İnançlar tarihsel süreçte, pek çok sanı kanı ve olgularla yönlenmesine rağmen, ben inancı üç yönü ile geliştirilen bir sosyal olgu olarak söyleyeceğim.
*Birinci yön; kişilerin genel olarak Tanrı diye algıladığı, Mutlak ve evrensel işleyiş ve oluşun müsebbibi olan Yüce Yaratıcıyı, gelişmişlik seviye ve bilgisine göre, kendince anlamlaşa yaptığı, kişinin; tinsel bir olgulaşma yetkinleşme var oluşudur. Saygındır. Kişinin, var oluş nedenini anlamlandırmaktadır. Kuram olarak dışın içe doluşu ve kişisel anlam kılınışıdır. Herkeste aynı yaşanamaz.
Yani Tanrı başlangıcın önündedir. Öznenin varlığa, zorunlu evrensel var oluşla, yönelme eğilimliliğinin, belirimindeki tinsel coşmadır. İçten kendini belli eden zorunlu duyuştur. Ölüm bu var oluşa katılıştır. Korteksin insana dayattığı bir dış dünya algı yorumlamasıdır. Burada bir aczin varoluşa katılmasıdır.
Elbet bu algı çıkarım anlamada bir disiplin geliştirebilir. Ama bu inançsal anlamalar kişinin kendine ilgili yaptırımlıdır. Topluma yaptırımlı olamayan seyir ediştir. Bu seyir edişte, her şeyin Tanrı kontrol yönlendirmesine müteallik oluşudur. Kimseye Tanrı adına vekâlet, yaptırım ve güç düzenlemesi hakkı, kendilik, bizatihilik oluşu içinde tanımaz. Bizatihi yeterliliğin tek ve zorunlu koşuludur. Bu pasif oluştur.
Aşka gönül ile düşersen yanarsın. Zekâ ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın. Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma, bir yol seç.
İçinde yaşadığımız toplumda laikliğin uygulamalarında, açılmaya, saçılmaya, içmeye, eğlenmeye, her türlü etik olmayan davranışlara karşı büyük hoşgörü, dini yaşamayı ise horlayarak hoşgörüsüzlük örneklerini gördükçe, hoşgörü ve laiklik kavramların değişmiştir.
Zaten batıda, la dini, din dışı, dinsiz olmak anlamında ilk çıkışıyla başlayan hareket, ülkemde de, dinsizlik algılamasıyla vurgulayanlar çoğaldıkça, laikliğin, din dışı her şeye büyük bir hoşgörü gösterdiğini, sadece dine göstermediğini görür gibiyim.
Belki de, bu ayrıntı, teori ve tanımlardan ziyade uygulayıcıların bağnazlığı olarak görülebilir.
Ancak laikliğin ülkemin dışında, batıda da çıkış ve uygulanış tarzında, Tanrı'nın hükümlerini yeryüzünde görmemek anlayışı hakimdir. Bu konuda hiç bir hoşgörüsü yoktur.
Sanıyorum, teori ve uygulamaların doğru görülmesi, tanımlanması konuya daha açıklık kazandıracaktır.
Laiklik toplumun, hoşgörü halkındır.
emeğinize sağlık hocam.tebrik ve tam puanla selam ve dua.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta