Uzaklıklar getiren yüzün anlam biriktiriyor
orada yaşamak bir ayrıntı, orada parlayan boşluk.
Neresinde duracağımı bilseydim Dünyanın
ses olur düşerdim sabaha. Kendini savunan
bir sözcük gibi hançerle yazılırdım. Aşkı aşkla
ölümü ölümle, kalbimi ayrılıkla korkuturdum.
Dökülür giderdim sokakların dışına. Sonra
bir gölge oyununda ah! kırmadan, kırılmadan
birkaç türkü söyleyebilseydik, incelirdik birbirimize.
Herkesin bir yarası var özenle koruduğu,
iyileşecek diye korkarak bakıyorlar onun derinliğine
bir tarih dersi diye kazıyorlar acıyı.
Gövdelerimiz kargaşa içinde. Birimiz ötekinin koynunda
korkutan bir ikona; kıyısız suların en aşk olanı
dikeni sevmenin gözlerimize batırdığı gül
her günde bir bozgunun öyküsü, her günde
etin çıkarttığı gürültü.
Yalnızlıktır her şehir bir insana. Geceyi
boyuyor kan. Bir çığlık eşliğinde anılan
parçalanıp alanlara dapılan imge. Ve bir kılıç
kendini biçecek. Bu bilinmedi, bilinmesin.
Ve bir çocuk, alnı uçurum içinde.
Jilet tadında uzun geceler, zehrin özlediği zehir
duvarsız bir hücrede durduran yerçekimi.
E Dergisi Nisan 2000
Veysel ÇolakKayıt Tarihi : 8.2.2006 13:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)