Bayram Kaya - İnanç Ve Toplumsal İstem ( ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Toplumsal etmenlerde nesnel zorunluluğu görüp: “”Güneş nasılsa doğacak, parti kurmağa ne gerek var? “” deme aptallığına düşülmemelidir. Bu da başka bir aptallık olur. Nesnel etmenlerle, öznel etmenlerin bağımlılığını bilmemek de, nesnelin yasal zorunlu oluşunu, amaçlarımız doğrultusunda varlaştırma yapabileceğimizi, bilmemek olur. Sanki nesnel yasalar, bizim amacımız doğrultusunda kendiliğinden, doğa dışı güçle, geliştirilecekmiş gibi bir yanılma, soruyu tersten ortaya koyma olur. Siz, amaçlamadan, siz gereksemeden, kendi kendine bilgisayar, Hiçbir zaman, kullanımınıza amade olmayacaktır. Gereksemeniz de, yolun belirlediği eylemlerin akabinde ki aşamasal kat edişlerin varlaşmasıdır.

Toplum, bireylerin kurumların, karşılıklı ilişkileri ile sürer. Toplumun sosyo ekonomik yapısı da bireyleri oluşturur. Toplum dışında birey olmaz, gruba Ya da sürüye aitlik vardır. Benim doktor birey oluşumla, sizin uzay mühendisi bir birey oluşunuz, toplumun diğer bütün yüz binlerce kişilerinin, yaşama olanaklarınızı, ekonomik olarak ve bilgi alt yapısı ekipmanı olarak, sağlıyor olması sayesindedir. Bunların hiç biri, toplum dışında ve inançlarla, halkla var edilemezlerdir. Halkın inançları varsa, toplumun da, özgürlüğü sağlayışı vardır. İnançlar nesnel anlayışlarla, kanı ve sanı oluştururlarsa işlevsel olabilirler.

Eğer bir sistemde, üretim ilişkileri, üretim yapısını, engellerse, o yapı, değişmek zorundadır. İstense de, istenmese de. Yani üretim ilişkisini, üretim güçlerine göre destek olur biçimli yapılarsınız. İnançlar böyle bir yasal oluşun Hiç bir yerinde yok ve onu desteklemez. Ne üretim gücünün (Makine, insan, hammadde, alet, toprak, deneyimler; edinilmiş tutumlar, nesnede çıkarsınmış bilgiler, bunun gibi olabilecek araştırma geliştirme vs.) içinde, inançlar yoktur. Ne de, üretim ilişkisinin içinde, inançlar vardır. Ama bu ilişkilerin ikisi de, toplumsal talepte vardır, zorunludur. Geliştiricidirler, dinamik karşılıklı bağımlılık var ederler Karşılıklı değişime açıktırlar. Ve toplum bireylerini, dolaysı ile de, halkı; özgürleştiricidirler.

İnandığınız için, inanç açısından; dışlama özgürlüğünüzdür. Dolaysıyla dışlanırsınız. İnanma dışlamadır, kendini belirleyiştir. Her belirleyiş gibi, dışlamadan inanmanız yalandır. Ta ki, fırsatını bulana değin katlanmadır bu söyleyişiniz. Bu eskiyi dışlamadır. Çünkü eskiyi dışlamadan, inançsal olarak, inanç olarak, ne yer edip kabul edilirsiniz, ne de kendinizi gelişebilirsiniz. Ancak, dışlananın yerini siz alarak, kendinize bir yer açabilir ve kalırsınız. İnanç, nesnel temeli olamayan, ancak böyle bir inandırma gerekçe ile ikna ve var oluştur.

Tamamını Oku