Söz vermiştim hani,
İlkbahar da geleceğim demiştim ya sana,
Günlerce bekledim
En güzel gününü ilkbaharın,
Senin için...
Bir sabah, çiçek açtığını gördüm ağaçların.
'Güzel bir gün' dedim içimden
Ama sana gelecek kadar değildi.
Daha güzel olmalıydı o gün,
En az senin kadar...
Anladımki, gelmeyecek o güzel gün.
Bekle beni, yarın sana geleceğim.
Çünki sen, çok daha güzelsin,
En güzel ilkbahar günlerinden.
(İlkbahar 2002)
Kayhan ÖndersevKayıt Tarihi : 23.4.2008 23:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Liseden sınıf arkadaşıydılar. Siyasal mücadelenin,anarşiye dönüştüğü yetmişli yılların ortasıydı. Yurdun dört bir yanında, fabrikalarda grevler yapılıyor, resmi dairelerde işler yavaşlatılıyor, okullarda boykotlar yapılıyor, insanlar, siyasal görüşleri nedeniyle sokak ortalarında öldürülüyordu. İki sevgili olmaları gereken yaştaydılar. Fakat, gergin siyasi ortam, onlara, bunu yaşama şansını vermiyordu. Kız, sınıfın güzelleri arasında anılırken, dişlerinin beyazlığı ve saçlarının parlaklığı, kimsenin dikkatinden kaçmıyordu. Erkek ise, ağırbaşlı ve duygusallığının yanısıra, devrimci kişiliğiyle de tanınıyordu.Okulda verilen devrimci mücadele; çevresinde, kendisine ilgi duyan kızları farketmesini engelliyordu. Birgün, okul çıkışında birlikte Kızılay a gittiler. Kız, caddeden karşıya geçerken, adeta kendini farkettirmek istercesine, oğlanın elini tutuvermişti. Öylece gezdiler bir süre. Aslında fırsatını bulsa, oğlanın anlatacağı çok şey vardı kıza. Ama, bir türlü o fırsatı bulamıyordu. Belkide o cesareti gösteremiyordu. Devrimci arkadaşları arasında, her iş bitmişte sıra gönül meselelerine gelmiş gibi değerlendirilmekten çekindiği için duygularını bastırıyor, herşeyi erteliyor, zamana bırakıyordu. Günlerin nasıl geçtiği anlaşılmadan, yıl sonu gelmiş ve liseden mezun olmuşlardı. Artık mücadele, üniversite sıralarına taşınacaktı. Liseden mezun olduktan sonra birdaha hiç karşılaşmadılar. Farkedilemeyen ilgiler, yarım kalan ilişkiler, yaşanamayan aşklarla, yetmişli yıllardan, ikibinli yıllara gelinmişti. Yirmibeş yıl sonra telefonun öbür ucundaki ses 'merhaba, beni tanıdınmı? ' diye sorduğunda, dünya bir an için durmuş, adını söylediğinde ise yeniden dönmeye başlamıştı sanki. O geçen sürenin ne kadar olduğunu hatırlayamamıştı o an. Sesi hiç değişmemişti. Oğlan, kısa telefon görüşmesinin ardından ahizeyi elinden bırakırken koltuğuna yaslandı, gözü, duvarda, tam karşısında asılı duran takvime takılmıştı. Takvim, şubat 2002 yi gösteriyordu. Önünde duran hesap makinasına 2002 yazarak, gözlerini birkaç saniye kapattıktan sonra, 1977 yılında liseden mezun olduğunu hatırlayıp, aceleyle 2002 den 1977 yi çıkarttı. Çıkan rakamı beğenmemiş olacak ki, yeniden denediğinde, makinayı eliyle ittirip, 'yirmibeş yıl' diye mırıldandı. Aceleyle yerinden fırlayıp lavaboya giderek, aynanın karşısına geçip, bir süre, ağaran ve dökülen saçlarına bakarak, aynalardan hesap sorarcasına aynı kelimeyi tekrar edip duruyordu. 'yirmibeş yıl', 'yirmibeş yıl'. Aynı günün akşamıydı. Kapıyı açarak içeri giren bayan, bir kez daha 'merhaba, beni tanıdın mı? ' diyordu. Kocası arabada beklediği için oturmak istemedi. Ayakta, birbirlerini süzerek bakıştılar. Çok kısa süren konuşmadan sonra, tekrar görüşmek dileğiyle ayrıldılar. Bir iki hafta sonra oğlan, kızı telefonla aradı. Arama sırasının kendinde olduğunu ve nezaketen araması gerektiğini düşünmüştü. Uzun yıllar görüşmedikleri için, konuşmaları daha ziyade soru-cevap şeklinde geçiyordu. Tam telefonu kapatmak üzereyken; kız, işyerine de uğramasını istedi erkek arkadaşından. 'Tabi, bir ara uğrarım' diye cevap verdi oda. 'Ne zaman uğrarsın? ' diye sorunca da, karşısında asılı duran takvime şöyle bir bakıp, şubatın son haftasında olduğunu görünce, espri olsun diye 'ilkbaharda gelirim' cevabını verdi.Kız, ne demek istediğini anlayamamıştı ve çok bozulmuştu o an. Bir mevsim çok uzun gelmişti ona. Kendisi aynı gün gelmişti de, onun gelmesi için, bütün bir kışın geçmesini beklemenin ne anlamı olabilirdi ki? Kısa bir açıklamayla, bir hafta sonra mart ayına girileceğini hatırlatınca, espriyi anlayarak, birlikte gülüşüp vedalaştılar. İlkbahar gelmişti gelmesine ama, uygun bir gün arıyordu ziyaretine gitmek için. Birkaç gün düşündü uygun bir gün üzerinde. Nasıl uygun bir gün? neye göre uygun bir gün olmalıydı? Güzel bir ilkbahar günü olmalı diye düşündü. 'Güzel bir ilkbahar günü'... Hatta ilkbaharın en güzel günü olmalıydı o gün. Ve beklemeye başladı, en güzel gününü ilkbaharın. Mart ayı bitmiş, nisan ayının sonlarına yaklaşırken, günlerin, birbirinden daha güzel gelmeye başladığını görüyor ve yavaş yavaş ziyaretine gitmeyi planlıyordu. Hatta, kıza küçük birde sürpriz yapmak istiyordu. Onuda hazırlamıştı. Sürpriz, hayatında hep var olamasını istediği bir şeydi oğlanın. Birkaç mısradan oluşan bir şiir yazmıştı onun için. Çiçekçiden bir çiçek siparişi verip, yazdığı şiiride üzerine takıp gönderecek ve ertesi gün de ziyaretine gidecekti. Sabahleyin işyerine gittiğinde, öğleden sonra çiçek siparişini vermeyi planlamıştı. Aynı gün kız, bir arkadaşıyla birlikte erkek arkadaşını ziyarete gelmişti. Oğlan, karşısında kızı görünce çok şaşırmış ve çok canı sıkılmıştı. Ne olurdu sanki bir gün sonra gelseydi diye geçirdi içinden. Kız, sitem ederek girdi içeriye 'hani ilkbaharda gelecektin' diyerek. 'İlkbahar henüz bitmedi ama' diye cevap verdi erkek arkadaşı sıkılarak. 'En güzel gününde geleceğim ilkbaharın' diye ekledi arkasından. Kız ise, 'sen kaçırdın en güzel gününü ilkbaharın' diyince,içinden ılık birşeyin aktığını hissetti oğlan ve kalbinin durduğunu hissetti o an. Geçerken ayaküstü uğramışlar ve hemen gittiler. Tekrar, büyük bir çarpıntıyla yeniden çalıştığını hissetti kalbinin. Kızın söylediği son söz, balyoz gibi inmişti yüreğine. 'Sen kaçırdın en güzel gününü ilkbaharın'... hemen koltuğuna oturup, 'gerçekten kaçırdım mı? ' diye mırıldandı kendi kendine. Masanın üzerindeki kalemi alıp, önünde açık duran ajandasına, 'sen kaçırdın en güzel gününü ilkbaharın' yazdıktan sonra, öylece baka kaldı gözünü ayırmadan ve devam etti yazmaya... Bütün büyüsü bozuldu, Soldu tüm çiçekleri ilkbaharın O bir çift söz ile... 'Sen kaçırdın en güzel gününü ilkbaharın'... Sonra fersiz gözlerle okumaya başladı, çiçekçiyle göndermek için yazdığı şiiri.
![Kayhan Öndersev](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/04/23/ilkbaharda-gelecegim.jpg)
Çünki sen, çok daha güzelsin,
En güzel ilkbahar günlerinden.
Şiirin başlığıydı ilk alıntı,diğeri de şiirin son iki dizesi...Şiir severlere söylüyorum ki arada şairin şiiri var...Saygıyla kutluyorum,teşekkürlerimle sayın şair...
TÜM YORUMLAR (1)