Tüzüksel hukuk, ya da, yurttaşlık hukuku olan, serbest irade koyuşla, hakların, görevlerin sayıldığı, sözleşmelerin hepsi, yurttaşların Ya da insanların, günceldeki uygar siyasal bağıntılarını, hak ve görevlerini tespit eder.
Daha önceki bölümde, hak'ın eşdeyişle hukukun, insanın emeğine sahip çıkamamasının verdiği, toplumsal tedirginlik ve gerilimle, çatışma ile ortaya bir otorite koyuş, tüze koyuş ve din oluşla, üretildiğini belirtmiştim. Bunun, ezen ezilen, Ya da, efendi kul, ikilemi ile her iki tarafın da, kendine göre sığındığı, sınıfsal, toplumsal talepli olduğunu söylemiştim. Hatta bu sığınmayı her iki taraf özgürlükleri olaraktan düşünmüşlerdi!
Hukukluluğun bir ikinci yanı için de, şöyle bir çıkarsama yapabiliriz. Kendine yabancılaşan bireyin, yabancılaşmasını dışlayarak, hukuk, bireyi içinde bulunduğu toplumda, hak sahibi kılıp, hukuk bireyi yapar. Temeli insanın insanı sömürüsüne karşı çıkmak olmalıdır.
Hak ve hukuk da, üretim biçiminin değişmesine bağlı olarak, cevaben değişiklikler de geçirmek zorundadır. Toplum olan yerde, bu tüzelik (adalet olurluk) zorunludur. Bu bağlamda haklarımız şöyle sayılabilir: Hukuk toplumsal temelli olunca haklarımızda toplumsal temelli ve otorite ile karşılıklı ilişkilenen bir yükümlülük olacaktır. Ameliyat başında başınızı örtmek bir hak talep ve yükümlülük olacakken, birey olarak bir kamusal alanda hoş görülmeyen yerlerde bir talep bir yükümlülük ve bir hak görülmeyecektir.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta