diyelim ilkbaharı ikiye böldük
nasılsa yarısı kullanılmadan atılıyor
rüyalarımızı uyguladık yarısına diyelim
yüzümüzde geleneksel bir gülümseme
diyelim zor yetiştik, sirkeci iskelesinden
sessizce batıp giden bir bir gemiye.
diyelim bir şair aşk şiirleri yazmak için
kapı kapı dolaşıp aşk sözcükleri topluyor
diyelim mevsimlerden ilkbahar, elbette âşığız
seni seviyorum'u, alıp başımızı gidelim'i
beni bırakma'yı, mutlu aşk yoktur'u
bildiğimiz bütün aşk sözcüklerini verdik diyelim.
leylekler ilkbaharda gelir ya
diyelim, biz geldik onların yerine
badem ağaçları çiçek açar mı yine?
Kayıt Tarihi : 20.9.2016 14:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

"Aşk" konusuna gelince, biz bu mevzuyu bu sayfalarda yıllardır, dini, ilmi ve tıbbi boyutlarıyla izah ve ifade etmemize rağmen, ne hikmetse ekseri arkadaşlar, eski gayr-i ilmi ve gayr-i dini ezberlerini bozmak istemiyorlar. Biz, Hakkın ve Hakka tabi halkın nazarında müttehem olmamak için aşkın ne manaya geldiğini bir kez daha beyan etmek istiyoruz şöyle ki:
"Aşk", "Işk" kökünden türetilen bir tabir olup, mana olarak da, sevenin sevdiği kişiyi -tıpkı sarmaşığın kendisine payandalık yapan fedakar ağaçlara yaptığı gibi- severken boğup öldürmesi demektir. Bir başka manasıyla da, "aşk" sevmekte sınır tanımamak ve Allah'ın koyduğu fıtri ve makul ölçüleri aşmak, tıbbi gerçekleri hiçe sayıp, sevgi konusunda en zararlı tarzı ihdas edip hayata geçirmeye çalışmaktır ki, bunun manası, hem kendine hem de muhatabına en büyük kötülüğü yapmaktır.
Hayırlı, meşru, fıtri, makul ve baki muhabbetler dilerim.
İşkembeye bakınca şimdi
Sen gelir oldun aklıma yâr
Yarsam ortadan sirkeli
Sarmısaklı suya ıslasam mı aceba
Paça mı yesem biraz kelle ile
Şırdan mı taam eylesem yoksa
Çok vakit olurdu mesut pahtiyar
Dört yanım kokar iken pirzola
Ne hoş komşu idin sen şaziye teyze
Zerzevat ayıklardın hem de gün boyu
Oyuncak oynar gibi sana bakar dururdum
Kalbi çarpar idi kalbi vururdum
Dökülen süt dişim geldi aklıma
Ve baklava alacak paramız yoktu
Fakrü zarureti sır gibi saklama
Hasret çektiğim kaşar bağrımın oktu
Akşama kokoreç nede giderdi
Deterjan kosam şimdi leğene
Su kaynatsam mı tahta sap tenekefe soba üzeri bırakıp
Klorak kattığım karışım ile
Temizler mi hüznümü bilmem
Ve akan burnumda sen tütüyorsun
İstemem ne bulaşık yıka ey sevgili
İstemem ne çamaşır
Ne ütü yorsun
Ben şimdi seni seviyorum
Bilmem ki sen ne diyorsun...
.............
Müellifini unuttum şu an
Aynı ayarda hüzünlü
Duygu yüklü şiir olmuş
Gel de tebrik etme
Vay annasına sayın izleyiciler
Amma da şairlerimiz var yahu
Elinden tutulup keşfedilme bekleyen
Teşekkür antoloji
Müteşekkirim Seçki kurul
Seçki müsebbip
İyiki varsın
Var ol..
kapı kapı dolaşıp aşk sözcükleri topluyor. ''
Bazı çocuk, ilk anlamlı konuşmaya başladığında doğru değil idiyse sizin niye küfür ettiğinizi sorar. Bazısı bunu tıklım tıklım otobüste yapar, bazısı akrabalarınızın yanında... Bu biraz böyle bir gerçekçiliğin içerisine düşürdü beni. Tebrik ederim.
Theo Angelopoulos'un
"eternity and a day " (sonsuzluk ve bir gün)
filmini çağrıştırdı bana..
filmde hayatını kaybettiği kelimeleri bulmaya adamış noktasız ve uzun paltolu bir şairin "çok geç"liliği işleniyor..
denizi izleyen bir bankın köşesinde kelimeleri ararken yaşamın parçacıkları geçiyor gemiler gibi..
ısrarlı ve telaşlı korna sesleri çalınan kelimeleri başka diyarlara götürmekle meşgul..
"hayat istenildiği gibi gitmeme" sıfatını usul usul yerine getirmeye devam ederken küçücük bir ağızdan kocaman sözcükler giriyor uzun paltonun cebine.
her kelimenin karşılığı bir buket sevgi..
bir buket yalnızlık..
şiire ve şairine teşekkürlerimle..
Herkese hayırlı sınavlar dilerim.
TÜM YORUMLAR (11)