Yine bir gece yarısı, ben seni yazıyorum senden yoksun yüreğime. Her satır, bir seni, yalnız seni işliyor gözlerinin karası gecelerime. Kan çanağı halindeki gözlerimle ben, sayrılığıma inat seni yazıyorum mutluluktan yoksun bu sevda masalına. Her satırda, her cümlede içime işliyor gözlerin. Ve gözlerim seni anıyor yıldönümünde bu sevdanın…
Sırlı bir cümledir adın dudaklarımda, yüzün gözükür bazen aynalarımdan. Ben pürtelaş kalkarken hiç dalmadığım uykulardan, adın kanatır dudaklarımı. Kirpiklerimde asılı kalır, yusufcuklar. Her nefes beni bir sona, bir sana yaklaştırıyor biliyorum. Biliyorum artık imkansızı istiyorum. Bu gece, ay daha bir parlak sanki, sanki yeryüzü benim gözyaşlarımla ışıldıyor. Şavkı vuruyor yüzünün geceme, gerilerde bir adam boynu bükük duruyor. Oysa sen farkında bile değilsin varlığımın, yüzümü silerken ben, tanıdığın bildiğin dostlarımın yüzlerinden, anılardan çıkarırken adımı, sen benim farkımda bile değilsin biliyorum. Giderken buralardan usulca, hiç kimsem, ne adım, ne yadım kalmasın istiyorum…
Takvim yeni bir günü müjdelerken gözlerimde, ben sevinsem mi üzülsem mi bilmiyorum. Sensiz bir gün daha geçiyor ömrümden. Ben yadını takvimlerden, adını yüreğimden tanıyorum. Sensiz uyandığım her uyku kabus olurken, sensiz gördüğüm her rüyadan utanıyorum. Bu kadar acı bile yetmiyor yüreğime. Ben acıya meyilli yüreğimle birlikte, seni mutlu edememenin verdiği kahır tadındaki hüzünle demleniyorum. İçmesemde sarhoşum nice yıldır. Yusufcuklar terk ediyor gözlerimi. Hepsi iki damla yaş bırakıyor kirpiklerimden aşağı, yanaklarım yılların biriktirdiği bir acıyla sızlıyor şimdi. Şimdi kavuşmak vakti… Kan dolduruyor dudaklarım adının bıraktığı her boşluğa, yaşamanın, yaşayamamanın verdiği bir hicran var hayatımda. Gittin ya; beni böyle çaresiz, beni böyle bir başıma, bu gecelerin, cevabı imkansız olan bilmecelerin eline bıraktın ya. İntizar mı etsem sana, yoksa güzide bir dua mı göndersem mutluluğun için bilmiyorum. Bildiğim bir şey var. Ben hala imkansızı istiyorum…
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta