İnanç Laiklik Hoşgörü 11 Şiiri - Bayram ...

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnanç Laiklik Hoşgörü 11

İnançlar tarihsel süreçte, pek çok sanı kanı ve olgularla yönlenmesine rağmen, ben inancı üç yönü ile geliştirilen bir sosyal olgu olarak söyleyeceğim.

*Birinci yön; kişilerin genel olarak Tanrı diye algıladığı, Mutlak ve evrensel işleyiş ve oluşun müsebbibi olan Yüce Yaratıcıyı, gelişmişlik seviye ve bilgisine göre, kendince anlamlaşa yaptığı, kişinin; tinsel bir olgulaşma yetkinleşme var oluşudur. Saygındır. Kişinin, var oluş nedenini anlamlandırmaktadır. Kuram olarak dışın içe doluşu ve kişisel anlam kılınışıdır. Herkeste aynı yaşanamaz.

Yani Tanrı başlangıcın önündedir. Öznenin varlığa, zorunlu evrensel var oluşla, yönelme eğilimliliğinin, belirimindeki tinsel coşmadır. İçten kendini belli eden zorunlu duyuştur. Ölüm bu var oluşa katılıştır. Korteksin insana dayattığı bir dış dünya algı yorumlamasıdır. Burada bir aczin varoluşa katılmasıdır.

Elbet bu algı çıkarım anlamada bir disiplin geliştirebilir. Ama bu inançsal anlamalar kişinin kendine ilgili yaptırımlıdır. Topluma yaptırımlı olamayan seyir ediştir. Bu seyir edişte, her şeyin Tanrı kontrol yönlendirmesine müteallik oluşudur. Kimseye Tanrı adına vekâlet, yaptırım ve güç düzenlemesi hakkı, kendilik, bizatihilik oluşu içinde tanımaz. Bizatihi yeterliliğin tek ve zorunlu koşuludur. Bu pasif oluştur.

Bu inanma belirişi, ulvi bir içsel, zihinsel karşılıklı trans geçimidir. Yani kendinden içinden başlayıp, kendine dönen bir ileti ilişkinliğidir. İçte ki duyum, var olduğu nesnelin, organ hücre, organize ilişkisini aşan, bir temel duyumsatmadır. Dışın otoritenin etkisi ile yaşanmaz. Aksine dışın sosyal etkisi bir ram oluşun pasif, anlatılan kadarı ile sürüklenişi olur. Oysa içselimiz inancı, sürekli yenileyen, zihinsel indüksiyonla osilasyon yayan haled (bulunç edinme) geçişleri gerçeklikle geliştirecektir.

Temel çelişkilerini, frekans dalgaları olarak, iç içe koymakta. Bu farklı zamanı aynı anda çoklu yaşamanın duygu coşmasıdır. Bir belirişin, farklı hal oluşa, aynı anda olan, ama her farklı frekansın, bir en yoğundan, en ışınsal devinime koşan, tek frekansa tam çözülüp göçmeyen çeşitlilik halidir. Kendisini, kendi dışındaki oluş eğimleşmesine, heves kılmaya, dayatmaktadır. 06.06.2008

Buz, buz kalırken, bir yan kısmı sulanmalarla damla oluşturmakta. Bu damlalarda kontrolsüz buhar oluş kaçışları vardır. Buzun katı haline 1 dersek, sulanışı 2. zamanı; buhar oluşu; 3. zamanı, buharın belki bir diğer plazma gibi diğer zorunlu hallere göçüşlü durumların hepsi 1. halin farklı zaman ve frekanslarını aynı anda tutarken, diğer çözülme göçme durumlarını duyuşun bağıntı ve bileşme hal yöneyleşmesidir.

Özne bunu, alt yapı arkaik beyin (alt ve orta beyin) yansıması ile almakta, algılayıp kendi olanı; kendi ile bir dışsal, dış dünya oluş dolambaçlaması, anlaması sonucunda, kendine irtibat kurmaktadır. Bu elimizde görülmesi gereken bir işlemliktir. Buradan topluma dönecek bir şey çıkmaz. Kişiye dönük, kişinin var oluşa evrensel katılma ilgi duyuşudur.

Çıkışa, ayrıldığına duyduğu hal coşması, Tanrı' sal kaynağa yöneliştir. Belki de birde tin ve tinleşmedir. Toplumun gelişerek sonda ulaşacağı başlangıçtır, bu eğimlilik yöneyi. Gelişme bunu destekler olmadıkça toplumsal anlamalar tekil içselle zorunludur. Bu ikiliğin, çoksallığın, tekli oluşuna birleşecek uçlanmalardır. Sonun başlangıç, başın son olması hal dolambaçlığıdır.

Burada biraz daha kendi içsel gözlemlerimin bana verdiği kanıları ifadeleyeceğim. Bu inancın nesnel tabandan hareketle öznel olması gerekir. İnançları nasıl çarpıtıp, subjektif yargılara ve kişisel sömürüye, götürdüğümüzün açık ve görgül olmasıdır. Bu sorun inanma eğilimlerimizin, nasıl Yüce Tanrı aldatması ile çarpıtılıp sömürüye açık, kullanılır halle, mahvımız olduğu açıktır. Bir şekil çıkarsal baskılamaya getirilişimizi, kanı ve sanı olarak, bizler de buna uygun yatkın düşünce oluşturulması ile anlamlandırmaya, çalışacağım. Subjektif oluş, bilinir olduğu ve yukarıdan beri, diziler boyunca söylene geldiği için, bu kısımlara çok değinmeyeceğim.

Nesnelin bir gölge yansıyış durumu vardır. Güneşle nesnelin gölge yaparlık etkileşmesi ile oluşan anlamayla bunu ileri sürebiliriz. Nesnelin gölgesi, düşünülüp tasarlanmayan ve ilişkilenişin, amacı olmayan, hatta sonuçtan nedeni belirleyemeyen, nedene ait bilgi bulunmayan, ama bu; yaşamaktan ve bir ilişkilenişi yansıtır olmaktan, kurtulamayacağımız hal durum geçişleridir.

Bunu içimizde, dışımızda, bol bol; kimi zaman anlamlanarak, kimi zaman, anlayamayıp kasvet kılarak, kimi zaman da; hiç farkında olmadığımız yansımalar ve bileşkesini sezgiye varan ilhamsal yaşayış ve yaşayışlardır. Bir iç sıkıntısı; a) Hem çevreden size yansır ki dış düzlemdir. b) Hem sizin yoğunlaştığınız düşünmeden size yansır. Öznel düzlem. c) Hem de içsel duyumun bunlarla belirginleşmesinden hayli tedirginliğe kayar. İç düzlem. Bunlar, yaşanmaktan kurtulana mayan durum ve durumlardır. Geçmiş ve gelecekteki aynı noktanın korelâsyonu (değişkenler ilişkisi-ilgileşim) ve koveryansıdır (ortak değişişti-değişkenler arası varyasyon) .

Elektronikteki bir düzenek ve dizge, eğer bu, bir radyo ya da TV ise, size; en iyi ses ve görüntüyü verecek yansımaları oluşturması için dizayn edilir. Bunlar istenilen genlik ve frekansı alımlıyarak, devrelerde enteğre edip, enerji dönüşümlerini sağlar, ses ve görüntü olarak yansıtır.

Bu işlemi tersine çevirmek isteyen dış ve iç karışmalar olur. Bunlar sistemin kararlılığını ve bizim için beklenen enerji dönüştürümünü, bozup sönümlemeye götürmek isterler. Sistem içinde transistör, direnç, kondansatör, bobin, entegreler vs. ayakları sistem çalışırken adeta bir verici istasyonuna dönüşür. Manyetik alan oluşturarak yayın yapar bu da sistemi bozup kararsızlığa götüren bir kendilik yansıma yaşayışıdır.

Yani sistemindeki bu yaşamsallık, iç işleyişinin osilasyonudur. Kendiliğinden yansıyıştır ve beliriştir. Sistemin kendi üzerine kendinin fren etkisidir, sistemi başa ve geriye götürmek isteyen tersine fren sürecidir. (yani özgürlüklerin sınırı ve sınırsızlığıdır) .

Buna osilasyon kuramı dersek, canlılık yapıda bu yansıma osilasyonundan kurtulamaz. İçteki sıkıntı bu ama çözümü, deşifresi henüz meçhuldür. Beyne dış duyumlarla gelen çevresel yansılar, içteki bu yansılar, beynin fonksiyonundaki yansılar osilasyon yapmadan edemez. Bunun indüklemesinin bir ucu inana eğilimi olarak belirir. Bu sönümleme ve başlangıca meyyallik, eğilimlilik; kuantik düzeylere, kararlı yapılara ki bir anlamayla; bize göre bir oluşa Tanrı'lık sükûnete dönüştür.

Entropinin yasaları devreye girerken, bu halin süreçleşmesi ile sistemin tekrar devre dışına ulaştığı bir alandır. Diğer indükleme alanı sistemde belirsiz çalkantılara giden, yön verebilir; çalkantı, dallanma ve türbülansların oluştuğu salınım ve titremelerin başlamasıdır. Dışta sistemin kendidir. Bir faz birlik iken, dağılan süreç hali, diğer zaman ve devim halleri ile faz hali osilasyonlar ile çelişmesidir. Evren oluş kendini iç dış, devinim zaman mekân, kılışın süreçleşip zıtlarla çelişmesidir.

Sürecek 11

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 25.6.2008 00:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mehmet Çoban
    Mehmet Çoban

    İçinde yaşadığımız toplumda laikliğin uygulamalarında, açılmaya, saçılmaya, içmeye, eğlenmeye, her türlü etik olmayan davranışlara karşı büyük hoşgörü, dini yaşamayı ise horlayarak hoşgörüsüzlük örneklerini gördükçe, hoşgörü ve laiklik kavramların değişmiştir.

    Zaten batıda, la dini, din dışı, dinsiz olmak anlamında ilk çıkışıyla başlayan hareket, ülkemde de, dinsizlik algılamasıyla vurgulayanlar çoğaldıkça, laikliğin, din dışı her şeye büyük bir hoşgörü gösterdiğini, sadece dine göstermediğini görür gibiyim.

    Belki de, bu ayrıntı, teori ve tanımlardan ziyade uygulayıcıların bağnazlığı olarak görülebilir.

    Ancak laikliğin ülkemin dışında, batıda da çıkış ve uygulanış tarzında, Tanrı'nın hükümlerini yeryüzünde görmemek anlayışı hakimdir. Bu konuda hiç bir hoşgörüsü yoktur.

    Sanıyorum, teori ve uygulamaların doğru görülmesi, tanımlanması konuya daha açıklık kazandıracaktır.

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    Laiklik toplumun, hoşgörü halkındır.

    emeğinize sağlık hocam.tebrik ve tam puanla selam ve dua.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Bayram Kaya