İnanç Laiklik Hoşgörü 16 Şiiri - Bayram ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

İnanç Laiklik Hoşgörü 16

Ama hoşgörü, insanları serbest kılarken, kendi kısır döngüsünde geliştirirken; ne halka, ne halkın farklı inanç gruplarına, ne de topluma, hiçbir gelişme verememiştir. Sadece halka kişileri uslu yaramazlık yaptırmayan, iyi bir oyuncak araçsallığı yapmıştır o kadar. Hoşgörü ve laikliğin bir başka farklı yanı da şudur.

6- Hoşgörü de, inanç gibi kişisel tavırdan hareketle kişisellikten başlar. Grup ve cemaat tavrı olmaktan öte gidemez. Gitse de, baskı, cebir, şiddet aracı olur kendini klonlamış olur ki bu kez hoş görüsüzlüğe dönüşmüş olur. Ve geri, ait olduğu yere, bir süre sonra şiddet göreceğinden çekilir. Oysa laiklik böyle bir yetersizlikte içi dolarak geliştirilir. Laiklik toplumsal dinamiğin gelişmesine esnerken. Hoşgörü bilinçsizliğe himaye getirir. Aynı inanma grubundaki farklılığa hoşgörü ile bakmaz. Bu nedenle farklılık gruptan kopar. Zorunlu bir düşük doğum gibidir! Ayakta kalması mucizeyi çatışmayı gerektirir.

7- Laiklik kesinlikle hoşgörü değildir. Bu tam bir cahillik, aymazlık, sapla samanı kasıtlı karıştırırlıktır. Aksine alanları farklıdır. Nerede ise aynı alanda gibi olaraktan bireyin laik ve hoşgörülü iki zamansal süreci, günlük belli zamanlarda, hem toplum içinde hem halk içinde yaşar olmasıdır. Yani toplumda laik tutumla, halk içinde hoşgörüsel tutumla birbirini dışlayan iki kavramdır. Laiklik hoşgörü yapmaz. İnançlarda laiklik göstermek istemez. Hoş görü karşı inançların ve inançsızlıkların birbirine tahammül sınırlılıklarıdır. Laikliğin böyle bir ayrımcı tasnifi ve girişimi yoktur, Kaan bile değildir.

Hoşgörü kendi için bencildir. Kendisi için başkasına sessizdir. Halk bilgisizleştikçe inançlar, dolaysı ile hoşgörü gösterilecek inanç unsuru sayısına bağlı, hoşgörü tutumları da artar. Artıkça özgürlük ve demokratiklik tutum seçenekleriniz, davranma alanlarınız, karşı tepki koyuşla iyice kalmazlaşır.

Her bir farklı inanç çoklaşması, sizi o inançlara inanmama tutumlu yaparken, siz de onları bir başka inanır olarak yapamayarak, daha bir özgür davranamaz kılınmış olursunuz. Siz onlara benzemeyeceksiniz bunu unutmayın lütfen. Bir inanç üç birim kendini ortaya koymuşsa, siz karşı inanır olarak, onu yapmayarak, üç birim kendinizi daha kıpırdayamaz yapmışsınız demektir.

Oysa laikliği kullandıkça tükettikçe, siz özgürleşir gelişirsiniz. Laiklik geliştirirken gelişir. Laiklik de gelişip, içlem kapsam zenginleşmesi ile sizin gelişmenize cevap vermek zorunda kalır. Laiklik, hoşgörü gibi, sizi dıştakine makul gösterir iken, inanırını söylenene inanma babında sıkı sıkı tutmaz. Laiklik içine yapılanma, dışına gelişmedir. Hoşgörü ise içine kapanma dışına sükûnettir. Aynı inancı kullandıkça, aynı inancı tükettikçe daha bir sınırlanır, tekrara düşer darlarsınız. Özgür olma, hakları geliştirme mümkün olmaz.

8-Oysa laiklik hoş görünün temelindeki çarpıtmalara meydan vermeyen, var oluş, devlet ve toplumun savunma refleksidir. Hatta zorunluluğu olup, hukuk ve siyaset ile de devlet otoritesidir. Laiklik üst ideolojiden, temele doğru bir yaygınlıktır. Laiklik gibi, bazı yapılar, halksal yaşayışın çok kere farkında olamadığı, sosyal miras olarak devir aldığı, sosyal yapı ve toplumsal kazanımlardır. Nasıl toplum, deneysel ve arzusal olarak, komün yapı nasıldı? Öyle miydi, böyle miydi? Diye bir gidişe kapalı ise; Laiklikte öyle mi, böyle mi? diye geri götürülmez bir nesnel süreçsel gidiştir.

Laikliğin bir şeye karşı oluşu, örneğin inançların üretime düstur vermesine taraf olmayışı. Onu yanlışlaşmaz, aksine; o şeyin, karşı olunanın, vahametinden ötürüdür. Toplumsal üretimi ve toplumun nesnel yasalarını bilmeyen, günlük yaşayıp, günlük tüketen halkın, inançları toplumda uygulanabilir sanma yanılmasına, laiklik haklı bir karşı oluştur. Üstelikte öylesi bir doğru addolunuş varsaysak bile, hangi inancın temellerini, neye uygulayacağınızın müdahaleci çatışmasını önleyecekte, barışı sağlar. Tersten bakarsak, laikliğin karşı olduğu şey, inancın kendisi değildir. Yani inançların halkta değil de, inançların toplumsal üretişin paylaştırışında uygulanır olmayışıdır. İnançları toplumsal yasa varsaymaya önlemdir.

“Laiklik bize karşı” diye, bir argümanla kendinizi Haklılaşmaya kalkışmak, küskünlük, hınç yaratmak, uzlaşmazlık oluşturmak, yine bilmezliğin cehaletin baş göstermesidir. Size karşı olan, başkasına da taraftır buda unutulmaya. Siz her şey değilsiniz. Bu işin argümanı ve kendinizi her şey yerine koyuştur. Bu sizden olan bir rahatsızlığın savunulması olduğu unutulmuş gibidir.

Bu mealen şu demektir. Sanki inançlar toplumsal uygulamada, kabul edilir bir revaç yaygınlıkmış da, laiklik başka şeye karşı olacakken, yanlışlıkla inançlara karşı olmuştur, diyen ama zımni bir kabul ediş izlenimi veren bir haklılığa mızmızlanıştır.

Sanki böyle bir masumiyeti anlatır gibi söylenmekte. Alabildiğine bilinçsizliktir. Toplum ve halk kavramını tarihsel gelişimini ve zorunluluklarını bilememektir. Halk genel olarak öznel ve subjektif, duygusal “üzüm üzüme baka baka kararır” ilkeli inançların alanı iken, toplum somut, nesnel yasallıklı, yaşamı düzgün olarak yeniden yeniden üretme faaliyetidir.

BU CEHALET: 1- TOPLUM VE HALK KAVRAMINI BİLMEMEKTEN. 2-TOPLUM VE HALK KAVRAMININ TARHSEL GELİŞİM VE ZORUNLULUKLARINI BİLMEMEKTEN 3- VE DAHİ HALKIN KOŞULLARINI, TOPLUMA UYGULAMAK GİBİ BİR BAĞDAŞMAZLIĞI HİÇ ALGILAMAMIŞ neyi nerede, arayacağını bilmiyor olmaktan, sap saman karışmasıdır.

Şüphesiz ki, her nesil değişimi ile içinde bulunulan koşulun geçmişini, acaba bunlar böyle mi, değil mi? diye, doğruluğunun kanıtlanmasına gidilemeyecek, geri dönüşleri tersinmesi olmayan sosyolojik ve toplumsal hakikatlerdir. Buralarda yaşanacak tıkanmalar, şartlarının belirimi ile ileri aşılır. Yeniden İstiklal Savaşı şartlarını yaşayamazsınız. Yaşayacağınız, eğer bu şartlar sürerse, koşullarıyla tekrarı olmayan, daima başka istiklal savaşları olacaktır.

Tarihsel sürecin eylem dizgesini soyutlayıp düşünme oluşturamayanlar. Yanılmalara ve inançsal kurgulara sapmaktan kurtulamaz. Bu inanç 10. bölümde birinci sıra olarak yazılan açıklamayla çalıştığım inanç algılamasından çok farklıdır. Aslında inanlar Yüce Tanrı'ya ram oluşunu, bilinçsiz yansıyışıyla ama temiz iyi niyet gayretlerinde kendini bulmak isteyiş çabalarıdır. Bunun da, gelişmeci ve bilgisel, ama kendi tutumlu dinamik olması gereklidir.
Benzer yanılgı bu günkü topluma bakışında eksende kaymasına sebep olmaktadır.

Uygarlığı tekerleğin bulunması ile başlatan anlayış vardır. Bu gelişim sürecindeki bir oluş önemin, abartılmasından başka bir şey değil bence. Kronolojik sıra tekerleğin değil, ucu
Sivri kazığın, fırlatma kazığının ve buna ağırlık vererek keskinlikle hedefe batma sağlayan işlenmiş taşın, eylemsel etkinliğe katkın lığının, bulunuşu uygarlığın temelidir.

SÜRECEK 16

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 30.6.2008 13:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya