Of be! of...
Yine sessiz, yine sensiz bir akşam.
Hüzün bahçemdeki gecenin karanlığında kaybolmuşum.
Adeta, sırra kadem basmış ruhumu arıyor gibiyim.
Özlem içinde sağa sola çarpan bir misket misali,
yorgun mu yorgun...
Neden mi?
Adını bile bilmediğim, çok uzaklardasın da ondan!
Sanma ki, gönülden de öyle...
Yakın ve hala tahtını ilk kurduğun yerde,
senin için yanan gönüldesin
Ben mi? Bense;
günahsız bir masumun hapsedilmiş
ve özenle saklanan nadide bir eşyası gibiyim...
Üstelik, unutulmuş ve solgun halde;
neden, nasıl,
niçin, niye-lere sığmayan isyanlara boğulmaktan
tutuyorum kendimi...
Güzel, güzelde;
ya bir de ben unutursam yaşanan her şeyi?
İşte, o zaman, öyle bir dağılacağım ki;
sen dahi gelsen, toparlayamaz, tamamlayamazsın eksiğimi...
Hem de, gelmeyeceğini bile bile, diyorum bunları.
Aldırma, sıkma canını, sen.
Avutuyorum kendimi, yoksa yok olup giderken
bu alemden; elimden tutup kurtulamayacaksın
Görüyorsun değil mi?
Bu ıssız ve sessiz gecede karamsar, bunaltıcı,
ruhumu sıkan, kalbimi sıkıştıran bir hava;
sevgisiz, susuz kalmış,
sapsarı yapraklarını salmış, boynu bükük,
ruhu incinmiş, bir bitki misali...
Kimi sevip, kime kızsam ki:
Nefsime mi, yoksa yoksa nefsine mi?
Bilmiyorum, bilemiyorum, hadi bilsene sevgilim,
bebeğim, canımın içi, bir tanem...
Sussam dinmiyor acılarım, gülsem geçmiyor sancılarım..
Nasıl çözüleceğini bilmediğim, bilemediğim,
öyle bir kördüğüm halindeyim ki:
Hatta, canımı yakıp kavuran şu güneşe bile aldırmıyorum.
O yakıcı güneş altında, aç susuz kalmaya bile razı olmuşum...
Yine de razıyım beklemeye, belki bir rüzgar kokunu alıp getirir,
tüm bu sıkıntılarımı, sorunlarımı alıp götürür diye...
Olmuyor, olmuyor bir tanem...
Sensiz, her şey siyah beyaz.
Acı ve keder adeta senle dans ediyor;
renkler ise duyuyor birbirine haz...
Öyle ya şayet;
Mecnun, çöllere düşmese, Ferhat, dağları delmese,
acaba kavuşur muydu seven, sevdiğine?
Yoksa yoksa razı mı olurdu, kaderine...
Böyleyim işte, ne kadar yazmak istemesem de,
bırakamıyorum bazen yazmayı.
Arasam da bulamıyorum, beni yutacak, kaybedecek
kuyuyu kazacak küreği, kazmayı...
İşte böyleyim, bu ıssız, sessiz gecede bir tanem
Hatta, can pahasına da olsa, hayalden umuttan sıyrılıp;
unutamıyorum seni solumayı, senli nefes almayı...
Ant olsun ki,
unutmadım, unutmayacağım;
o masum bakışlar altında bir bebeğin gülüşünü izlerken
hatırlayacağım; sana sadık kalmayı...
Hatta bu gece ıssız da olsa, sessiz de bir tanem...
Kayıt Tarihi : 21.7.2016 14:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (3)