Anı mı Toz mu
Nehir akarken
Kalmış masada
Silerken Unuttuğun...
Ne senin gibi güldüler
Ne senin gibi dokundular
Ne senin gibi öptüler
Ne senin gibi bırakıp gittiler…
Rüzgarlar
anlatıyor seni bana
varolmayan
bir güneşin
battığı yerden
''Hayallerine patlarken
Ömer
Ürdün çölünden bir rüzgar eser,
tüfeğindeki kumları
temizleyen askerle
ağlama duvarında
ilk önce güller soldu,
yapraklar kapladı
bütün sokakları
alacalı bir bulut
çöktü dağlara
deniz griye renk attı
Bu kadar güzel olmalarına rağmen neden ölürlerdi kelebekler. Güzelliğin bedeli belki. Doğa verdiklerinin karşılığını acımasızca alıyor bizden. Günler olmadıgı kadar karanlık dısardaki karda kelebekler saklanmış. Kelebekler gelecek baska bir bahara beklerken ben, geleceğe dair ne kadar özlenecek kadar varsa hepsini özledim. Geçmişe dair hatırlanacak ne kadar hatıra varsa hatırladım. Kalbimdeki duyguların hepsi sanki yeniymiş gibi, dün âşık olmuş gibi. Şu an ya da gelecekte ki bir gün her ne kadar unutamayacak gibi olsamda, aşkın salgın bir hastalık gibi yayılıyor kanıma.
Gerçek olan belki aşk olmalı. Bir insan bu kadar ifadeye hazırlıklı bir o kadar ifade edemeyişi bundan olmalı. İçin için yanmak fakat söyleyememek. Birçok acı çekip boş kalması gibi. Ama hayat hazırladı bize bunu. Acının ödülü mutluluk diye. Ama aşkta değil. Bir insan acı çektiğinde ne yazık ki bir mutluluk bulamamakta. Aşk tekil bir mutluluktur bu noktada tek bir kişinin çektiği ulasma ve onunla yasama duygusudur. Bunu düşündükçe ümidimi kaybederim. İki insan aynı acıları aynı ortak noktayı kazanabilir mi? Ya da neden yalnızdır karsı cinse bu kadar değer verdiği halde. Bu kadın ve erkek ortak bir noktadır. Çünkü doğası gereği biri acı çekecektir. Biri ise mutlu olacaktır. Doğası budur aşkın. Filozofun kabullenmekten baska yapacağı bir şey yoktur.
Bu yazıyı okuduguna göre herşey için çok geç olmalı. Hiç yazamadım sana (hala da yazmıyorum) belki bunu telafi eder. —Belki- Sana hala söylenememiş sözler var. Biliyorum aslında o kadar umrunda değil. Hayatında su an başka birisi var sen çok mutlusun. Biliyorum. Bilmiyorum aslında hissetmekteyim. Umrunda değil ya da umrunda –ki ben umrunda olacağını düşünmekteyim- sensiz bu yıl kaçıncı yıl. Yazmak istediğim sensiz olmuyor. Ekmek gibi su gibi herşey seninle gibi oldugu gibi. Bu yazı senin son hatırlayışım yani senin için dair sana son ağlamam. Seni son kez hatırlıyorum kelebek. Buna rağmen Seni hala deli seviyorum.
ellerinin titrediği bir gün oturup
düşünmeye başlarsın
yıllarca olan biten herşeyi,
o gün anlarsın onu hala unutamadığını,
bugüne kadar kaçmışsındır
aslında kendinden, ondan, herkesten...
Bıçağın yağmura
saplandığı bir geceydi
porsuk boylu boyunca
uzanmış
cinayeti düşünmekteydi
çalan sirenler hırsızı kovalıyordu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!