birlikte sevmiştik ya istanbul'u, kokusunu, pisliğini, hüznünü...istanbul rüya şehir...
sen gittin diye istanbul'da gitmedi.hala yerinde sayıyor günler günleri kovalıyor bak ayın kaçı olmuş haberin var mı? sen bir deniz kenarında yürüyedur balık ekmek ye,rakını iç eğlen...istanbul ağlamış, gülmüş, hüzünlenmiş sanane...bunlar ilgin dışında olan şeyler.
istanbul gitmedi,istanbul bitmedi de ama çok yalnız fena içerlemiş çok da sarhoş her gece ağlıyor.bir görsen acırsın haline...sabahları çok karanlık istanbul'un; arayış içinde istanbul...biri bir tas zehir verse de içsem diye bakıyor kurtulsam bu karanlıklardan diyor.unutmak için acılarımı ne yapmalıyım diyor düşünmek, beklemek yetmiyor; ağlamak yetmiyor az geliyor diyor...bekliyor, bekliyor belki bir gün duyarsın diye...ve çok kararlı; sen gelinceye kadar perdelerini açmayacağını söylüyor bu karanlıkta bu derin yalnızlıkta yaşayacağım diyor...istanbulunu bırakmışsın bir kör kuyuda umurunda mı? ne yeyiyor,ne içiyor...
oturup da düşünüyor, deniyor...başka bir istanbul yaratmayı daha az senli; yani daha çok aydınlık daha çok parıldayan..her sokağında şiirlerin yazılı olmayan, her köşesinde sen diye ağlamadığı yeni yepyeni bir istanbul...
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,