Yürüyorum içimde kentler yağmalanıyor
Güvercinler uçuruyorum deniz aşırı bir sevgili
Gül kokusu sürüyor saçlarına fesleğen suluyor
Yürüyorum ardımda öksüz şarkılar bırakarak
Her sokak başında yitik bir ceset
Dün ertelediği intiharı yeniden deneyecekmiş
Saçlarını düğümlüyor bu yüzden ilmik yapıyor kendine
Son kez taşıyor avucunda sevdiğinin soluk resmini
Duvarlara çiziyor hüznü puslu akşamlara
Artık gün kan taşıyor çocuklara ve güllere arkadaş ölüleri
Yaşadığım zamanlar yitiyor birdenbire
Ne de çok çocuk ölüleri birikiyor avuçlarıma
Hangi zamanı yaşasam
İnkarım oluyor açık bıraktığım pencere
Mektuplar yazılıyor şiirler adanıyor birilerine
Canımın içi
Öyle yorgunum ki
Ellerimle
Havada kavis çizmekten
Başka birşey gelmiyor elimden
Gözlerimle
ilk günkü gibi
bir köşesinden gençliğinin
yeni terleyen bıyıklarıyla
koşarak
albümüme konuk gelmiş
hüzün dolu büyük öfkeler haykıran
(kasımpatılar patlıyordu
ve patlıyordu
kahrımızdan biryerlerimiz)
unutulmuş bir resimde
not:"ana ben hüzne hiç alışamadım"
sessizce büyümedeydiler
şatilla'da
sığmıyordu hiçbir gövde
ölü bir ülkeye
bir vietnam'lı gerillanın
şili duyarlığında
Dalar gözlerin bir mavinin derinliğine
Adını unuttuğun bir sokak
Gıtmediğin bir şehir
Karanlık olur,soğuk olur
Hain bir rüzgar olur üşür çocukluğun
Hava puslu ve soğuk
Kol geziyor ölüm dışarda
Özledim
Yürümeyi mesela
Ağaca taş atıp
Yorgunsun,yine de dolaşıyorsun sokakları
sonra da bir durakta saçlarınla
yanıp tutuşuyor elinde tuttuğun otobüs bileti
bir ölünün göğsüne iliştiriyorsun kendini
giderek büyüyor sana ait olmayan çığlığın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!