenle kendini, bir toplum içinde, üstelik yasaları olan, kurallı bir toplum içinde bulur. İnsanı toplum, hem belirler, hem ürettirir. İnsan da, bu belirlenişle kendini üretimi ile toplumun nesnelliğinin gelişmesine uygun, toplumda belirlemeler yapar. İşte özgür oluş, tamda burada, insanın karşısına çıkan, hem üretilmiş olan hem üretilecek olan yanla beliriştir. Yani özgürlük de toplumsallığın ürettiği, nesnellikle, öznenin bir zorunlu hal ve tutum koyuşudur.

Toplumsal oluş kavramını, özellikle ve sürekli belirtiyorum. Çünkü inançların da kullandığı bu toplumsal kavramlar, toplumsal yaşamdan üst yapıya yansımış, dinler, inançlar bunları alıp, anlam olarak topluma yabancılaştırarak, saltıkçı bir bakışla gerisin geriye topluma döndürmüşlerdir. Bu ayrım çok iyi bilip, görmek gerekiyor.

İnançlar insanın toplayıcılık dönemlerinde de vardı, ancak toplum içinde çıkan bu özgürlük, ahlak gibi kavramlar, o günün kanısal inançlarında yoktu. Ki bu inançlar haz verene yaklaşma minnetle salgılama, elem verenden kaçınma, ona yumuşaklıkla yaklaşmak biçiminde idi. Çekici itici duyguların yansıtılmasından öte bir şey değildi. Bu hal sonradan tap ve isteye dönüşecek. Tabi her şey gibi zihinsel yetilerin gelişmesi ile bu anlayışı da gelişip, animist oluşu, doğanın da, kendi gibi canlı oluşunu kanıksattı. Bu aşamaların hiç birinde dinlerin söylediği ahlak, günah, hak, hukuk, özgürlük, köle gibi vs. Toplumsal kavramların hiç biri yoktu. Çünkü ortada bunları üretecek toplum olurluk, toplumsal yasallık yoktu da ondan. Bunlarda ancak toplumda üretilirdi.

Daha sonra toplum da, bu kanısal algılar binyıllarla biçimlene biçimlene sistemleşmiş. Bu sistemler toplumun yaşayışından da, bu kavramları, bu sözcükleri alarak, anlamına; Ruh' sal varlığın dediğidir diye, saltıklık çarpıtmalarını da katmıştır. Toplumları siyaseten ve yaptırım olarak komutlaşabileceği argümanlara, dönüştürmüştür. Bu yaptırım, güncelin koşullarını da, şöyle böyle sağlarken, zamanın değişmesi ile değişememekten, zaten doğma olan ilkeler; insanlarında katkısı ile bu kavramlar saltık yapılınca iyice pekişence dogmatikleşmiştir.

Öyle akıl almaz, anlamlara gönderilmiş sözcük olan özgürlük; kimine göre “”malı mülkü olmamak”” yani bağlılık yapmayan tavır olarak sergilendiği gibi, varoluşçu Sartre de “”insan özgürlüğe mahkûmdur”” diyerek özgürlüğü; akıl ve bilimdışı düşünceciliğin, idealizmin metafiziğin cirit attığı bir gizemlik haline getirilmiştir.

Özgür olabilmeniz için; 1-Önce bir toplumda olduğunuzdan özgür olduğunuzu bilmelisiniz. Bunun bilincinde olmalısınız. Kendiliğinden elektrik kullanmanızdan, ilaç kullanmanıza değin kullanımlarınızı irade edişiniz toplumun sürekli üretişidir 2- Eğilimlerinizi, beğeni ve yeteneklerinizi, serbestçe geliştirebilecek olanaklara sahip olmalısınız. 3- Özgürlüğümüzün zorunluluğa karşı gelirlikle, eş deyişle doğal yasalara karşı bağımsız oluşla, sağlanacağına değil de, aksine zorunluluklara egemen oluşunuzla gerçekleşeceğini bilmelisiniz. Yani özgürlük bir kayıt altında olmamak değil, aksine kayıtlılıkla belirlenmişliğin yasalarını kurallarını anlayıp, kişi ve toplum amaçları doğrultusunda davranış üretebilmektir. Bu hal, beden ruh ve doğa yasalarına egemen oluşu içermektedir. 4-Özgürlük zorunlu ve rastlantı kavramları ile de sıkı sıkı bağımlıdır. Zorunluluk doğanın toplumun nesnel yasallığı ile beliriştir. Özgürlük ise insanın toplumla, doğayla olan münasebetinde, bu zorunluluğun bilgisine varmasıdır. Onu ortadan kaldıramaz ama etkisini savuşturabilir, çabuklaştırabilir, kullanımı altına alabilir. Rastlantı bir dış olurluktur. İki olay (zorunluluk) karşılaştığında, bize göre biri rastlantıdır. Örneğin sokakta yürüyen adamın kafasına kiremit düşmesi tamamen rastlantıdır. Adama göre kiremidin düşmesi rastlantıdır. Ama kiremitte potansiyel konum ve rüzgâr zorunluluğu ile davranıp düşmüştür. Yani bu da kiremidin zorunlu düşüşüdür. Ve de kiremidin düşüşü aslında bir zorunluluktur. Neyin rastlantı neyin zorunluluk olduğunu ayırt edişinizde çok gereklidir hayatidir.

Sürecek 38

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 23.9.2008 02:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya