İnançlar hem daha üretilmeyen bir malın dağıtılmışlığını, söyleyerek aklı perdeliyor. Yani siz buğdayı, traktörü üretmemişken, daha üretim gücü ve nesnesi olarak, emek verirlik olarak, bunların esamisi okunmaz iken, sizi traktörlü, traktörsüz kılıp, dağıtımını yaptırıyor!
Hem insanlar toplum olmadan, toplumsal emek ortaya çıkmadan, bir rızık dağıtımı yapılıyor. Yani Traktör ancak bir toplumsal emekle ortaya konacak bir üretimdir. Ortada toplum dahi yoktur. Size sanki toplumun önceden beri, ilkten beri böyle oluşu anlaması, yutturulur. Sanki bunlar zaten varmış da, üretilmiş de, siz dahi bunların eşitsiz dağıtıldığını kutsallıkla öğreniyorsunuz.
Bu konu diğer anlamalara detay olsun diye biraz daha açayım. İnsanın yeryüzünde daha esamisi yok iken, insanın rızık denilen varlıklar, insana rızık olarak verilmiştir denerek algıladığı özdekler, insandan önce de vardı. Sebze ve meyveler bitkiler endam edip, hayvanlar üç milyar yıldır, Dünya'da cirit atar bir gerçekliktir. Yani 3 milyar yıldır, boşu boşuna bir rızıktılar! Bir aslan ceylana, “”bu benim rızkım”” demez. Ceylan da, ben aslanın rızkıyım diye gelip ona teslim olmaz. Ortaya bir çaba, bir emek korlar. İnsan avlanırken ki emekli somut davranışını doğada sürdürüp gitmiştir.
Toplum içinde, çok sonraları, toplumsal tedirginlikleri ile çevreyi, olup biteni anlama girişimleri vardı. Huzursuzluklarına kafa patlatmak isterken; sonradan deforme etti. Ben içinci düşünceleri bir yandan hızla biz içine evirilirken, diğer yandan da, hâkim sınıfın görüşüne göre düşüncelerini, birleşmeli uygunlukta anlatmıştır. Rızık kavramını inanç temelinde alarak, aslında; insanın sosyal yapıdaki huzura ait bozukluğu, evrendeki fantezi yansımaların algısı ile birleştirilerek ifadelemesidir.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim