*İnadına Sevda* Şiiri - Rukiye Küçük

Zakkum yılların erguvanıydık
Ne vakit hasretin gonk sesi vursa
Usanmadan eğirirdik kör düğüm saatleri
Olmadık zamanları bilinmez mekânlara ular
Dem tutardık vuslata
Yüreğimiz yekvücut
Milim milim erirdik haspa vakitlerde
Cümleler ne kadar dilbaz
Kelamımız bir o kadar ahrazdı
İnadına susmadık

Mengene ağzı senelerdi ömrümüze sunulan
Sıkışıp kalırdık tecrit odalarında
Ne kışımız kış ne baharımız bahar
Hayra yorulmadı hiçbir düşümüz
Aynadaki aksimize aksi bakardık
Oysa asiydik küheylandık da kalenderdi ruhumuz
Gözümüzü kırpmadan sevdalara soyunduk
Kendi dağında rüzgâr olamayanın
Poyraz koyduk adını
Eğilmezken dalımız, baltalandı bağrımız
Yeniden filizlendik
İnadına kök saldık

Seçeneklerimiz Rus ruletiydi
İlk tetikte vurulurduk şakağımızdan
Okyanusvari umutlarımız hapsolurdu köhne akvaryumlara
Kimileri santim santim eksiltirken kendini
Kimileri onurlu bir yosma kadar başı dik yürüyemedi
Bir elimizde kandil arar dururduk tenhalarımızda
Her köşe başında yanlıştan mermi
Sukutu erdem bildik, ne yenilmezleri yuttuk
Sıradan yarenlerle sıradan olamadık
İçimizde bir yerde silik portreler
İsimleri farklı hatalar aynı
Ağustos ortasında yaktık şömineyi
Birer birer tutuşturup savurduk küllerini
Tozu dumana kattık
İnadına kurtulduk

Zıpkın yeniğiydi gönüllerimiz
Oralardan meltem eser saçlarımız tutuşur
Buralardan yıldız kayar gözlerimiz buluşurdu
Sağ yanımız yalnızlık sol yanımız pişkinlik
Her gün başka kırılırdı kolumuz kanadımız
Olmaz olası tercihlere kurban olurduk
Kahpelik parayla pulla değildi
Anlımız dururken sırtımızdan vurulduk
Fukara akşamlarda
Koltuk değnekleri armağan ettik kötürüm yarınlara
Ne çok hırpalandık
İnadına sevdaydık