İnanç Ve Toplumsal İstem (talep) 18

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnanç Ve Toplumsal İstem (talep) 18

Bu şu demek, Toplumsal talepte üretişler vardır: 1-Toplumsallık demek, bizim dışımızda, bize göre olmayan bir nesnellik var demektir. 2- Bu nesnelliği bizler anlayıp tekrar yasallığı egemenlikle oluşturup gerçekleştiririz. 3- Bu bilgi ile nesnellikleri uyuşturup, amaçlı eylemle yaşama gereklerimizi sağlayışımız vardır.4-Bunu da, Ali'nin Veli'nin olmayan, ama müdahil oldukları, toplumsal emekle ve emeğin bağıntı ve iliş kinliğiyle oluşturabiliyoruz. 5-Toplumun üretim biçimi ve toplumun örgütlenmesi, karşılıklı etkileşimin, zorunlu bağlantılı ve somuta uygun düzenlemesi var demek. Toplumun üretim biçimi ve toplumun örgütlenmesi; toplum-insan; insan-doğa; insan -insan; insan-kurum; insan-araç ilişkileri ile karşılıklı etkileşimden olan üretimi, ortaya çıkmaktadır. 6-İnsan ancak toplum içinde, karmaşık emekle üretir. İnsan ancak ve ancak yalınızca toplum içinde köklü ve süren bilgi ve bilimini (öznellik) üretir.

Yani uçak yapımının ortaya konmasında, binlerce kişilerin birbirine bağımlı geliştirdiği on binlerce, emek aşaması ile yine onbinlerce bilgi ortaya koyması ile olur. Bir uçak yapımı için, bir insanın bilemeyeceği, tek başına yapamayacağı yetmiş bin ayrı işlem, madeni cevherden, arıtıma; arıtımdan kullanılır ürüne değin karmaşık emek, hüner, bilgi ve bunlara uygun, üretim aracı gerektirmesi bağımlılığını ön şart koşar. Toplumsal gücün, birey gücü olmayıp, bireyden bağımsız olduğunu biliyor muydunuz? Bu da ancak ve ancak; toplumla ve toplumda var olur. Toplum ve toplumsal emek kişisellik değildir. Hak ve özgürlüklerimizi sağlayan toplumsal emektir. Yanılmalar bu bilmezliklerden toplumsal bilincin olmazlığından saptırılmış inançsal tutumlar hak ve özgürlük diye körü körüne tartışılmakta. Üretimleriniz, üretimin tüketim zincirlemesi örgütlenmesi ve toplumsal emeğin; üretilme biçimi, bireysellik olarak siyasetle geliştirilir.

Bu üretimler, bu bağıntıları sağlarsa, toplumsal talep konusu olur. Yani uçak yapmanın koşulu, binlerce kişilerin, birbirine bağımlı geliştirdiği, on binlerce, emek aşaması ile ve onbinlerce bilgi ortaya koyması ile ancak olur. Bir uçak için, bir insanın bilemeyeceği, yapamayacağı, yetmiş bin ayrı işlem; arıtım, emek, hüner, bilgi ve bunlara uygun üretim aracı zorunlulukları bağımlılığı vardır. Toplumsal güç dahi, bireyden bağımsız olup, kendini geliştiren adeta dev bir sistemler organizmasıdır. İçinde canlı ve cansız yapı vardır. İkisi de tolumda gelişmek zorundadır. Canlı yapının gelişmesi, nesnel yapı ile nesnel yapının gelişmesi de, canlı yapı iledir.

Bu da ancak ve ancak TOPLUMLA olur. Toplum ve toplumsal emek kişisellik değildir. Halka aitlik (halksal) hiç değildir. Yanılmalar, kör dövüşleri, bu bilmezliklerden toplumsal bilincimizin olmadığından doğuyor. Üretimin tüketim zincirlemesi, örgütlenmesi ve toplumsal emeğin üretilme biçimi, bireysellikle bağıntılaşma gerçeklenmesi, siyasetle, politika ile geliştirilir.

Uçağın uçurulması şartı: hava limanı, haberleşme sistemleri, hava durumunu bilme, enlem boylam var etme, gibi bir yığın dışsal, toplumsal ilişkileri de ortaya koymakta. Hiçbir halksal tutum buralarda yoktur. Yani bunlar inanıldığı için, inanç böyle dediği için değil, nesnel oluş koşulların gerektirdiği, öznel yapımızın karşılıklı diyalektik ile amaçlılıkla, ortaya konulduğu topluma ait yaşamlardır (toplumsallıktır) .

Başlangıçta insanlar, coğrafya koşullarına göre, en temel ihtiyacı, yeme ve içme- giyinme (utanmadan değil, en temelden, soğuktan korunma için giyinme) ve barınma, güvende oluş gibi gerekleri karşılamak için, eylemlere yönel indiğinde, bunlara denk düşer araçları, eşdeyişle özdeksel (maddi) yapı ve yaşamı üretmişlerdir. Bu eylemler bir ilişkinlik bağıntısı ve özdeksel üretimin tarzıdır. Bu bağıntı durmadan değişerek gelişerek hem yeni biçimler alır, hem tarih yapmış olursunuz.

İnanç, bu özdeksel tarihin, kendi ölçütleri dışında yazılmış halidir. Bu yüzden biz; tarihi, bu makyajla, inanan inanmayan, ya da; kral-prens, savaşları görme yanılgısına düşeriz. Oysa olmakta olan savaşlar; ÜRETİM GÜÇLERİ İLE ÜRETİM İLİŞKİLERİ ARASINDADIR. Bu nedenledir ki, insanlar ne ürettiklerine, nasıl ürettiklerine uygun yaşar, uygun düşünür, yani uygun düşmeli. Bu ilişkinin göbeğine, hiç gerekmeyen ruhu oturttunuz mu, ört ki ölem... Babında, içinde çıkılmaz sorunlar üretirsiniz. Yani doğal üretirken zorunlu ilişkilenmelere girersiniz, yani namerdin külüne gerek duyarsınız. Kural bu. Zorunluluk ve bağımlılık toplumu özgür kılar, özgürlük buradan doğar. Bu da üretim güçlerindeki gelişmenin, belli bir aşamasına denk gelir. Bağımlı olmadan nasıl özgür olursunuz ki? Bu bağımlılık sizin üretiminizdir, üretiminiz tüketiminizdir. Özgürlük bunun sonunda belirir. Bu işin gidiş yolu da toplumun ilişkilediği, karşılıklı talep yaratma iradına, hakkınızdır denir.

Toplumun ekonomik yapısı var da; hukuku, siyasi ideolojik üst yapısı yok mu? Bundan kuşkunuz mu var? Bu gerçekleniş, yapının belirli şekillerine uyan siyaset koyma, hukuk yapma gibi, temel üstü, üst yapılar oluşacaktır. Üretim ilişkileriniz köle emeği gerektiriyorsa, hukukunuz, ideolojiniz bunu düzenleyecektir. İnancınızda bundan kurtulamayacak; köleye acımadan tutunda, cinselliği cariyeleştirmeye, birbirinize köle hediye etmenin ilahi irade olduğu sizin suçunuzun olmadığı, doğması kulaklara egemenlerce üfürülecektir. Çünkü “” Tanrı kiminizi kiminizden üstün yarattı, diğer işleriniz yapılsın diye”” Yani bu nesnel ilişkisel zorunlu temeli, her inancın ilahı da, değiştiremeyeceği için ilahi irade öyle istiyormuş gibi çift taraflılık oynanacak.

Bu buyrukla; hem süren ilişkinin devamlılığı sağlanacak, hem ilah'ın sözünün dinlenirliği, hem de, İlah sözü büyük oranda egemenin isteği olması, yutturulacaktır. Köleler sabredip katlanacaklar, sadaka alacaklar, efendisinin bir dediğini iki etmeyecekler, buna karşın efendisinden merhamet umacak. Sabır edişi ile cennete gidecek ve bol bol da, yaşıyor oluşuna dua edecektir! Emeğinin sömürüsü için yaşatıldığını bilmeden.

Toplumda, üretim güçleri en gelişmiş şekle ulaşmadan yok olmaz. Ve koşulları gerekçeleri önceki toplumun bünyesinde, olgunluk kazandırılmadan toplumsal sahneye konmaz. Terzi ilahi irade gereği, terzi gibi düşündüğü için terzi olmaz. Terzi olduğu için terzi gibi düşünür. Terzilik yok iken, terzi gibi düşünülmez. Yani yaşayıp, yaşayarak, düşüncesini edineceksin.

Üretim ilişkisi ve üretim gücü kavramları iyi bilinip, bunların birbirini karşılıklı etkileşerek, Ya da çatışarak, nasıl geliştirdiğini bilmek lazım. Köleci üretimin neden üretimden köleye pay vererek derebeylik aşamasına geçtiğini, bununda kapitalizme, sosyalizme, komünizme liberalizme vs. niçin nicelendiği iyi anlaşılmalıdır. Bunlar bir çırpıda olan ve kolay süreçler değildir. Keskin ayrımlarla geçişler yoktur. Bunları inanç temelinin Hiçbir yerine oturtamasınız.

Eğer bir sistemde, üretim ilişkileri üretim yapısını, engellerse o yapı değişmek zorundadır. İstense de, istenmese de. Yani üretim ilişkisini üretim güçlerine göre destek olur biçimli yapılarsınız. İnanç bu yasallığın Hiçbir yerinde yoktur. Ne üretim gücünün (Makine, insan, hammadde, alet, toprak, kazanılmış deneyimler, nesneden çıkarılmış bilgiler, bunun gibi olabilecek araştırma geliştirme vs. üretim gücüdür) içinde, inanç vardır. Ne üretim ilişkisinin içinde inanç vardır. Bu ilişkinin ikisi de toplumsal talepte vardır.

Şu da akıldan hiç uzak tutulmalı. İlişkiler iyi görülmeli. Hiç bir şey, yalın değildir. İnsan olmasa toplumsal olaylarımız olmazdı. Toplumsal olgularımız olmayınca, toplumsal yasamız da olmazdı. Bunların birbirine bağıntılı oluşu, olay ve yasalarının oluşu da, bizim toplumsal oluşumuzdur. İNSANLIĞIMIZ ve insanlık tarihi demektir. Biri (mabut) öyle istedi diye tarih olmaz. Yani Irak petrolü olmasa idi ABD Irak tarihi yazmazdı. Değilse, İncil istedi de ABD ordadır demek, faso fiso ile eş anlamlıdır. İncilin isteğinin altında da petrol olduğu unutulmamalı.

Sürecek 18

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 26.3.2008 12:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Duygu Bedir
    Duygu Bedir

    Araştıran, Donanımlı, bilmesini bilen, görebilen bireylerden oluşan toplum olmak dileğiyle. Tebrikler. Sevgiler

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bayram Kaya