Sırlara İlk Dokunuş
Değdiği yeri bıçak gibi kesen kış rüzgarı akşam ezanından sonra çıktı. Birbaşlarına kalmış karlı sokaklar, perdelerini ıssız sokaklara kapatmış evler, karın karnı altında nereye gideceğini bilemeyen gariban yollar, kardan yapraklar kuşanmış ağaçlardaki iğreti yuvalarında ötmeye korkan kuşlar rüzgarın egemenliğine çarçabuk giriverdiler.
Durgun gözlerle önündeki ocağın yükselip alçalan, yelpirdeyen, dönen dolaşan, esneyip yaylanan alevlerine dalıp gitmiş olan Hikmet Dede, önce kulaklarının seslendiğini sandı, sonra soluğunu tutup kapıya kulak verince, donmuş tahtalara inen yumruk seslerini rüzgarın ulumasından ayırabildi.
- Güm… Güm… Güm…
- Kimdir o?
- Tanrı ‘nın bir konuğu Dede ‘m… Bir Tanrı Adamı… Bir garip…
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman