İlkler-17 (Hikmet Genç 'in İlkleri - 6) ...

İsmet Barlıoğlu
1529

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İlk Öfke

Hikmet Genç, görkemli bir mağazanın önünde durarak varsıl vitrinlerden birine şöyle bir baktı.
Vitrin, akşam güneşinin solgun sarı ışıkları altında, parıldayan bir durgun su yüzünü andırmaktaydı. Onu ilgilendiren vitrindeki büyüleyici varsıllık değildi, dışın içteki görüntüsüydü. Dışarının vitrindeki görünüşü, kendi doğal görünümünden çok daha güzeldi. Benzer güzelliğe koyu renkli bir güneş gözlüğünün camlarında, bir fotoğraf makinesinin objektifinde de rastlamıştı. Ağaçlar ağaçlardan güzel, dallar dallardan güzel, yapraklar yapraklardan güzel, yapılar, duvarlar, pencereler yapılardan, duvarlardan, pencerelerden güzel, akşam güneşinin yapraklar ve dallar arasından süzülüşü daha güzel, insanlar insanlardan daha güzeldi. Zira; iç, öze ve sevgiye dıştan daha bir yakındı. Dışın sıvası dökülmüş duvarları burada sıvalı, boyası kabarmış, kendileri kağşamış kapı ve pencere pervazları burada cilalıydı. Dış dünya, eksiği-gediği tamamlanarak getirilip vitrine koyulmuş bir tablodan farksızdı. Bu tabloda, varların tümü görünmediği halde, yokların cümlesi görünmekteydi. Çünkü vitrin, Hikmet Genç ‘e, yokları da var edebilen bir hayal aynası gibi geliyordu. Aşağıyı yukarıya çıkaramadığı, yukarıyı aşağıya indiremediği için güzel ve doğruydu ama solu sağa, sağı da sola aldığı için çirkin ve yalancıydı. Biçimleri daha bir küçülttüğü, renkleri daha da bir güçlendirdiği için de öyleydi. Gerçekteki kendisi bu vitrindeki kendisi kadar yakışıklı mıydı? Sırtındaki tornistan ceketi, ayağındaki ters-yüz edilmiş pantolonu bu kadar yeni miydi? Cebinde tek kuruşu bulunmadığı, karnı yine ac olduğu halde, hiçbir şeye aynen böyle, muhtaç değil miydi?
Hikmet Genç, başını sol omzuna bırakıp dudaklarından eksilmeyen gülümsemesiyle vitrinin önünden ayrılıp yürümeye başladı.
Mahzun bir sonbahar kenti hüzünlü bir sevgiyle kucaklamıştı. Akşam güneşinin halsiz-mecalsiz ışıkları kentin yorgun ve yaşlı yüzünü incitmeden okşamaktaydı. Yaşayanlar sabaha oranla biraz daha yorgun, biraz daha solgun, biraz daha eksilmiş ve biraz daha çevrelerine ilgisizdiler.
Hikmet Genç, Selçuklu ‘lardan kalma medresenin önünde durdu ve onu belki –onuncu-onbeşinci keredir ki incelemeye koyuldu.

Tamamını Oku
  • Meral Yağcıoğlu
    Meral Yağcıoğlu 30.03.2007 - 11:51

    'yüzyıllara hükmede hükmede bugünlere gelen karasevdalımdı.'

    ne güzel anlatım
    saygı ve sevgiyle

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta