İnanç Laiklik Hoşgörü 20 Şiiri - Bayram ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnanç Laiklik Hoşgörü 20

1-”Her zorunluluk, her özgürlük, her bağımlılık, kendi üstüne dönerek, kendini çevresel etki ile belirler.””

Dışsal belirlenim tutumudur bu. Özgürlüğün yetenekleri dışsal ve kendi içsel zorunluluğu ile belirlenir. Konuyu derinlere götürmeden bir örnekle sürdüreyim.

İnsanın yaşama zorunluluğu çeşitli biçimlerde enerji olarak petrolü kullanarak özgürleşme sağlamakta. Bu özgürlükteki ölçüsüzlük, sera gazları üretir. Bu da bir nesnel dışsal oluşan zorunluluktur. Bu zorunluluk (sera gazı ile) yeryüzünü bir çeşit fırına döndürme aşaması başlatır. Bu ısınma bizim yaşamımızı tehdit eden, yaşayamama zorunluluğumuzdur. Dış nedenin, baştaki nedene özgürlüğe, sınırlama olarak dönmesidir bu.

Üstelik petrolün, tükenir ve yeniden üretilemez oluşu, gelecek nesillerin nasibini şimdiden har vurup harman savurmak, avuçlamak gibi düşünülür. Bu zorunluluklar sizin eylem alan özgürlüğünüzü sınırlayan, dışsal neden ve zorunluluklar ve dahi bağıntılı bağımlılıklardır. Zorunlu olarak yine kendinden ötürü kendini sınırlar. Bu yasallıklı kuraldır.

2- “”Toplumsal var edilen bir özgürlük; kendisinin tekniksel olumsallığı, toplumsal koşul olarak ortada yoksa yeni özgürleşmelere, yeni zorunluluk var edişlere de, gidilemez.””

Bu da özgürlüğün sınırlılıklarıdır. Telefonla iletişebilme sürçleşmesi 1800’lü yıllarda bulunduğu. İleri teknik şartlar, tam anlamıyla oluşamadığından, ne bilgisayar, ne de yer altı CERN parçacık fizik deneyi gibi, daha karmaşık yapı ve özgürleşmesi sağlanamadı.

Yada yer çekimini aşan teknik güç toplumda oluşturulmadığından, bu elektronik gelişme atmosferi terk edecek koşullar yaratılamadığından, bir süre roket ve roketlerde güvenle kullanılamadı ve roketler de geliştirilemedi. Bu hal, konunun üçüncü yanını da, belirler

3-””Kullanımın kendinden kaynaklanan sınırlılıklar.””

Toplumun teknik var edişi, özgür kılışı mevcut iken bilgiyi; neye, nasıl, kullanacağınızı bilememekten ve bir zorunluluk alanı var edemediğinizden, bu teknik var bulunuş olanağı ile özgürleşemezsiniz. Bu da, özgürlüğün kullanımının bir başka sınırlı oluş nedenidir.

Başlangıç maddesini, yani Tanrı'sal maddeyi tasarlayamasanız, bu alanda kullanılacak yer altı deneyi olan CERN donanımını asla hüve (o) yapamazdınız. Yani bu da şu demektir: helva yapmayı bilmiyorsunuz! Ama elinizde helva malzemesi var. Lakin helva yaparlık özgürlüğünüz, yani bilirlik ve zorunluluğunuz gerçekleşmeyen bir sınırlılık ve olumsallık olarak var kalacaktır.

Daha açığı söylenirse, özgürlükler; zorunluluklar, sınırsız olurken sınırlanmakta; sınırlı olurken, sınırsızlaşmaktadır. Yine kendinden ötürü ve kendine dolayıdır bu sınırlılık. Biraz felsefik oldu bu tanım. Ama yukarıdaki açıklama bunu kurtarır.

Bu tarihsellik içinde belirleniş bizim konuları nasıl fevrilik ve bilmezlikle ele alıp sapı saman ile karıştırdığımızı göstermektedir. Bir iç duyusu, bir kişisel oluşu, bir tezahürü, bir kaprisi sanki toplumsal bir gerek ve oluş gibi, bayrak ve simge yaparak, kavramların ajiteliği ile paketleyip, soslayız, toplumsal konu yapar olur cehaletimizdir.

Halkın özgürlüğü: Bir toplum teknoloji ve teknikle, soyut bilgi olarak zorunlulukları var edip üretemez ise, o halk özgürleşemez. Yani traktörü üretemeyen toplum, traktörü kullanma ve traktörün kullanımından doğan olanakların özgürlüğünden yoksun olur.

Nasıl komün yaşamında, sivri bir kargıyı, ustalıkla kullanma özgürlüğünü başaran birey ya da bireylerin üretim özgürlüğü, yine mızrağın kullanım alanı ile sınırlı olmaktadır. Yani düz ciridin kullanım olanağı, ucu sivri ciride göre geridir. Böyle böyle, ucu sivri cirit de, taş bağlı ciride, taş bağlı cirit ucu keskinleşmiş taş bağlı peykan ciride göre geri iken, metal uçlu ve uca (peykana) zehir sürülmüş mızrağın kullanım olanağı ve üstünlüğü diğerlerine göre tartışılmazdır.

Halkın ve toplumun özgürlüğü de toplumun kültürel üretim, teknik üretim, üretim ilişkisi ve üretimin paylaşılması oranı ve yaygınlığı ile paralel gelişir, olanaklı ve sınırlı olur.

Toplumun laik yapısı olmasa, toplumun özgürlüğü ya hiç gelişmezdi, Ya da çok çok ağır aksak izin verildiği alanda, doğal inisiyatiflerin uzun süreçlerle zorlaması ile aşılırdı. Çünkü çevre değişmesi ve çevrenin bu değişimine, toplumsal ve organizma olarak az çok tepki vermek, kişisel ve toplumsal inisiyatifliliği de aşan bir durumdur.

Laiklik aklın kullanımıdır. Toplumsal yapıya, otoriteye aklın konmasıdır. Demokrasi eli ile bunu tutumlayarak hak ve beklenti olarak ortaya kor. Halk iradesi bir araba kullanma yetki serbestliği ve özgürlüğü ise de, bu bir dere tepe dümdüz kullanış değildir. Yola uymanız yola göre yapılanış ve eylem üretmenizdir. Yani halkın yol belirleyişi değildir. Yol kurucu irade ile tarihsel sosyal ekonomik yapı ile belirlenmiş, bu toplumun talebi olmuştur.

Hiç kuşkusuz yola projeler uygulanır. Bu halkın bizatihi iradesi ile değildir. Laik sisteme göre: 1- Halkın seçme, seçilme yetkilenmesi vardır. 2-Otoritenin dağıtılmış, paylaştırılmış üçlü yetki ve güç paylaşımı vardır. 3-Demokratik tutumların toplumsal yapılaşmanın nesnel somutluğuna göre, siyaseten sapmaları laikliğin aklın kullanılması ilke ve otorite yasallığı ile denetlenir. 4- Halk iradesi, sadece haldeki, halkın iradesi değildir, toplum ve otoritesi de günceldeki halk iradesinin sınırlılıkçığıdır. Bu halk iradesinin oldum olası baştankara kullanımıdır. Halk iradesi kavramında, mevcut halkın gerçeklemesi, iradenin; sadece bir kısmıdır. Hepsi değil ve haldeki halkın iradesi her şeyin üstünde değildir. 5- Bunların dördünün birlikte işlerliği halk iradesini ortaya kor. Bağıntı unutulup göz ardı edilmemeli.

Haldeki halk iradesinin, bir kendine taalluk eden siyasi kısmı var. Birde kendini aşan, toplumsal birikiş ve toplumsal var kalış devamlılık sürüş yanı var. Bunların alanı farklı farklı oluşlardır. Halkı aşan yan otorite ile toplumla, yetkinin paylaşımı ile daha bir hassas olarak korunur ve geliştirilir.

Toplumsal irade; toplumsal akıl, toplumun süreçsel düzeni, otorite kullanım gücünün erksel paylaşımı, bunun sınırlıkçığıdır. Birbirine bağlı ve birlikte var olup gerçekleşirlerse halk iradesi ve üstünlüğü olur. Değilse haldeki halkın istencinin üstünlüğü hiç değildir. Hukukta ve gelişmede böyle bir şey olmaz. Hep bir karşılıklı gerektirmedir. Çünkü kişilerin (halkın) heves ve eğilimi günlüktür, yaşarlıktır. Deodorantı kullanır, ozon yırtılması onun sorunu değildir. Olsa bile elinden pek bir şey gelmez. Sadece kullanmamak gibi bir geri kazanım tutumlar. Buda amaçsal değildir. Toplumun beka sorunu ve geleceği planlama, geçmiş ve gelecekten sorumlu olma, boyutu vardır halk ile örtüşmez.

Sürecek 20

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 21.11.2009 20:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya