İmtihan. Şiiri - Fatih Lütfü Aydın

Fatih Lütfü Aydın
302

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

İmtihan.

Attığımız her adım imtihan.
Her doğru adımda,
Kendine yaklaştırır Rahman.

Ağzına kadar para dolu açık kasa imtihan.
Açık saçık gezinen kadın da imtihan.
Kasayı açık bırakmasalardı,
Kadın açık giyinmeseydi, vs. vs.,
Sözlerine hak verir mi Rahman?

İnsan başı boş bırakılacağını sanıyor.*
Her yıl bir kaç kez imtihana çekiliyor.*1
Yine de akıllanmıyor.
Günah işleyip, çekiyor ahı,
Bela imtihan şamarlarını yeyip,
Kendine rehber ediyor, şeytanı.

Saygılar ve Sevgiler.
15.07.2014

ANKEBÛT-2

Yaşar Nuri Öztürk: İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi

sandılar!

MAL ve EVLAT İMTİHANI

ENFÂL-28

Yaşar Nuri Öztürk: Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihan aracıdır. Allah'a gelince, büyük ödül O'nun

katındadır.

İMTİHAN = FİTNE

Fitne ve fetn, saf altın veya gümüş elde etmek için maden karışımını ateşte yakmaktır. Buna göre fitne iyi ile kötüyü, arı

ile kirliyi doğru ile yalancıyı seçip ayırmakta, bir fıtrat metodudur (Divan-ı Kebir, 5/364 -Yaşar Nuri Öztürk Kur’an’ ın

Temel Kavramları fitne maddesi) .

Fitne: birleşmiş haldeki iki şeyi birbirinden ayırmaktır. Bu yüzden karı koca arasını açtığı için yuva yıkan kadına fettan,

fitne çıkaran denir.

FURKÂN-1

Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı ayıran o Furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirdi.

Tebârekellezî nezzelel furkâne alâ abdihî li yekûne lil âlemîne nezîrâ(nezîren) .

1.

tebâreke

: mübarek

2.

ellezî

: ki o

3.

nezzele

: indirdi

4.

furkâne

: furkan

5.

alâ abdi-hi

: kuluna

6.

li yekûne

: olması için

7.

li el âlemîne

: âlemlere

8.

nezîren

: nezir, uyarıcı

FURKÂN-20

Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de mutlaka yemek yiyorlar, sokaklarda yürüyorlardı. Biz sizi birbiriniz için imtihan

aracı yaptık. Sabrediyor musunuz? Rabbin her şeyi görmektedir.

Ve mâ erselnâ kableke minel murselîne illâ innehum le ye’kulûnet taâme ve yemşûne fîl esvâkı ve cealnâ ba’dakum li ba’dın

fitneten(fitneten) , e tasbirûn(tasbirûne) , ve kâne rabbuke basîrâ(basîren) .

1.

ve mâ erselnâ

: ve göndermedik

2.

kable-ke

: senden önce

3.

min el murselîne

: resûllerden

4.

illâ

: ancak, den başka

5.

inne-hum

: muhakkak onlar

6.

le ye'kulûne

: mutlaka, gerçekten yerler

7.

et taâme

: yemek

8.

ve yemşûne

: ve yürürler

9.

fî el esvâkı

: çarşılarda

10.

ve cealnâ

: ve kıldık, yaptık

11.

ba'da-kum

: sizden bir kısmını

12.

li ba'dın

: bir kısmına

13.

fitneten

: bir fitne, bir imtihan

14.

e tasbirûne

: sabredecek misiniz

15.

ve kâne

: ve oldu,...dır

16.

rabbu-ke

: senin Rabbin

17.

basîren

: en iyi gören

Hz. Allah ile Hz.Musa arasında geçen bir konuşmada, Hz.Musa’ nın Allah’ ım bu kadar çile neden sorusuna karşılık Hz.Allah’ ın

ek, biç ve sapla samanı ayır Ya! Musa emrini vermesinden sonra ne yapıyorsun Ya! Musa diye sorması ve bunun üzerine Hz.Musa’

nın yararlı olanla yaramaz olanı ayırıyorum cevabını vermesi ve Hz.Allah’ ın, ben ne yapıyorum Ya! Musa demesi, bu ayeti

(FURKÂN-20) çok iyi açıklamaktadır. Fatih Lütfü Aydın.

Elmalılı Hamdi Yazır’ dan,

FURKAN: mukaddimede geçtiği üzere, aslında fark ve tefrik etmek, yani ayırmak, ayırt etmek mânâlarıdan masdardır. Genellikle

"fark" aklen bilinen şeylerde, tefrik, hissen bilinen şeylerde kullanılır. Sonra "Furkan" fârık (ayıran) , "mefruk" (ayrılmış)

mânâsına da gelir; bu s u retle mühim davaları, çözüp neticeye bağlayan kesin delillere, mucizelere "Furkan" denilir. Bu

mânâya göre Kur'ân'ın bir ismi de "el-Furkan"dır.

Furkan

20- (Resulüm!) Biz senden evvel de peygamberleri başka türlü göndermedik. Şüphesiz onlar hem yemek yiyorlar, hem çarşılarda

geziyorlardı (sokaklarda yürüyorlardı) . Sizin bir kısmınızı bir diğerine fitne (imtihan sebebi) kılmışızdır ki, bakalım

sabredecek misiniz? Zira Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.

TEVBE-126*1

Görmüyorlar mı ki, her yıl bir veya iki kez imtihan ediliyorlar. Hâlâ ne tövbeye yelteniyorlar ne de öğüt alıyorlar.

E ve lâ yerevne ennehum yuftenûne fî kulli âmin merreten ev merreteyni summe lâ yetûbûne ve lâ hum yezzekkerûn(yezzekkerûne) .

1.

e ve lâ yerevne

: ve görmüyorlar mı

2.

enne-hum

: onların,... olduğunu, olduklarını

3.

yuftenûne

: imtihan ediliyorlar

4.

fî kulli âmin

: her yıl içinde, senede

5.

merreten

: bir defa, bir kere

6.

ev

: veya

7.

merreteyni

: iki defa, iki kere

8.

summe

: sonra

9.

lâ yetûbûne

: tövbe etmiyorlar (Allah'a yönelmiyorlar)

10.

ve lâ hum

: ve onlar yapmıyorlar

11.

yezzekkerûne

: zikir yapıyorlar, Allah'ın ismini ardarda tekrar ediyorlar

BAKARA-155

Yemin olsun ki sizi korku, açlık; mallardan-canlardan-meyvalardan eksiltme türünden bir şeyle mutlaka imtihan edeceğiz.

Sabredenlere müjdele.

NAHL-112

Allah, şu ülkeyi / medeniyeti de örnek vermiştir: Güvenli, mutlu, huzurlu idi; rızkı her yandan bol bol gelirdi. Sonra onlar

Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler de Allah kendilerine, sanayi olarak ürettikleri şeyler yüzünden açlık ve korku

elbisesini/birlikteliğini/karmaşasını tattırdı.

ÂLİ İMRÂN-186

Yemin olsun ki, mallarınızda da canlarınızda da imtihan edileceksiniz. Ve yemin olsun ki, sizden önce kendilerine kitap

verilenlerden de şirke batanlardan da incitici çok şey dinleyeceksiniz. Sabreder, takvaya sarılırsanız işte bu, iş ve

oluşların en zorlularındandır.

ENBİYÂ-35

Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.

Hayata Geliş Sebebimiz.
MULK-2
Yaşar Nuri
Öztürk: Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana
çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Azîz'dir O, Gafûr'dur.
Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen) ,
ve huvel azî zul gafûr(gafûru) .


1.


ellezî


: o ki, o


2.


halaka


: yarattı


3.


el mevte


: ölüm


4.


ve el hayâte


: ve hayat


5.


li
yebluve-kum


: sizi
imtihan etmek için


6.


eyyu-kum


: sizin
hanginiz, hanginiz


7.


ahsenu


: daha
güzel, en güzel


8.


amelen


: amel


9.


ve huve


: ve o


10.


el azîzu


: azîz


11.


el gafûru


: gafûr,
mağfiret eden, günahları sevaba çeviren



KIYÂME-36*

Yaşar Nuri Öztürk: İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?

Fatih Lütfü Aydın
Kayıt Tarihi : 27.8.2014 01:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fatih Lütfü Aydın