İnanç Laiklik Hoşgörü 18 Şiiri - Bayram ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnanç Laiklik Hoşgörü 18

Halk daha başlangıçta özgür olamamanın, toplum dışına koyduğu bir mağduriyetti. Üretir olamama yüzünden halk, toplumun hemen yeni başında; hem özelleşmenin, hem kan bağı olmanın, hem de tinsel gelişmelerin etkisi ile toplumla ilişkinlik içinde kümelenmiştir. İlişkisi; toplumdaki bireylerin sürekli olamayışı ölmeleri nedeni ile halk; topluma birey ekleme alanı olarak, daha başlangıçta toplumun, atık gibi değersizleşen bu oluşumunu, bu komünsel parçasını toplum değerlendirmeye almıştır. Toplum, halkla oluşumunu kökten kesip bir yana atmamıştır. Bir üretememe kabahati olarak ortaya çıkan halksal yapıyı, yani kusuru, toplum; toplumsal alan içinci bir yarara çevirmişti, halkı. Artık halk toplumdan ayrılamazdı. Toplumda halksız birey varlığını sürdüremez olmuştur. Aile veya nesil değerlemeleri ise, toplumun en aktif, üretim gücü bağlam ilişkilenmesi ve dinamiğini oluşturmuştur.

Halk böylece toplumsal yapının dışında, ama hemen yanında tutulmuştur. Sonrada halkla gittikçe başka karmaşık organik ilişkiler kurmuştur. Bunun başında nesebin belirlenişi olan akrabalık, hısımlık, ebeveyn bağları gelir. Bu ve benzer pek çok ilişki komünde de yoktu toplumda toplum oluşun ilişkilenişi ile belirdi, sonradan ortaya çıktı.

Ama bu da toplumsal üretimin, özel mülk edinmenin, kendinden sonraya miras bırakma, dayatmasının ateşleyici motifidir. İnsanın komündeki amaçlı bir eylemi, toplumu ortaya korken, halkı da bir mağduriyet olarak, üretemeyen; hasta, sakat, çocuk oluş, yaşlı, düşkün güçsüz oluş gibi nedenlerle özellikli yapı olarak, belirlemişti. Artık ürün, halkı ve halktaki bireyleri, birey üzerinden, kazanan bireyin nesep ilişkilerini piyasalaştırmış, üretimini de “”mallaştırmıştır””. Böylece piyasa ve mal olma gibi toplumu ateşleyecek yapı dahi çıkmıştı.

Bu da, toplumun dışına tüketim olarak yönelen toplumsal üretimi, Toplumla, artık değerin değiştirme nesnesini, yatırım olarak geri topluma birikmiş artık emek olarak döndürmeyi, Başarmıştır. Bunu halkın üzerinde dolandırıp, sistemle ivmelendirerek, toplumun çarkını çeviren, lüksüne kaçan, özgürleşmesini, bir önceki dizi özgürleşmesinde gerektiren, zorunlu üretimine yol açmıştır.

Özgürleşme, bir toplum sorunu olup, halkın kullanımı ile de, dolaylı bir halk özgürlüğü olmuştur. Özgürlük, zorunluluk ve bağımlılık varsa, toplumun özgürleşmesi vardır. Bu üçlü olmayınca toplum, özgürlüğü var edemez. Halka göre toplum halkı var edişti. Ama bu işi tersten bir ortaya koyuştu. Toplum var olmasa halk ve halkın yaşayışı olamazdı ki.

Özgürlük, bilincine varılmış zorunluluklardır. İnsan ve toplum bağımlılıklarının farkına varıp zorunluluğu bilmesi ile zorunluluğun bilgisinin edinilmesi ile zorunluluğa egemenlikle özgür olur.

Maddenin elektrikli yapısını bilmesi ile iletişim araçlarını yapmış, sesini duyuramadığı iletişim mesafelerine bunlarla ulaşıp özgürleşmiştir. Yani insanın, iletişmesi; hem de bazen çok çabuk iletişmesi, uzak mesafelerle iletişme, zorunluluğu vardır. Madenin de elektriksel yapısından kaynaklanan bir davranış biçimi ve zorunluluğu vardır. İşte sizin ihtiyacınız gereksinmeniz bir buluşla karşılanmış ve özgürleştirilmiştir. Elbet bu özgürleşme yeni ilişki ve bağımlılığı artıracaktı. Yani her özgürleşme yansı tutum olarak, zorunlu toplumsal emek bağımlılığınızı da artırıyordu. Bağımlılık özgürlüğü, özgürlük; bağımlılığı gerektiriyordu.

Bu buluş, maddenin elektrikli yapısını bilip ilişkisel düzenleme ile amaca uygun yapılar oluşturuluyordu. Diyelim ki bu bir radyo alıcısı veya telefon olsun. Alıcı ve verici aygıt bir zorunluluğunuz (ihtiyacınız-iletişim): başka bir zorunlulukla (maddenin elektrikli yapısal davranışı ile) gerekli ve zorunlu, kılınarak özgürleşmişsinizdir.

Görülüyor ki, iletişiminiz telefona veya sanal ortama bağımlıdır. Bağımlılıklar zorunluluklarla emeğinizi bilginizi karmaştırarak özgürlüğü çıkarmaktadır. Değilse özgürlük akıl almaz bir serbestlik, canının istediğini yapar bir durum değil. Ya da baş örtüsü, takma isteği özgürlük değil. Bunlar sanal düşünmenin kendisini bağlatır oluşu gerekliliğidir. Bu tür istekler, birer özgürlük olmaktan çok, yaşamı az zamanda kolay üretmenin halkta yaşanış, kendini topluma bir şekilde gösterme psikolojisel davranışıdır. Çünkü bu davranışların, hiçbir zorunluluk ve bağımlılık gerektirmesi yoktur. Sizin tinsel yapınızı dahi üretir bir gerekme olmayıp, bir hüsnü zan ve güzel kuruntudur.

Tüm özgürleşme ve üretim, çevre şartlarına alt edişle verilen cevaptır. İnsanın biyolojik ve tinsel güçsüz oluşuna, teknikle güçlü olarak karşılık vermesidir. Yani bir zorunluluğun, bir bağımlılığın, uygunlaştırılma denkleşmesidir. Denklik olan yerde zaten eylem olmaz. Bu anlam bile, insanın gücü güçsüzlüğündedir demek olur. Sürekli istikrarsızlığın istikrar kılınma çatışmasıdır. Bir durallığın, bir durallık sür git benimsemesi, asla özgürlük olamaz.

Bir kere inanç; toplumda üretilen, üretim bilgisini taşır olan, zorunluluk olan bir şey değildir. Üretim bilgisi toplumsal emeğin ortaya koyduğu beceridir. Toplum yoksa bu aşamalara gelebilen üretim ve özgürlük asla yoktur. Çünkü bilginin hem ortaklaşa deney birikimi, hem zaman birikimi gibi iki nesnesi var. Bunlar biyolojik aktarımla değil, ancak toplumsal akışla, toplumsal aktarımla gerçeklersiniz. Toplumu dayatan en temel gereklerin biri de bu bilginin aktarımıdır. Avlanan insan bu zorunlulukla gün boyu çevrece güdülmüştür. İlk kargı çevrece güdülmeye karşı bir ayağa kalkışın, çevrece güdülmeye direnişin adımı olacaktı. Bu gidişi insan, çok sonra anlayacaktı. Çünkü gelişmenin yol açacağı seyir edişten, bi habersizdi.

İnançlar ve onu taşır oluşlar, tamamen halksaldır. Sıradan heva ve hevesin gösterimidir. Bunun topluma taşınması ise, hiç akil insanın tutumu değil. Giysi giyme, ya da giymeme, ya da şöyle böyle giyme, bir zaruret; sağlıksal, üşütme, güvenlik gibi bir mücbir sebeplerle belirlenim değil ise, öyle Ya da böyle giyer olmanız, asla, ne özgürlüktür ne de taleptir.

Ajite olmayan bir sosyal durum ise, kişisel duyumla karşılanacaktır. Yine kişisel anlama, anlayış ve inisiyatife amade olacaktır. Toplumda da, toplumsal belirişle, özellik ve kurallık taşır olmakla sınırlanıp, hatta zorunlu tutulacağı toplumsal yetkidir. Halk ise; baskı olmayan bir anlayışla davranışları dengeler. Birbirinin kabul edilir beraberlikleri ile ancak serbestçe giyimseniz taşıyacak oluşlarıdır. Burada zayıf da olsa, halk tepkisi etkinliği ve dalgalanışı söz konusu olabilir. Ama bunlar bir kalkışma nedeni değildir. Kalkışma siyasi ve egemen oluş amaçlıdır.

Şu örnek, giysi konusunda, bir açıklık ve anlamalara neden olabilir. Toplum uzaya gitmek için uzay elbisesi yapmıştır. Yani bu halkın talebi ve halksal bir talep değildir. Uzaya gidiş çalışmalarında, zorunlu olarak giy, diye dayatılır. Eğer gidende uzayda yaşamak istiyorsa bunu zaten giyer ve talep eder. Ama halkın, toplumda yaşayan bireyin, bu uzay elbisesini giyme zorunluluğu ve isteği yoktur. Bunu giymek istemeyi, özgürlük diye talep edip sokağa dökülmeyi ne düşünür ne de beklenir. Zaten böyle bir şeyde abes kaçardı.

Sürecek 18

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 2.7.2008 11:11:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya