Her çiçekten bir zerre peteğe taşır arı,
Ağıdan da bal yapar insana sırdır zarı…
Her verdiği oğulun belki de baldır kârı,
Kıvamını tutturan İlm-i Hâl’dir, İlm-i Hâl…
Mevlâ’m ister ki kulu hece, hece okusun,
Her kelamı, her sözü kilim gibi dokusun…
Mevsim, mevsim açılan çiçeklerin kokusun,
Lezzetini tattıran İlm-i Hâl’dir, İlm-i Hâl…
Dikkat edin çiftçiye nasıl eker ekini,
Hasat vakti gelince neyle yapar çekini?
Çeşit, çeşit üründen yükleyince yükünü,
Çerçiye mal sattıran İlm-i Hâl’dir, İlm-i Hâl…
Döğün geçen günlere sanki hevadır diye,
Kanma kimi fertlere belki nevadır diye…
Nice müzmin dertlere bil ki devadır diye,
Bala sirke kattıran İlm-i Hâl’dir, İlm-i Hâl…
Kırk yıl kin mi güdersin deve alsa öcünü?
Neye tahvil edersin karıncanın gücünü?
Nasıl tarif edersin kelebeğin göçünü?
Akla takla attıran İlm-i Hâl’dir, İlm-i Hâl…
Şahan der ki ey nefsim, iyi dinle özünü,
Yüreğine dolan kim, kim söyletir sözünü?
Dön yüzünü Allah’a, kör eyleme gözünü,
Yaratan’a taptıran İlm-i Hâl’dir, İlm-i Hâl…
Kayıt Tarihi : 8.5.2016 23:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!