İlkler-15 (Hikmet Genç 'in İlkleri - 4) ...

İsmet Barlıoğlu
1529

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İlk İntihar Girişimi

Ortada geçerli bir neden bile yoktu. Beyba, anaya birdenbire vurmaya başladı. Tokatlarken tokatlarken yumruklamaya başladı.
Ana zavallıydı, savunmasızdı, desteksizdi. Sadece ağlıyor, kaçıp kurtulmaya çalışıyor, konu-komşu duyar korkusuyla acılarını içine sindiriyor fakat çığlık atmıyor, çığlık atmamak için dişleriyle dudaklarını ısırıyordu. Yanaklarıyla sağ gözünün çevresi mosmor olmuştu ve burun deliklerinden ağzına aşağı ince kan çizgileri yürümekteydi. Saçları darmadağınıktı. Nereye çarptığını, nasıl yaralandığını bilemediği dirseği kanıyordu ve kanlı yarayı korumak için avucunu dirseğine kapatmaya uğraşıyordu.
Saldırılarına kısa bir ara veren beyba, bu kere, kendisi için hazırlanmış bulunan yemek masasından öfkesini çıkarmaya girişmişti. Yemek dolu porselen tabakları, kaşığı, çatalı, bardağı, tuzluğu, biberliği, peçeteyi, ekmekleri, örtüyü ve eline herne geçerse onu, görülmemiş bir kızgınlıkla duvarlara savuruyor, yerlere çarpıyor, kapılara, pencerelere fırlatıyordu. Odaya bir insan girmemiş, bağlarını koparan bir boğa arenaya dalmıştı. Sular, çorbalar, yemekler duvarlara duvarlara savrulup çarpıp yerdeki tertemiz kilimleri bemberbat ediyor, merkezden çevreye çatal, bıçak, kaşık, bardak, peçete, kürdan yağıyor, isabet alan pencere camları kırılıp şangırtılarla yerlere yayılıyordu. Oda bir anda savaş alanına dönmüştü. Beyaz duvarlardaki kırmızı salça lekeleri kan izlerini andırıyordu. Yerler yemek suları, salçalar, yemek artıkları, cam kırıkları, bez parçaları, marullar, zeytinler, peynirler, ekmekler içindeydi. Canevine öfkenin elattığı her şey biçimini yitirmiş, her şey kendisi olmaktan çıkmıştı.
- Domates çorbasından ve nohut yahnisinden ölesiye nefret ettiğimi hala daha öğrenemedin mi, salak? .. Sana kaç kere daha söyleyeceğim; “Benim önüme bu evde domates çorbası ve nohut yahnisi gelmeyecek.” diye.? .. İnsan bu kadar mı aptal olur? .. Ne zamana kadar yiyeceğim ben nefret ettiğim yemekleri? .. Seni saçlarından kavrar kavramaz öylece kapının önüne koymam için mi zorluyorsun beni? .. Öyle bir şey yaptığım an, yandığının resmidir… Gidecek ve sığınacak fare deliği kadar bir yerin bile yok… Nereye gideceksin, kimlere sığınabileceksin? .. Tıpkı bir karabasan gibi, yaşam boyu çullanmışsın sırtıma… Çalışmayan kadın, ev kadınından başka bir şey olmayan kadın ne işe yarar? .. Çalışıp kazanmadığın bir yana, benim çalışıp kazandıklarımı da heder edip duruyorsun… Daha ne kadar dayanabilirim buna? ..
Beyba, yerlere, duvarlara, kapılara, pencerelere öfkeyle bakınıyor, gördüğü manzaralar karşısında yeniden kendini yitiriyor, anaya yeniden sille-tokat saldırıyor, savunmasız kadının kısık haykırışları alt-üst olmuş odada yankılanıyordu.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta