İnanç Laiklik Hoşgörü 17 Şiiri - Bayram ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnanç Laiklik Hoşgörü 17

Çünkü insanın eylemselliğini artıracak oluşumu, artık zamanı ve avlanma kolaylığın daha az kişi ile av yaparlığını, bu mızraklı hüneri sağlamıştır. Ve tekerlek bu temelin ilerleyişi sonucu, toplumsal yapının kurulup işleyişi ile meydan almıştır. Değilse sanki insanlar uygardı da, tek sorun bu uygarlığı uzak yerlere tekerlekle taşıyarak tanıtmaktı, gibi bir zorunlu kıt olur bir yanılgıya düşeriz. Mızrağın avlanma ve güvenlik sağlamayı kolaylıkla üretir olması, toplumsal üretişin de temeli olmuştur. Paralelinde av yaparlık ve toplayıcılık sürerken, çobanlık ve tarım üretimi de uç vermeye ve evirilmeye başlamıştı. Bunlar toplumu ve toplumsal yapıyı belirledi. Tekerlek bu yol alışın zorunlu gelişmesidir.

Özgürlük söylemi halksal yaşayışlarla, inançlara temel yapılıp, en çok karıştırılıp istismar edilen sözcüktür. İnanç temelde soyut ve özgürce bir tıkanış tutumudur. Bu hiç bilinmez. Kendini sınırlayıp taşamamadır. Sizin, hiç bir inanmayı belirleyip, düzenleyemez oluşunuz katkın olamayışınız tıkanmanın kendisidir zaten.

İnançlar belli bir gözlük taktıklarında dolayı, beli bakışı zorunlu kılarlar. Zaten özgür düşünememenin, özgür olamayışımıza, kendisi; bir nedendir. İnanmayı, özgürlük olarak tanımlayarak, inanç özgürlüğü denmekte! Somut deneysel olmaması, herkesçe aynı kabul edilmemesi, değişmez ve zamanlar üstü olması gibi olumsuzlukları da cabası.

Hâlbuki kişiler, halk içinde bırakın inandım demeyi, doğduğunda daha, inançları nüfusuna işlenmiştir bile. İnançlıdırlar. İnançları karşılaştırmadan inançlı olmuştur. İnançları tanıyıp eleştirip, aralarında bir seçim yapmamıştır. Ki özgürlüğün ilk adımı atılmış ola...

Kendimizi o inancın içinde doğmuş buluruz. Biz de, toplumsal bir tesanütle; “ Kır atın yanında duran, ya huyunu, ya suyunu alır ” misali o inançta oluruz. Bunun farkına varır olduğumuzda da, yaratılışın; bizim inançlarımız doğrultusunda olduğunu anlatılır. Bu da, bir çırpıda göksel inanç özgürlüğü olur! Doğma doğmayla İspat edilir. Bozacının şahidi şıracı iken, bozacı; şıracının şahidi olmuştur. Tüm olup biten budur.

Hiçbir inanç özgürleşme değildi. Adı üstünde inanmadır. Bir sanı ya da kanıya dayanarak kabul etmedir. Bunun sonunda da, özgürlük çıkmaz. Bu da, bilgisizliğimizin gereğidir. Siz gökten man yağışı sanı ve kanısı ile yıllarca doymaya inanabilirsiniz. Ama bu uğur alışla asla açlıktan ölmekten kurtulamazsınız. İnançların içinde kişiler; İnak, İnakçı, inancı düşüncecilik, inakçılık, inakçı yöntem, inal, inan, inancılık gibi özgürleşmeyi tümden def eden, tutumlarla; ”bırakın özgür inanmayı”, kişi daha bir itaatkâr, günah işlemekten mars olurluklarla özgürlük yerine, hiç davranamaz olmuştur.

Tabiidir ki, bu da inançların tersten ortaya konmasıdır. İnanç oluşturmalar kişisellikten evrenselliğe gideceğine, tinsel olarak evrenin oluşuna Tanrı'sallığa katılacağına, kişisellikle gruplaşarak, kendisine kapanmasıyla ceza olup çıkmıştır. Bu tutum da, grubunu herkes olma gibi yansı anlayışı kendisine algılatmış. “” Herkes ne ise bende oyum”” mantığı ile bir yetersin meyi seçmiştir. Bir genel yaygın yanlış anlama kanılaşma tutumlarının örnek oluş şablonu olmuştur. Bu da, inançların oluşumundaki ters anlamaların sonucudur. Düşünüp sorgulamayan öğretilerle şaşkınlaşmışlık doğurmuştur.

Halkın özgürlüğü yoktur. Toplumların özgürlüğü vardır. Zaten insan doğadaki zorunluluklar karşısında, bu bağımlılığını, alet yaparak, tekrar tekrar üreterek, özgürleşmesi sonucunda toplumu üretmiştir. Komün davranışı: avlanır oluş, paylaşarak karın doyurma, sanı ve kanılar edinme, koşup zıplama, vs. bir özgürlük davranışı değildir. Doğal mecranın, doğal yönelim ve eğilimin, zorunlu kendiliğinden ve basit benci grup faaliyetidirler.

Toplumsal oluşla da, özgürleşmeyi hem üretmiş, hem de büsbütün hızlandırıp, patlama derecesine vardırmıştır. Bu özgürlük artık toplumsal güçle ortaya konmuştur. Ufacık bir adımın sıçramasıdır. Eğer bu mızrak uzluklu emek olmasa idi, bu gün genetik şifreler çözülemez, Mars'a phoenix gönderip indirilemezdi. Şimdi özgürlük, zorunlu toplumsal üretiş ve yaşama biçimimizin yaptırımı olup bitmişti.

Ne inanç ne inanma bir özgürlük değildir. Kendi kendine davranamazlıktır. Özgürlük üretilen tüketilen bir toplumsal emektir. Bir ve aynı yapı içinde kalarak özgürleşemezsiniz. Aksine davranışınızı, kendinizi aşamamakla sınırlayıp kendinizle aynı kalan, bir iç dünyası ile değişen çevrenin sıkıntılarını yaşayan bir buhranı taşırsınız. Bu hal ile özgürleşemeyen bir yapıdasınız demektir. İnançların yaptığı da budur.

Onbinlerce bilgi birikişin, temelinde; toplumsal artık emekle, toplumsal artık zamanın ortaya koyduğu, öngörülmesi olanaksız kazanımlar vardır. Bu da toplumda, toplumsal organize ve işbölümümü, toplumsal bilgi birikimi, araştırma geliştirme ve bunun eğitim ile biçimlenip aktarımı vardır. Toplumsal kurumların yapı paylaşımı vardır. Bu aşamaların Hiçbir yerinde inan ç yoktur, bu aşamalarda dahi, esasen inanç gibi teoriye gerek de yoktur.

Özgürlüğü toplum var eder. Halk inanç olmayan toplusal emeğin meyvelerini yerken, inancın gayretini kovar (sürer) . Halk bu olanağı, radyo dinleyerek, uçağa binerek, kitabını okuyarak, gözlüğü kullanıp yararlanarak özgürleşir. Yani halkın özgürlüğü, bir kullanım yararının ilgisinden öte gidemez. Çünkü halk özgürlüğü tekrardan üretemez. Özgürlük ilişkinliklerini bilemez. O, daha kolay olanı, düşünme dahi gerektirmeyeni, kabullenerek kendince mutluluğunu sürer. Buda halka ait olan sadece bir yanın ama yaygın bir yanın sürdürülmesidir.

Komünün ve grup insanlarının özgürlüğü yoktur. Doğaca güdülüyorlardı. Doğaya uydukça yaşıyorlardı. Oysa toplumla insan, mübalağa olarak söylersem, değil doğaya uymak, doğayı kendine uydurarak özgürleşmiştir! Uçamamışsa uçak, roket yapmış, ceylan kadar hızlı koşamamışsa motorlu taşıt yapmış. Suda sürat teknesi ile yunuslarla yarışırken, deniz altı ile aylarca su altında kalabilmektedir. Tüm bunlar özgürleşme ile bir anlamda doğaya meydan okuyuşla, bilgi ile yani toplumsal emekle olmaktadır. Halksal yapı buna ulaşamaz.

Aslında halk da, çok önemli bir inceleme alanı ve topluma ilişkinliktir. Ancak temel kalkış rotamız toplum ve toplumun inancının olmaması olduğu için, tüm vurgular ve vurguları hak ederlik toplumadır. Değilse halk öyle ihmale getirilip, görmemezlik yapılacak, oluşum asla değildir. Halk bir ikili tensel ve tinsel yaşayıştır. Hatta tensel ve tinsel ile kalmayıp, maddi ve manevi; kendini alabildiğince birey oluşun sınırlığı dışında yetkin kılıştır halk.

Sanat, folklor ortaya koyuştur, toplum dışı sektörlerin baz alanıdır ki gelişme için temeldir. inanç birlikler adasıdır, yaşamın, dönem dönem anlamsızlaşması ile insansal buhranlarda çok kez kurtuluşunuz olmakta vs. vs. Bunun da, şevsel normatifliği vardır. Halk, bir ucu ile toplumsal yaşayışın içinde, bir yönü ile toplumsal yaşayışın tamamen dışında bir soyut var oluştur.

SÜRECEK 17


Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 1.7.2008 10:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya