Kalbin darmadağın olunca, kafan da karışır
Burcu, italyan kahvesine batırılmış irlanda çöreğim;
çöpten metal kutular toplayan zombi gibiyim.
Burcu peynirsiz labirentte dönüp duran fare gibiyim.
Burcu beynim bulaşık teline döndü.
Sana olan duygularımı mesafe, boşluk, bildiğin hiçlik mayalıyor.
Bazı konuları açıklığa kavuşturmak için çenemi tutmam ve birtakım sonuçlar elde etmek için de hiçbir şey yapmamam gerekirdi.
Asmaların başında nöbet tutmak, üzümlerin olgunlaşmasını sağlamıyor.
Saatin akrebinden hız beklememeliyim.
Tüm umudumu hayırlara vesile olan aksaklıklar, 12den vuran yanlış anlamalar ve sorunları halleden hatalara bağladım.
Dünyada sahtelik kadar gelişim gösteren başka bir şey yok.
O yüzden, paradokslarla haşır neşir olmadan hayatımıza canlılık katamıyoruz burcu.
İmkansıza yatırım yapmadan kazanamayız.
Kaybetmedikçe zenginleşemeyiz.
Dirilmek için kendimizden başlayarak her şeyi yok etmemiz gerek.
Vücut bulması için can attığımız şeyi inkar etmek, yok saymak, reddetmek zorundayız.
Doğru, ancak yalanların sürekli desteği sayesinde ayakta durabiliyor.
Kederliysen güleçliği, sevinçliysen somurtuşu kalkan olarak kullanmalısın.
Dostluğu rekabet ve imha, aşka kurallar ve prosedürler eşlik ediyor.
İnsanın ayna karşısında yaşadığı türden önemsiz bir belirsizlik ile sarsıcılıktan uzak karmaşa dinmiyor.
Sen de benim aklıma uysan, kalbime uysan, belki bu tuhaflıktan büyük heyecanlar çıkarabilirdik.
Ben riskleri yönetemiyorum burcu. Afeti kontrol edemiyorum, krize söz geçiremiyorum.
Sürprizlerin üzücülük arz etmesi sürpriz olmuyor.
Bana öyle geliyor ki, bizlerde olgunluk alametleri gibi yansıyan şeyler, tecrübelerimizdeki alelade acılıktan ileri geliyor.
Delidoluluğun uzantıları gibi algılanabilecek davranışlarımızın da doğallığı su götürür.
Geçerlilik kazanmış riya sisteminin kusursuz işleyişi, ilişkilerimize garantiler getiriyor.
Güvenliği kilitlerde buluyoruz burcu.
Emniyet ile itimat aynı şey artık.
Ve birine itimat edecek kadar kendine güvenmenin manası yok.
Aşk hiçbir çağda güvenli bir heyecan olmadı.
Fakat aşkın bizi manasızlığa kelepçelemesini, aşağılayıcı bir üslupla imha etmesini göze alamıyoruz.
İnsan kendi aptallığının büyüklüğüyle yüzleşince kahrolmaktan kaçınamıyor.
Artık iltifatlar, ikramlar, nazik teklifler en büyük tehditlere dönüşüyor.
Peygamberin mirası tebessüm, riyanın kırmızı alarmı haline geldi.
Dostluğumuz, arkadaşlığımız, tanışıklığımız, tümüyle eğlenceli olmak zorunda.
Her türlüsü ürkütücü olan içtenlik baş gösterdiği anda, şakaların opak muşambasına bürünüyoruz.
Birbirimizi oyalamak, kibarlığın yegane yolu oldu.
Saptırılmış ve bir yönetmeliğe uyarlanmış saygının gereği olarak cıvıtmak ne kader ama
kral, en büyük soytarı olmak zorunda.
İnsanlar, yakınlaşmanın yolunu kendilerine acındırmakta ya da muhataplarının kafasına demirle vurmakta arıyorlar çoğu zaman.
Bir de benim gibi, dokunaklı genellemeler yapanlar var.
Şimdi bunları söylüyorum ya, sabah dünyaya insanlara inanıyor olarak uyanacağım.
Hayatın ölümden, aşkın her ikisinden de büyük olduğuna inanacağım.
Ve bu saçmalığı doğuran şartlar, seni benim için dünyanın en değerli insanı kılıyor.
Keşke başka ihtimaller de olsaydı, gerçek hatalar yapabilseydim hiç değilse,
cehennem, biliyorsun, tüm sorulara aynı cevabın verildiği, azabın kurumsallaştığı, eziyetin otomatikleştiği yerdir.
Ya çok derin acıların ya da çok büyük hedeflerin var ya da çok inatçısın burcu. bunların hepsi ya da herhangi ikisi de olabilir.
Bazı şeylerin anlamı ortaya çıktığında, o şeylerin kendileri çoktan yitmiş oluyor burcu. Biz aslında kaybettiklerimiziz. Kendisi kaybolunca anlamı parlayan şeylerle kuşatılmış durumdayız. Bu anlam birikintisi, aslında hayatla ilgisi kesilmiş olduğu için anlamsızlığı matuf.
Görüyorsun ya, tüm sözlerim, zavallılığa dönüşmüş bir samimiyetten geriye kalan ağıt izlenimi uyandıran gevelemelerden ibaret.
Aslında tüm insanlığı ilgilendiren bunca belirsizlik içinde yalan da önce ihtişamını, sonra da görülebilirliğini kaybetti.
Doğrunun önemi kalmayınca, yalanı ancak kendine söyleyebilirsin. Kendini bulabilirsen tabii.
Burcu çok saçmaladım, bağışla.
İnsanın kalbi darmadağın olunca, kafası da karışıyor.
Mümkünse, söylediklerimi unuturken beni aklından çıkarma.
Huşuyla öpüyorum.
Özgür BükeKayıt Tarihi : 29.12.2012 05:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!