Ne ağlamanın tadı var ne gülmenin
Hasretim dinsin diye
Ölüme mektup yazıyorum..
Müptelası olduğum
Her şeyden vazgeçtim..
Adet yerini bulsun diye
Nasıl sevdim seni öyle ben candan
Göklerde uçuşan kuşlara bir sor.
Aldığın cevap yetmezse sana
Karşıki dağlara denizlere sor.
Aşkıma bakıp ta beni küçük görme
Sevmenin yanlışı doğrusu var mı bilmem..
Ben sevdiğimi kendimden bile saklarım
Bu utangaçlık ve ya çekingenlik değil,
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır ya,
işte öyle bir şey...
Beklerim o anlasın beni o duysun yüreğimin
Seni tanımadan öncede yalnızdım
Ama yalnızlığın bu kadar,
Acı olduğunu anlamazdım..
Gecelerle paylaşırdım yalnızlığımı,
Duvarlara anlatırdım
Çiçeklerle konuşur, rahatlardım..
Anladımki bu şehir, her ikimizide dar
İkimizden birinde yolculuk var...
Sen gitme…sen gitme…ne olur yar..
Ben mecbur muyum bu Vatan’ı sevmeye, Vatan’ı ben mi kurtaracağım yoksa ben VATAN kurtaran Aslan mıyım?
Beş sene kadar önce ellerime tutuşturulan bu hayalet silahı neyin nesi..avcı mıyız temizlikçimi anlayamadım gitti…Babıali sayfaları sanki parmaklarıma yapıştı bir türlü bırakamıyorum.ben bıraksam onlar beni bırakmıyor ruh ikizim olmuşlar sanki…tabii önceleri işin acemisi olduğumdan beni baya bi cezp etti gençlik ateşimi söndürmeme yarıyordu her türlü şiddete maruz kal sakta, sanki boş kalan bir yerlerim dolmuştu..ne anne ne baba nede bir sevgili, hiç kimseye ayıracak zamanım yoktu..zaten hiç biride olmadı..olanı da fazla yaşamadı.... bir doğruluk abidesi gibi gün geç tikçe yükseliyordu bu topraklara olan aşkım..benim gibi kaybedecek bir şeyi kalmayan birisi için nüfustan silinmek kaç kişinin gözlerini yaşartacaktı..üç beş gazete üzerime atılıp saatlerce adlı tıpta bekletildikten sonra sahte bir isimle toprağa verileceğim biliyorum..ama vazgeçemiyorum bazı şeylerden..dedim ya boş kalan yerlerim doluyor…
Günler böyle ölümü kovalamayla geçerken ne olduysa belli bir dönemden sonra olan oldu.. birden sana bağlanmaya başladım,vay anasına, sanki gayya kuyusuna düşmüşüm, bir türlü çıkamıyorum…Seninle konuşurken kelimelerin ihanetine uğruyordum.... çoğunu ağzıma almayarak cezalandırıyorum şimdi...ama senden duyduklarım, her hecede bir roman havası vardı..
Dünüm cileli bugünüm cileli
Yarınların halı dünümden belli..
Gözlerim sahrada sanki kum seli
Kendimi unuturum, unutmam seni..
Rüzgarlara karışsın sussun figanım
Senin aşkından kavrulsun canım
Yanacak olsa da tüm organlarım
Seni sevmek yalnız benim günahım
Yansın bu gönül yansın cihanım
Seni özlemek var ya öyle dayanılmaz
Bir acı ki.bu acıyı ne dünyadaki
Ülkelerin alfabesini toplasan anlatabilir
Nede en usta ressam tabloya aktarabilir
Seni öyle bir özledim ki..
Bütün insanlık..bütün kainat
SEN ANLAMADIN
güllere anlattım aşkımı,
kutuplardaki sağır bülbüller duydu.
sen,sen duymadın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!