-- İlk ve Son
Habibim sen olmasaydın yaratmazdım!
İnsanlar ya inançlıdır ya da inançsız. İnançsız kimselerle bu konuları konuşmak benim için ne kadar abes ise, inananların gerçeğin kalbinden uzaklaşmaları da o kadar abestir.
Gerçek diyorum çünkü gerçek var diyorsak eğer bir tanedir. Ve o BİR zaten her hâlîkârda zuhur etmiştir.
Bütün Semavi dinlerde bu böyle bilinmek zorundadır.
BİR` in bildirdiği hangi kitap olursa olsun doğrudur, hakikattir tartışmasız gerçektir.
Bu sebeple, yaratılışın asıl sebebine yönelirsek şu gerçeği idrak ederiz.;
Yüce AllahIn yarattıklarına vücut verip rızıklarını bölmeyi dilediğinde kendi öz nurundan 'Muhammedi Hakikat' ı belirtti ve ulvi süfli ne kadar âlem varsa ezeli iradesi ile hepsini o hakikate bağladı.
Ve o nur yine Allah`ın kudreti ile dilediği yerde dolaşırdı. Ki o zaman ne Levh, Ne Kalem, ne Cennet, cehennem, ne melek, ne kainat ne de insan vardı.
Görülmektedir ki sadece insanlığın değil koskoca kainatın ve alemler ötesinin bile yaratılış gayesidir o muhteşem varlık.
'Habibim sen olmasaydın alemleri yaratmazdım' işte bütün meselenin özü olan anlam!
Ve ne muhteşem bir anlam.
Sonrasında ise, o ilahi, o muhteşem takdirin devamıdır zuhur eden her şey.
Her şeye muktedir olan Yüce Allah, gönderdiği peygamberlerin hepsinden, kendileri hayatta iken, Allah’ın Resulü gönderilecek olursa, hemen iman etmeleri ve ona her konuda yardım etmeleri için için ahd almıştır.
Bu konuda peygamberimizin şu hadisi bizlere yol göstericidir:
'Daha Adem ruh ile ceset arasında iken benden aht ve misak alındı, ben o zaman peygamber oldum'
O bu keyfiyeti ile Âdem peygamberin öncesinde ise, doğal olarak bütün insanlığın da öncesindedir.
Ve son peygamber olma özelliği ile de sonradır.
Yani ilk ve son!
Buradan da anlıyoruz ki peygamberimiz öbür peygamberlerin zamanında da gelmiş olsaydı onların hepsine de 'resul' olması gerekiyordu. Zira O nun nebiliği Hz. Ademden başlayıp son adama kadar her kimseyi sarmaktadır. Dolayısı ile bütün peygamberler ve onların bütün ümmetleri yine O kutlu peygamberindir. Dolayısı ile O Sadece kendi zamanından kıyamete kadar olanların değil bütün insanlığın peygamberidir.
Zaten yukarıdaki kıssa; 'Ben bütün insanlığa peygamber olarak gönderildim' hadisinin de doğrudan teferruatıdır.
Dolayısı ile O nu kabul etmeyenler aslında ilk önce kendi peygamberlerini yalanlamış olmuyorlar mı? Pekala kendi peygamberini yalanlayanların inancı ne kadar sahihtir?
Dini ne kadar gerçektir?
Nitekim muhteşem bir mucize olan Miraç Gecesi, sevgili peygamberimiz imam olmuş, diğer peygamberlerin ruhları da ona tabi olmuşlardır. Ayrıca onların hepsi yine ukbada ona tabi olarak haşr edilecektir.
İşte yine kati olarak geldiğimiz nokta:
iLK VE SON!
Bu ne muhteşem bir yaratılıştır
ve bu ne muhteşem bir sevgilidir.
Canlar canı, sevgililerin sultanı ne mutlu bizlere ki, doğumdan itibaren kabul ettiğimiz peygamberimizdir.
Ne mutlu bizlere!
O Sultanlar Sultanı ukbada şefaat etmek ve affımızı dilemek için hasretle bizleri beklemektedir!
Ne mutlu bizlere ki öğrendik ve iman ettik! Peki;
Ya bilemeseydik?
Ya bilemesydik?
Ya bilemeseydik?
Ben şimdi şükrüme şükretmez miyim?
Kargülü ALMILA
Sevim YakıcıKayıt Tarihi : 10.3.2009 10:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevim Yakıcı](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/03/10/ilk-ve-son-tasavvufi-deneme.jpg)