Alçaktan geçmeye başladı saatler
Adını tüketiyorsun ve durduramıyorsun ana gövdeden
Ortada kadim bir dere yüzyıllardır kıvrıla kıvrıla akar.
Kocaman bir yarılma sarılı yeşilli yanında kırmızı,
Üçü birden kırmızıya, Ay’a ve yıldızıma karşı…
Kanın kuruyuşunu seyre dalan şey nedir
Acısına katlanmaya alıştırılmıştır yurt boyu ciğerim
Öptüğümüz mermerlerin bahçelerinde gül açmamadadır şimdi.
Ayarı bozulmuş bir yüksek uçuş hattı karışır bulutlara
Ciğerimizin üstünde güneş ışıldaması yani haykırış ve kudüm
Payımızın şavkı vurur acıyla yedeğimizden usulca çekilir aşklar
Neyi yitirmededir yüzyıllar neden eko yapmaktadır
Sormaya dilim varmaz ama kol pekala kopabilir der mi omuzdan
Yan yatırılır elvedalar yasaklanır tümceleri emmi kızının fistanında yel olur
Eser durur kahır suskunluğun katran yüzüne tükürerek
Derin batar tene çuvaldız gurbetten sayılır şimdi kaçmalar
Uyağı yalpalayan dizeler,bilinmez ki kimlere vadesiz borçlarını öder
Dağlanmak iyidir der gibisin ay şafağa vurgundur
Ki yüzükoyun serpilir günler mavi göl sularında duman duman
Sarıdır ay, çiçek tarlalarından beter. Paraf atılır gibi uzun bir ıslık
İlkin duyulur duyulmaz sonra vitraya yapışırcasına ökseli
Alçaktan geçmeye başlar bütün saatler
Ölümün uykusuna yatmak için diyemem erken
Karın gövdesini yarmaya duracaktır nasıl olsa kardelen
Sökün artık neyim varsa yüreğimden
Sırtlanıp götürün varsa yoksa hepsini giderken…
altıeylülikibinondört
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 6.9.2014 10:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ölümün uykusuna yatmak için diyemem erken
Karın gövdesini yarmaya duracaktır nasıl olsa kardelen
Sökün artık neyim varsa yüreğimden
Sırtlanıp götürün varsa yoksa hepsini giderken…
Güz bitmek üzere. Kış gelecek nasılsa. Ve kardelenler delecek karı, çıkaracak başlarını topraktan... Yakındır... Çok yakındır. Ama unutmayın. Kardelenlerin doğumu hep sancılı olmuştur. Yenileri de sancıyla doğacaktır, kabulüm...Yeter ki doğsunlar...
Kutluyorum öğretmenimi bu çok özel şiiri için.Nicelerine. Esenlikle
Şimdi 'rengi kanımı donduran' uyduruk bezler assınlar, yolgeçen hanı ya dağlarımız... Tutup bir de 'yediemine teslim' nöbeti gibi pozlar versinler... Nasılsa alışıktırlar 'ecnebi kabından' yal yemeğe... Doyunsunlar şimdi...
O saatlerin 'yüksekten geçme zamanları' da gelir... Nasıl kısarlar kuyruklarını, nereye koyarlar görürüz...
Yüreğimi elime getirdi şiir... Görmektense aşağılık günleri, kendi elimle paramparça edip, atacağım çakalların önüne!
Bizi öldürmeden, 'yeşili, sarıyı, o çirkin kirli kırmızıyı' bir arada göremeyeceklerdir!
Antla eğerli Dost...
TÜM YORUMLAR (2)