İlle de Vuslat
Gel Ey Sevgili, doğ yine gönüllere her dem;
Sensizlik boynumuzda, gerdan diye süslenen.
Gel Ey Sultanım, aç yine yüreklerde serdem;
Sensizlik kulaklarda, Ezan diye dinlenen!
Gel ey Efendim, sar bizi duanla muhrik-dem;
Sensizliğin dillerde, türkü oldu söylenen!
Gel Aziz Sevgili doğ, doğ, ufkumuza mudem;
Bas bağrına ümmeti, nazar ister müstahdem.
Ömrümün sayfaları, apansız dökülürken
Özlemin feryâdları, amansız inletirken
Hasretin kokuları, acımasız gurbetten
İlle de vuslat dedi, yandı kavruldu sinem.
Örümcekle, güvercin şefkâtinle kuşanan
Cennet-ül baki’nde ise, güzînlerle donanan
Kâbe’deki tavafın, Aşk nuruna boyanan
İlle de sedem dedi, gözyaşı doldu sinem.
Şirin, Ferhat misali ağlatırken zamansız
Gökteki Ay’da çizgin, mazilerden yalansız
Her gördüğüm sûrette, izlerden hatırasız
İlle de ahir dedi, ağlattı yandı sinem.
Sevir’deki yılanım, yıllar boyu bekleyen
Bir kez göreyim diye, her rûyada dileyen
Uhud’daki tek dişin, düşmana siper geren
İlle de sevi dedi, beklerim sabır sinem.
Dil sustu, kalbler yaslı, davet ister zekâtsız
Sevda hatıraları, rüyalarda fasılsız
Asil bakışlarını, yüreklere asmışız
İlle de aşkın dedi, ciğerim yaktı sinem.
Görmeden kalp hissetti, ağaç oldu fidansız
Göğsümde derinleşti, okyanusum damlasız
Beden oldu kupkuru, huzurdayım mekânsız
İlle de vuslat dedim, ölmeden öldü sinem.
Kayıt Tarihi : 20.10.2025 13:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!