Hoşgörü, halksal yaşayıştaki, farklı anlayışları çatışmasından, sindirtir önleyici, zorunlu bir ilke gibi doğmuş tutumdur. Hoşgörü farklı oluşa katlanma ve ses çıkarmamadır. Bu bir özel yaşam gereği ve özel yaşam hakkıdır. İnançsal taşımalarınızın serbestliği buradadır. Halkın burasının, kendi normatifliği ile biçimlenir. Bu normatifliği yaygın kullanım ve benimsemeler öne çıkartır.
Yani müsamaha, inancın kendi yapılaşmasının, kökleşmesinin bir tutumu olarak çıkmıştır. Esasen hoşgörü, başkasına rızadan ziyade, sonradan ihdas olanın tutunabilmesinin bir varoluş sigortasıdır. Diğerleri ile bir arada yaşama arzusu gibi fayda ve yansımaları talidir. Ve de olumludur. Bu çeşitli inanmalar, insanların bozuk ve çarpık, inanç olarak başkasının varlığını kabul edememenin, zamana bağlı bilgilenmelerinden yansırlar.
Bu, yansımalar mücadelenin ürünüdür. Ve yeni olanın, mevcutta benimsenmiş, yaygın olan inancın, yani bir önceki inancın yerini almak için, kendine hoşgörü gösterilsin diye, hoşgörü göstericidir. Bunu sık sık vurgular. Bu kendisine yer açmak isteyiş bencilliğidir. Böyle bir tutum alışladır ki, kendinden bir sonraki inancada; bilmeden, istemeden kapı açmasıdır. Ve böylece yeni inançların, mevcut inançlar karşısında var olması ya da gelişip güçlenip yaygınlaşması için hoşgörü belirmiştir.
İnsanlar bilgilendiği sürece, nasıl Ay'a gidileceğine, uzayda yaşanacağına, gübrenin bitkiyi geliştireceğine veya 2x2=4 ettiğine, hoşgörü ile yaklaşmıyorlarsa, pekin bilgiyi, tutum olarak benimsiyorlarsa, aralarında dişe değer gruplaşmıyorlarsa. Bilgilendikleri sürece bu tür inançlar gündemden kalkacak, hoşgörünün kapsamı da bir iyice daralacaktır. İnançla laikliği kısaca şöyle karşılaştırabiliriz:
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,