Var mı?
özlemin dinlediği türkülerin
kurak bir tarlaya kuzgunlar gibi süzülen düşman iniltisinin
çıplak meydanlarda çanlar gibi sallanarak asılmış üzümlerin
O göğde tabut çivileri gibi duran sert yıldızların arasında
bir yerim
var mı?
Hani ilkbahar ikindileri vardır
kırları cıvıl cıvıl uzanır batan güneş altında
her ceylan serin ağızlı bir dağ gölüne koşar
benim içim niye? böyle kor kor
düşünüyorum da
kimin mavi bir göğü yok ki
belirli aralıklarla yanıp sönen
seninle bir ilgisi yok ama kimse gelmedi bugün bana
kimse bir şey almadı benden bu sabah.
Bir tek mezarlık çiçeği görmedim mesela
rüyalarımda ki o kalabalık düğün alayında.
Affet beni,
affet ne kadar az öldüm
bilmiyorum neydi unuttuğun ellerimde
gözlerini ilk defa gördüğümde.
Herkes,
herkes geçip gidiyor artık
beni sormadan.
neydi ne? ellerimde unuttuğun
ruhum yabancı bir şeyle doldu
bu fenalık
yabancı bir nesne gibi.
ne kapılar kapandı rüyalarıma
bütün sabahlarında hayatımın
bir zeytini iki üzüme karşı
bir toprak parçasını çocuklara karşı
bir çocuğu anneden ayıran benim kan kardeşlerim miydi?
bırak gönül
bırakta bak
göğün sırtından ne zamanlar geçip gitmiş
eski fotoğraflar eğilmişler
hüzünle gülümsüyorlar
izle
ölen güneşi
uçsuz bucaksız bir kefen gibi doğuyu kaplayan
geceyi
dinle.
bilmiyorum neydi bu dünya yolunda ellerimde unuttuğun
ne bir anısı, ne korkusu, ne de umudu var
nasıl anlatsam?
avuçlarım tarihin koyu yeşili
avuçlarım neden? hep yosun
tek şey vardı yüzünde ya da akla gelmedik bir başka nedenden ötürü mü gülüşün deniz
ellerin güneş.
Kayıt Tarihi : 19.12.2016 03:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!