Toprakları hakikate makber bilen zihniyetlerden,
Afyona bulanmış izimler devşirilmiş...
Zamanın vaveylasıyla gök yarılıyor ve yer dağlanıyor!
Ve bizler alınlarımız ana sütü,
Omuzlarımız dik,
Lavanta kokulu, bol güneşli balkonlarımızda
Emanet edip emniyette olacağımız zannıyla
Gözlerimizi,
Kulaklarımızı,
Dimağımızı,
Bir ulağın avuçlarına bırakıvermişiz
Sormadan malikini...
İçimde bir dağ var,
Ulak otağ diyor!
Az yaslan arkana,
Bir soluklan
Sonra,
Sonra,
Sonra diyor da
Hava kararıyor
Yolların içinden bir yol
Ayaklarımızın altından kayıveriyor!
Ulak bir azabı müjdeliyor fısıldayarak amma,
Nergisler içinde!
Asrın vaveylası,
Dağları atılmış yüne çeviren günün davası
Ecdadın duası,
Garip kalıyor...
Bu derdi ihya etmeli dostlar!
Olmuyorsa peygamberden alıp
Yine
Yine
Yine yüklenmeli...
Yetim kalmadan
Ve bırakmadan
Ne için la
Ne için illa dediğimizi bilerek
Dirilmeli...
Başlar kalkmalı
Gözler açılmalı
Kalp yarılıp tevhitle paklanmalı
Ve bir işten bir başka işe
Ama illa ve illa şehadete koşmalı
Bazen Ali,
Bazen Halit
Bazen Gıfari…
Kem küm etmeden
Şek şüpheye düşmeden
Eğmeden ve bükmeden!
Ne için la ve ne için illa dediğini bilerek,
Tüm izimleri gömerek
Ve yeşerterek vahdaniyeti
Lakin unutmadan samimiyeti,
Yaşamalı!
Düşersem tutun a dostlar!
Unutursam hatırlatın,
Hatırlayalım!
Tutalım!
Kopması mümkün olmayan o kulba yapışalım!
Büşra ÖNER
Kayıt Tarihi : 10.12.2022 01:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Ne için illa dediğimizi bilerek
Tebrikler
Teşekkür ediyorum.
TÜM YORUMLAR (2)