İlkler-12 (Hikmet Genç 'in İlkleri - 1) ...

İsmet Barlıoğlu
1529

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

İlk Bayrak Çekiş

Alanın ortasında elips biçiminde büyük bir havuz vardı. Pürüzsüz kemerli taşlarla çevrilmişti, dupduru suyla doluydu ve oniki fıskiyesinden göklere doğru incecik sular fışkırmaktaydı. Beş-altı metre genişliğindeki beton turnike taş döşeli dönel kavşakla birleşmişti. Havuzun dört ayrı yönündeki dört geniş, ağaçlıklı cadde burayı kentin dört ayrı yönüne bağlamaktaydı.
Ilık ve solgun bir sonbaharın bir 29 Ekim gününde törenlerle kutlanacak olan Cumhuriyet Bayramı ‘nda ortalık ana-baba gününü andırmaktaydı.
Havuzun çevresi, tribünler, caddeler, sokaklar, yapıların önleri, kapıları, pencereleri, balkonları, damları-çatıları, kaldırımlar, bahçe duvarları, ağaçların dalları, direkler dizi dizi, avuç avuç, salkım salkım, bölük bölük, hevenk hevenk insanlarla doluydu. Yükseklere iplerle asılmış boy boy, renk renk, biçim biçim yazılı bezler, rengarenk kağıt fenerler, renkli kağıt zincirler, kordonlar, kurdelalar, balonlar alanı bir baştan bir başa süslemişlerdi. Lambalı-lambasız direkler ve ağaçların uzun gövdeleri süslü kuşaklar içindeydi. Havada rengarenk çiçek yaprakları, rengarenk balonlar, rengarenk pullar uçuşuyordu. Ötede-beride patlatılan oyuncak tabancaların ve sürtülen maytapların sesleri kalabalığın uğultusuna karışmakta, çocuk sesleri, haykırışlar, seslenmeler ve sevinç çığlıkları yeri-göğü inletmekteydi.
Tribünler kentin sivil ve asker büyükleriyle doldurulmuştu. Kadınlı-erkekli, gençli-yaşlılı kalabalık törenin bir an önce başlamasını bekliyordu.
Hikmet Genç, havuzun çevresine takımlar halinde dizilmiş olan lise öğrencilerinin en arkasındaydı ve bu insan mahşerinin içinde yine yapayalnızdı. Öğrencilere saç bırakma izni tanınmadığı için kafası beş numara makineye vurulmuştu. Yüzünde tüy-tüs yoktu ve yüzünde nedensiz bir hüznün gölgeleri dolaşıyordu. Sırtında beybasının solmuş, eskimiş, tükenmiş, ters-yüz edilmiş giysileri ve ayaklarında, burunları aç kurt ağzı gibi açılmış eski ayakkabıları vardı. Yepyeni giysili, boyalı ayakkabılı, çalımlı arkadaşlarına, bir yanı yukarı kalkık şapkalı, boyunları rengarenk fularlı, yeni üniformalı, siyah kısa pantolonlu, mongomerili, omuzları apoletli, sarı kordonlu, cep üstleri parlak düdüklü, göğüsleri armalı, siyah çoraplı izcilere, geleneksel giysiler içindeki folklörcülere, parlak üniformalı, şapkaları kokartlı, apoletleri demirli-yıldızlı subaylara, lacivert kostümlü, üst cepleri beyaz mendilli devlet adamlarına, saçları beyaz kurdelalı, siyah önlükleri beyaz yakalı kızçocuklara, uzun mantolu, şapkalı hanımlara, omuzları atkılı, saçları başörtülü haminnelere, alana gerçek bir bayram havası veren al zeminli, beyaz ay-yıldızlı bayraklara ve renk renk flamalara durgun gözlerle bakıp duruyordu.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta