İnanç Laiklik Hoşgörü 23 Şiiri - Bayram ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnanç Laiklik Hoşgörü 23

Laiklik, din ve inançların yapı alanlarını belirleyip, bin yılların süren alışkanlığını toplumda ayırmış, ait olduğu yerde, halkta bırakmıştır. Laiklik, inançların halk içinde, özel ve öznelde var oluşunu, gelişmesini, güvenlik tehdidi yapmadığı sürece, hiç karışmayacaktır. Nesnel ilgilenilme gelişemeyen kişilerin, inançsal yönden geliştirilmesi kazanımı benimsenmiştir.

Yeryüzündeki toplumlarda din ve inançlar yönetime ve üretime karışmacı olduğu için, bu karışma akli değil de nakli ve tutarlı olmayan, sınırlarına kadar ürettirmeyen bir oluş olması nedeni ile laiklik vardır.

İnançsal uygulama ilkelerinin, uygulanışından doğan aksamalar, ilkelerin doğma olup tartışılıp karşı gelinemez oluşu nedenle; denetlenemez olması, sorumlu bulunamaz olması ve inançlardan kaynaklı aksamaların düzeltmesine gidişi anlayışla karşılamaz oluşundan nedenle de, laiklik vardır. İnancın yanıldığını söylemek inançtan çıkmakla eş anlamlıdır.

İnançlar ve dinlerler, üretimin ve üretim yapılanışının, yani yapının, içinde olmayışları ve bu yapının sorunu olmayışı, bilinci nedeni ile de, laiklik vardı. Üretimin nedeni olmayan, üretim, kendisi sayesinde olmayan, çözümünde parçası olamazdı. Çözüm de, ondan ötürü onun ilişkilenişi ile olamazdı. Bunun için de, laiklik vardı.

İnançlar halksal yaşamda hoşgörüyü, toplumda da laikliği, tepki olarak ve zorunlu olarak doğurmuştur. Bu bir kusur değil. Bir yaşayışın gelişip serpilmesinin nicelenişidir. Olay olgu ve soyut durumların, gelişme olgunlaşma ilkesidir. Bunlar olmasa inançlarda olmaz.

İki bakımdan olamaz: 1-İnançlar toplumun, kuram ve kural olarak ortaya çıkardığı halkın bir özel ve öznel halk yaşayış alanıdır. Toplumun olmaması demek, inançların yokluğu demektir. Çünkü toplum, üretişi ile insanın kendini tinsel ve sanatsal olgunlaştıracağı, meşgul olacağı, onca zamanı ortaya çıkaran bir üretiş sürecidir. Toplum da, insanlık serüven sürecinin belli bir aşamasında ortaya çıkan, zorunlu olgudur. Bunun için İnancın toplumda uygulanması demek, bindiği dalı kesmekle eş değerdir. Önce toplumu yok eder, sonra kendisi yok olur. İnanç yüzünde toplum var değildir. Aksine toplum sayesinde inanç vardır.

2-Toplum yaşayışı (üretişi) halkı destekler ve yapılaştırır. Halkta toplumsal üretişin dışsal nedenidir. Halk bu yaşayışla inançlarını yaşar sürer, sürdürür, geliştirir. Farklı inançlara kendi bir tepki karşı oluşla cevap olarak gelişir. Farklı inançta hoşgörülü olmanın gereğidir. Hoşgörüsüz inanç, yine baltayı kendi ayağına vuracaktır. Ve kendini aşamayan her şey gibi yok olacaktır. İnanç, inancı hoşgörü ederken, diğer inanç berikinin çatışan dış nedeni olmuştur. Hoşgörü yoksa diğer inançta yok. Diğer inanç yoksa büyüyemeyen her şey gibi bu da ölür.

Görülüyor ki laiklik ve hoşgörü; iki ayrı alanda, toplumsal ve halksal alandadırlar. Laiklik İnancın var oluşunu, ama toplumda uygulanamaz oluşunu; akılcı ve nesnel, somut ve tartışılır konuları, bunlar değiştirilebilir, karşı olunabilir, yerine yenisi konur ikameleri için toplumda vardır. Hoşgörü ise, halktadır. İnançları farklı çoklukta destekleyen, halkın bir iç belirimine ait yansıyışların nicelenmesidir.

Bu yansımaların bir de olumsuz yansıyışlarına, yukarıdaki bölümlerde değinilmişti. Her inanç bir iç ve bir dış oluşla kendi üzerine yapılanmak zorunda. Bunu yapamayan inanç Ya da dinler hem gelişemeyip, uzak bir anı olmak zorunda kalır. Ya da kendini aşamayan bir tekrar ediş çatışması ile benimsenir olmaktan çıkar, terk edilişe uğrar.

Din ve inançların, kendi selametleri için başaramadığı iki temel noktalar bunlardır. Bu şu demek: Laiklik ve hoşgörü inanç ve dinlerin dış geliştirici ve var oluş nedenidir. Zorunludur yukarıda belirtildi. Birde inançların kendi üzerine olumsuz yansıması vardır. Bunlar inançları sınırlayan inanırlarını özgürleştiremeyen at gözlüğü ile baktıran durum ve tutumlardır. Ama bunlar da din ve inançların geliştirici varoluş iç nedenleridir. Bu iyi bilinip görüle. Hoş görü farklı inanç olarak, diğer inancın geliştiren dış nedeni olmak zorundadır.

Bir inanç, kendi iç nedeniyle, kendini sınırlarken, olay ve olguya bir açıdan baktırırken, dış nedeni olan laiklik ve hoşgörü, başka inançları var bulunduracağından ve bu farklı inançlar aynı olay ve olgulara farklı bir sınırlı gözlükle, kendi içyapıları gereği bakacaklardır.

Diyelim A ve B gibi iki farklı inanç ya da din olsun. A inancının bir C olgusuna bakışı kendi iç sınırlığı ile olacaktır. Bu A da kendi iç çelişmesi, iç sınırlılığı ve iç nedenidir.

B inancının da, C olayına bakışı, kendi sınırlıklı iç nedeni ile C olgusunu tanılayışı, A da C olgusuna bakış inanışıyla farklı olacaktır. Açı farklılığı, her iki inanışın iç nedeni ve var oluş temelidir.

A inancının C olgusuna bakışı; B inancının C olayına bakışı ile çatışacaktır. Bir savunma bilgi üretişine geçerek. Kendilerini savunarak büyütüp geliştireceklerdir. Böylece iç nedeni sınırlılıkları da esneyecektir. Düşünsel, soyut özgürleşme başlayacaktır.

Burada şunu iyi görmek lazım. Bunu görmezden gelmek ya da görememek olay ve olguları anlayamamak ve bilememekle eş değerdir. A inancının iç nedeni B inancının dış çatışma nedeni olmaktadır. Aynı şekilde B de iç nedeni de, A inancının dış nedeni olmaktadır. İki iç neden, birbirine göre, birbirini geliştiren, çelişen, çatıştıran, karşı tarafı eyleme, bilgi edinişi sürekli üretmeye, kendisini üretme savunmasına zorlayan, dış nedeni olmaktadır.

Laiklik herkesin meşrebine göre tanımlayacağı, Ya da kafasını örttüğü halde, sisteme saygı duyanların olacağını, söyleme, anlama ve anlatma, bu anlayışları müsamaha etme dahi değildir. Ya da başörtülü insanlarımızın, sisteme saygılı olmayacağını söyleyip anlayan, bir anlayış da değildir. Laiklik bu iki yaklaşımı da içermeyip, bunları tanımlayacak bir indirgeniş ve bunları tanımlı kılar, açılımlı tanlama olurluklar da, değildir. Bunlar körlük ve kör dövüşünün argümanlarıdır. Yani laiklik bir ilişkileniş olmayan konunun, alanı olmayan bir yerde, genellemeye yeterlilik yapma nedeni de, değildir.

Örneğin laikliğin, uygar oluşun nedeni imiş gibi algılanışı da sui zandır. Hiç alakası da yoktur. Laiklik, uygarlığın değil, toplumsal üretişin, alanında olamayan ve olmayacak olanın buraya taşınmamasıdır. Burada egemen kılınmaması, burasının halksal işleyişe dönüşmemesidir. Yapı halksallıktan ayrı bir yapı, ama işleyişini yaşanışını, halksallığa, halksallığın kişisel ve öznel anlamalarına çevrilmek, istenen bir kavrayışsızlıktır.

Laiklik sadece belli zamanda, belli bir işleyişin, toplumsal ilke ve yapılışımı olan temel, konjonktür elliği de içeren, otoriter ilke öngörüleri ile işletimidir. Sizin bir türden olamayacak ve kendini klonlayacak dinsel sanı, inançsal kanılarla, başörtüsü takarak, sisteme veya insanlara saygı duyma beyanınızı, inisiyatif kılacak bir anlama da, hiç mi hiç değildir. Öyle olsa idi, sizin beyanınızla ortadan kalkardı.

Sürecek 23

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 21.11.2009 20:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya