Bu çalışma, bir grubun bilimsel içerikli, paylaşım yazısına, cevap yazacakken, ortaya çıkan uzun bir analiz çözümleme oldu. Yazıma şöyle başlamıştım
...
Artık masalları ve bunların çokluğunu, banal dilekleri paylaşır olmaktan, gına gelmişti. Her aklına esenin, bir şeyleri paylaşım diye değil; seyrekliklerin, sindirilir olur değerlerin paylaşımı olmalı.
Bu magazinsel pörsümüşlüklerin dik alası her yerde bol bol var. Artık insanlarımız sonuç alamadığı ve asla alamayacağı, inancı tartışma yerine, dezenformasyonlarla şaşkınlaşmak yerine; araştırmaları, teorileri, bilimsel sonuçları okumayı da, öğrenip, tartışır olmalı.
Bakın güncelin tartışmasına, hiç akılcılık var mı? Sosyal sözleşmelerde inançsal duygu, tartışılıyor, ne, neye göre, hak ya da değil? Ne neye göre zulüm, Ya da değil? Ne neye göre korku, Ya da değil? Her bireysel hak toplumsal talep midir? Her toplumsal talep de, bireysel olmalı mı? Bireysellik, bunun bellisizliğinde şekilleniyor? Türban hak ve moderinite sayılıp! Çarşaf ve burkanın, bir hak olmadığı, modernize topluma aykırılığı, akıllılığı ortaya konuyordu!
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.