Bilim ve Medeniyet Krizi Şiiri - Sıcak R ...

Sıcak Rüzgar
276

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Bilim ve Medeniyet Krizi

Başlangıçta bilim, insan ve doğa arasında anlamlı bir köprü kuruyordu. Bu köprü, anlam arayışını ve bilgeliği temsil ederken, doğayla uyumlu bir keşfetme çabasını da içeriyordu. Günümüzde ise bilim, kontrol ve hakimiyet arzusuna dönüştü; insana ve doğaya hükmetme isteği, adeta “Tanrı kompleksi” ile yer değiştirdi. Artık bilimsel arayışın temel dinamikleri, anlamdan çok iktidar, kontrol ve hız peşinde koşan bir mekanizmaya dönüştü. Modern bilim, artık doğaya uyum sağlamaya değil, onu dizginlemeye çalışıyor. Bu dönüşüm, bizi varoluşsal bir yol ayrımına getiriyor.

İslam dünyasında Endülüs’ten başlayan bilimsel hareket, Abbasiler döneminde yoğunlaşan çeviri faaliyetleri ile doruğa ulaşmıştı. Müslüman bilim insanları, bilginin ışığında insan ve doğa arasındaki mesafeyi azaltmaya çalışıyordu. O dönem Müslüman coğrafyasındaki yüksek medeniyet, Batı’ya ilham kaynağı olurken, ne yazık ki İslam dünyası bu bilimsel mirası koruyamadı. Batı, İbn-i Sina’nın, İbnü’l-Heysem’in, Nasreddin Tûsî’nin ve diğer İslam bilginlerinin eserlerinden yararlanarak Rönesans ve Aydınlanma dönemine geçti. Osmanlı’da ise bilimsel gelişmeler iç siyasi çekişmelere ve dini yanlış anlamalara kurban edilerek, gerileme sürecine girildi. Şeyhülislam Ahmet Şemseddin Efendi’nin rasathanenin yıkılması için fetva vermesi, bilimsel ilerlemeye verilen değeri özetliyordu. Oysa bilimsel keşifler doğayı anlamayı ve onunla uyumlu bir yaşam sürdürmeyi teşvik ederken, bilim ile güç arasındaki bu kopukluk, bizi bugünkü krizlerle baş başa bırakmıştır.

Bilimin hızla ilerlemesi, yaşama dair temel kavrayışları zayıflattı. Aydınlanma çağında akıl ve bilim arasındaki bağ, insanları özgürleştirirken, zamanla insanın diğer varlıklarla kurduğu bağları kopardı. Bilim, yalnızca hız ve teknik ilerlemeyle değil, aynı zamanda derin bir anlam arayışına da odaklanmalıydı. 20. yüzyılda bu kopukluğun izleri, Einstein’ın izafiyet teorisinden makineleşmeye, psikanalizden sezgiciliğe kadar uzanan bir eksende görünmeye başladı. Modern insan, bilgiyi hızla üretiyor ancak onu sindirecek ve anlamlandıracak bir zamandan yoksun yaşıyor. Günümüzde bilim ve teknoloji, insana hizmet eden bir araç olmaktan çıkıp, insanın hız ve hazza esir düştüğü bir sistem haline geldi.

İslam dünyasının terk ettiği bilimsel düşünce bize nasıl pahalıya mal olduysa, bugün Batı biliminin ulaştığı yüksek seviyeler de benzer sonuçları doğurabilir. Zira hız ve anlık kazanç peşinde koşan toplumlar, nihayetinde anlam boşluğuna düşerler. Bu hız kültürü, modern yaşamın gerekliliği olarak görülürken, ruhumuzun ihtiyaç duyduğu anlam ve derinlik, yalnızca eski zamanlara duyulan nostalji olarak kalıyor. Nietzsche'nin dediği gibi, karanlığa çok uzun bakarsanız karanlık da size bakmaya başlar; bu durum, çağımızın hızla yükselen bilimsel gücünün insanlık üzerindeki etkisini özetlemektedir.

Bugün, sosyal medya ve kitle iletişim araçlarının etkisiyle niteliksiz bilgiyle kuşatılmış durumdayız. Bu bilginin kolay erişilebilir olması, bilginin değersizleşmesine, insanı bilgi tüketen bir robot haline getirmesine yol açıyor. Derin bir kavrayıştan yoksun, hızla üretilen ve tüketilen bu bilgi, toplumların ahlaki ve estetik değerlerini aşındırıyor. Eskiden bilgi emek ve zaman gerektirirken, şimdi yüzeysel bilgi her yerde ve anında mevcut. Bu hız, bilgiyi derinlemesine anlamayı engelliyor ve bizi sürekli bir tüketim döngüsüne hapsediyor.

Gerçek bir medeniyet, insanın varoluşuna anlam katacak sabiteler üzerine kurulur. Tüm büyük medeniyetler, insanın yeryüzündeki konumunu ve doğayla olan ilişkisini doğru anlama çabasıyla ilerlemiştir. Fakat günümüz dünyasında hız ile konum arasındaki bu paradoks, insana ve doğaya hükmetme arzusunun etkisiyle derinleşmiştir. Artık hem zihinsel hem de duygusal olarak yavaşlayarak insanın varoluşuna dair anlam arayışını yeniden keşfetmeliyiz. Tarkovsky'nin Nostalgia filminde dediği gibi, "Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz; yanlış yollara saptığımız o ilk dönüm noktasına."

In the beginning, science was building a meaningful bridge between man and nature. Dec. While this bridge represented the search for meaning and wisdom, it also included an effort to discover harmony with nature. Today, science has turned into a desire for control and domination; the desire to dominate man and nature has almost been replaced by a “God complex”. Now the basic dynamics of scientific search have turned into a mechanism that pursues power, control and speed rather than meaning. Modern science is no longer trying to adapt to nature, but to restrain it. This transformation brings us to an existential crossroads.

The scientific movement that started from Andalusia in the Islamic world had reached its peak with the translation activities that intensified during the Abbasid period. Muslim scientists were trying to Decouple the distance between man and nature in the light of knowledge. While the high civilization in the Muslim geography at that time was an inspiration to the West, unfortunately, the Islamic world could not protect this scientific heritage. The West moved to the Renaissance and Enlightenment period by taking advantage of the works of Ibn Sina, Ibn al-Haysem, Nasreddin Tusi and other Islamic scholars. In the Ottoman Empire, scientific developments were sacrificed to internal political conflicts and religious misunderstandings and entered into a process of decline. Şeyhülislam Ahmet Şemseddin Efendi's fatwa for the destruction of the observatory summed up the value given to scientific progress. However, while scientific discoveries encourage understanding nature and living a harmonious life with it, this Decoupling between science and power has left us alone with today's crises.

The rapid progress of science has weakened the basic understanding of life. In the age of Enlightenment, the connection between reason and science, while liberating people, Decoupled the ties that man had established with other beings over time. Science had to be focused not only on speed and technical progress, but also on the search for a deep meaning. 20. in the century, traces of this disconnect began to appear along an axis ranging from Einstein's theory of relativity to mechanization, from psychoanalysis to intuitionism. Modern man produces information rapidly, but he lives without time to digest and make sense of it. Today, science and technology have ceased to be a tool that serves people and have become a system in which people are Junked by speed and pleasure.

Just as the scientific thought abandoned by the Islamic world has cost us dearly, the high levels reached by Western science today may have similar consequences. Because societies that pursue speed and instant gain eventually fall into a void of meaning. While this culture of speed is seen as a necessity of modern life, the meaning and depth that our soul needs remains only nostalgia for old times. As Nietzsche said, if you look too long into the darkness, the darkness begins to look at you, which sums up the impact of the rapidly rising scientific power of our age on humanity.

Today, we are surrounded by unqualified information under the influence of social media and mass media. The fact that this information is easily accessible leads to the devaluation of information, turning a human into a robot that consumes information. Lacking a deep understanding, this knowledge, which is rapidly produced and consumed, erodes the moral and aesthetic values of societies. Whereas knowledge used to require effort and time, now superficial knowledge is available everywhere and instantly. This speed hinders deep understanding of information and traps us in a constant cycle of consumption.

A true civilization is built on constants that will add meaning to human existence. All great civilizations have progressed with the effort to correctly understand the position of man on earth and his relationship with nature. But in today's world, this paradox between speed and position has deepened under the influence of the desire to dominate man and nature. Dec. Now we need to rediscover the search for meaning in human existence by slowing down both mentally and emotionally. As Tarkovsky said in the film Nostalgia, "We must return to where we were once; to that first turning point where we went down the wrong paths."

Sıcak Rüzgar
Kayıt Tarihi : 25.10.2024 15:15:00