Derviş Tarlası
o sene böyük o(ğ) lan
mekdaba başladıydı
herkeşden önşe sökdü okumayı
nektip yazmayı
ö(ğ) retmen ilk bizim o(ğ) lana gordele dakdı
Derviş’in o(ğ) lanları ğibi
okudacan evel Allah’ın izniyne
gücümün yettiğince
söz vahtında açılı derler
gene böyle biğün
Derviş o(ğ) lanlarına para gönderece(ği) miş
“-ırafık ” dedi “ele ğetmesin
Arpalıgdahı tek dölümü sana vereyin
el bin verce(ği) miş
möhüm deği
sana beşyüz” dedi
içim gediyo emme
nerde len ben de o gayme
töbossun iki çay param yok cebimde
bi epap masama ğeli de
çay ısmarların deye
gayfaya ğedemeyon aslında
“-yarısını vere go, kendini sıkma
gerisini ‘harman verese ’
elmi(si) n boba
golay ederiz garışma”
……….
“-sen hinci bana bi elli lira vere gorsun
maksat ‘adı belli ossun’
hani, sağdan soldan
olmadık birinin ağzına sakız
olmayalım
aldık-verdik iş bitti kabilinden
senin anlaycağın
get tarlayı sür nadas et, sonura ikile
içinde döğnen
geçen sene tersledim, zati arpalık, bitek
kelek ek,
sovan dik bi köşesine,
nenecen sen beni dinle
gerisine garışma
pişman olmazsın valla
üst yannın dabanı bireş yukadır emme
olsun, zararı yok orayı da çevrikle
bi ğözel tersle
çöregotu, ısmanak, sovan, malır, tere
köyde harımı olmayan bi sensin
a gapberif;
iki ğün sonura boban ayırıvısa
ya(h) ut da bobayın başına bişiy gelse
ölüm hak demiş, meres halal
emme……….
enişdeler paylaşıvırısa
baka-galırsın valla
herkeş benin deye ğezer
elde yoğ avışda yok
ya bende olmalı demiş
ya bana verende
ne var kı sende
ne goycan çoluk-çocun öğüne
ne yeyip-işceğsin
iki ğün sonura dova edersin bana
dediğimi dut da,
getdiğim yoldan getmezsen getme”
“-yoluna can gurban abey, emme
…………”
“-emme ne …”
……..
“-yoğ eğer işine gelmeyosa
“abey sen kiyası olma” de! bana
maksat sende garış el içine
çoluk-çocu(ğu) n elin eline bakmasın
ufunetlerini söndür
el sırasına garışırsın
gün böğündür
evinde besi bakarsın,
arpalığa sürüvürsün
hayat da ters birikdimi
arpalığa döküvürsün
alt tarafa fink ek
alt yandakı çalıya ba(ğ) layıvırısın
evde kaldımı eşşek,
gışın ya(ğ) mır ya(ğ) dımı
dereyi çevirivirisin
çoluk-çocuğun içinde döğnesin
ölüp-ölünceye bana dova edersin
esgiden “-bobam bili” derdim
“-bobalı o(ğ) lanın malı olmaz” deye
nezaman, nerden bellemişiyisem
bellemişiyin
ağşama eve geldim
bobamda bi garış surat
haralda çoluk-çocuk bi kabahat
işledi dedim
ya(hut) da anamınan küsüştüler
bobam ne zufraya oturdu,
ne eli ekmeğe ğetti
ne dıkım etti,
ne aş yedi
öğüne bakdı durdu
ertesi ğün anam taa Çataldepe’ye
çift sürdüğüm yere
“-Hacuu”
“-ekme(ği) ni
unuduvumuşsun ay yavrım” deye
güya bana azzık getirdi
azığı unutduğumdan mı,
değil tabi
o işin mahanası
valla geşmiş gün he(y) bede azık varıdı haralda
zati kuşluğa kadak nadas etçez
öküzü önümüze katan edip eve getçez
azzık olsa nolu
olmasa nolu
de deycem,
“-gel hurdan iki sunum çomaç ye
ıçcık yayılağaosunnar
öküzleri salıvı da”
“-hu çızıyı da çıkıvırayın da
geleyin ana” dedim
elinde çomaç peşim sıra ğeldi
ben de mezburen durdum-bekledim tabi
“-me! ” dedi
“-yavrım bi soluklan
arkandan atlı mı geliyo
olmuşu olca(ğı) üş evlek yer de(ğil) mi
epili bi sonura da
……………
etdi edemedi
“-boban o tarlayı alsın deyo”
dedi
çomacı aldım mı
almadım mı
bilemeyon amma
hurama
boğazıma
daş gibi bişiy oturdu
gatliklen geşmeyo
gursağıma
bişiy düğümlendi
solug aldırmayo
yere bakdım
yumruğumu sıktım
gözlerim domur-domur doldu
gözyaşımı görmesin deye
göğe bakdım
o ğedennere
laf garışdırayın deyon
zeynim durdu
öte yannara
bakıyon
gözüm fehmetmeyo
bişiy desem
ne aklıma bişiy geliyo
ne sesim çıkıyo
ne zaman geçiyo
guşağının arasından
dürülü kıyat para çıkardı
“-elli lira”
“-bunu bi veregosun
gerisi Allah Kerim” deyoru, dedi
benden bi ses olmayınca
“-bu da benden” dedi,
“azımı çoğa say”
elimi uzadıp da alamadım
esgerliğini etmiş,
çoluk-çocuğa garışmış
eşşek gadar adam
bi ağırıma getti ki
“önümüz yaz, irkildiriz
üsdünü dekleriz
olmadı bi belik geçiyi
canavar yedi deyviriz
heş gorkma evelallah” dedi
mümkünatı yoğudu
elimi uzadıp alamadım
ponturumun cebine sokuvudu
desdenin yarısı dışarıda
iki adım atsam düşecek
zaten cep deliğimişdir
garenti
kim bili kaç yıllık pontur
düğün esbabıynan
Çataldepeye nadasa getçek değiliz ya
ben öylecene dineldim galdım
anam dönüvüdü gerisin geri
ardına bakmadan savuşdu ğetdi
ardından bile bakamadım
önşe sevindim de,
garib oldum, sonuradan niyeyse
goydukca koydu
içime oturdu
valla bana ‘kabir ezabı’ gibi geldi
“bobam beni gözden çıkarıyo ellelem ”
deyelek düşündüm
Allah var ya
kalbime öyle geldi
sendiredim
kendime gelinşe
pangınotları
bi daa, bi daa saydım
el yordamıynan
saydığımı fark etdirmeden
sanki biri tığlayomuş gibi
sonura bi ta(ha)
bi yirmilik,
altı onluk
dört beşlik
tastamam yüz lira
birbirine sarılmış
guzu gibi yatıyodu
pangınotları
bi daa, bi daa saydım
yirmi-seksen-yüz
len aman eyi say endekini
beş-on-ombeş-yirmi
otuz-kırk-elli-atmış-yetmiş-seksen-yüz
hakkadten yüzümüş
dizlerimin bağı çözülmüş
olduğum yere çökmüş
galagalmışıyın
ne zaman saban yan yatmış
ne ğadar zaman geşmiş bilimi(yi) n
ne ğadar a(ğ) lamışıyın
ne ğadar zaman öylece galmışıyın
farkında değilin
siğim-siğim yaş boşanmış gözlerimden
bakdım anam da
Dıngıdığın Bağının yandan gedip-geder
derkene Cıngıdık Koyağını aşıvıdı
silkindim,
gedeyin deye yeltendim
dizlerim dutmayo
nassı uyuşmuş
sızlayo
Gucur’a sesleneyin dedim
sesim çıkmayo
“-Halil Emmiii! ” deyelekden
bi da seslendim
duralakdan seninki
“-eyyy! ” dedi
“-benim öküzleri edavatları alağel” dedim
“-noldu len hayrola, bişiy mi var” dedi
el salladım irenk vermedim
“-anan neye ğelmiş”
Allah var ya dönüp bakmadım
dabanları yağladığım gibi
bahara ikile
alt tarafa fink
üst tarafa kelek
gıranlara gabak
bi köşeye sovan, çörek otu
marıl, tere,
emme ille gıranlara payam
haddizatında cümle gapısına diş payamı
ve de çi(f) t işli çatal payam
Karşıbağdakı ğibi
ertesi sene zırat arpası
bi köşeye fink, nadasa bırakma
işin mi var a gapbecik
her sene tersle,
garadepeden daş getir,
etirafını bi ğözel çevrikle
çalıdan bol ne var len
çelenle
sıpalar eşşe(ği) nen getsin sulasın
pıransa bile etişdir valla
gevrek gevrek gışın ye!
alt yanna, çalının gıyıcığına da bi ayakyolu
ben öyle eller gibi köye ğarşı
çömüdüvürüpde, çöğdüremen
neyimiş de
üs yannı ıccık yukaymış,
umrumda deği(l) , valla
dün bu da yoğudu ya
vardır onda da bi hayır
zaba(hı) n ayazıynan varıvı eşele bi gırana
altdakı yuka yer ya kirsdir ya gayadır,
kirsise ondan golay ne var,
sırtınına çek meraya
Azizin ettiği gibi,
hurdan al, hura at,
toprağı değişdir,
olmadı ters at
başga bi meşgalen,
ters atcak başga bi yerin mi var
gayaysa daha ondan golay ne var,
etirafını aç,
dayan çıtıraklı çalıyı götüne,
eyicene yak
iki helke su at,
vur balyozu depesine,
dayan küssüğü
bi de su çıkıyomu
dah dee anasına satayın
yan gel yat
keyfine bak
olu mu olu(r)
ulen felek ahir vakıt
yüzümüze güler mi güler
yaz-gış içinden çıkma, böcelen dur
bi gıranına gamış bi tol
akşam serinliğinde dama ser döşeği
püfül püfül eser
esintide sivsisinek ne gezer
yanı başında goyun sürüsümü var ki
bit-pire olsun
işde o zaman gel keyfim gel
Aliciğin Güneyinin eteğini cennete çevirdiği gibi
emme valla benim garı,
keleğinen, gabağınan
adım atcak yer gomaz gari
netsin zavallı,
bencileyin, hiş bişiy sahabı olmamış,
el içine çıkmamış,
adam yerine gonmamış,
benin deye gasalmamış ki
ben daa tarlayı almadan
tarlanın başına varmadan
guyuyu ğazdım
domatizleri gızartdım dura-ğodum
o iki gabak ekmiş çok mu
ek len garı avradını.ikeyin
aklına geleni,
eline ğeçen tohumu
zebzeyi
yalınız ki
meyva vermeyen ağacı
yenmeyen otu
çiftliğime ayak basdırma
hinci sana “sensin” dedim miydi
valla başıma gelceği bilip durun
sen eline ğeçen gülünen,
göğeriyi yoydurusun
ağan Goca Durmuşun ettiği gibi
yoydur.mına ğoyan
ne zaman Pısılı Bucağına vardım
ne zaman Garağuzu geşdim
ne fakıt Apdal Deresini dırmandım
bayır tarladakı armıtlarda
alafalaklar varmıydı
benden gocunup uşdularmıydı
Söğütlüde fasille sulayannar
eşşeklerini duşamışlar mıydı
Söğütlü; gurnası yarılcaklayın akıyo muydu
hatıldan daşıyomuydu
öyle ya bunun adı bahar
Dıngıdık Hasançeşmede bahçasındamıydı
ne fakıt Söğütlüden geşdim
Gızılgediği ne zaman aşdım
Gövcelliler su yolunu gene gapatmış mı
Davıllı Çeşmesinden
yüzüme su çarpmadım mı
Davıllı deresi gene çamırmıydı
tünlüdüm mü,
nası ğeşdim
susadımmıydı,
su işdimmiydi
bilmeyon yeminine
emme
………
ayaklarımın altında toprak yanıyo,
ayaklarım sızım sızım sızlayo
hava demişsisn cayır cayır yanıyo
ter sırtımdan boşanıyo oluk-oluk
annımdan gözlerime siğim-siğim
yana(ğı) mdan çeneme yol yol
sırtımı çıkarıpda sıksan
şıpır şıpır, ter akacak valla
duyduğum mu var len
ben hala;
üst tarafa gabak, sovan, çörekotu dikerin
alt tarafa kelek emme iki cızı da olsa
karpız derdindeyin
yuka yerdeki kayanın dibinde guyu
bi de alt yandakı toncun içine ayakyolu,
ille de bi ırbık su
bilmen ne zaman
Hidayetin Davıllı Sırtını aşmışıyın
ne z(am) an Gölyerine varıvımışıyın
o gedennerde çift süren
nadas ikileyen
nohut-mercimek
kelek eken
varmıydı
sürülen yerlerde
Bataklıkda le(y) lekler var mıydı
Gölyerinin çamır deryasının neresinden geşdim,
farkında değilin
emme para hala avcımda
sımsıkı dutuyon
bakdım Derviş çifti boşlamış da
öküzleri önüne gatıp batı(r)
ta oraya bağırsam sesim etişip etişmeceğini
çıkıp-çıkmacanı bilmeyon, Allahı var
farkıma varınşa, birez ağırdan aldı
Gızıl Gediği aşıvısa göremeyceğimişiyin
işde Allahın onarcağı
soluğum daşdı
kendimden geşmişiyin
har soluk yanına vardım
hiş bişiy demeden
zati bişiy deycek takadım da yok
a(ğ) zım, dilim-dama(ğı) m gurumuş
kaş çeşmeden geşdin a gapberif
insan bi hapaz su çalma mı yüzüne,
bi avış,
olmadı, gurnaya yanaşıp ganasıya
şöyle lıkır lıkır, soluksuz galasıya
su işmemi
soluk-soluğa
desdeyi uzatdım
avcımda sıka-sıka
birvirine ğeşmiş
dürülü para
ayakda duracak halım yok
bi bana bakdı,
bi paraya
“-dengeltdin mi demek”
“-hı hım”
“-Bismillah” dedi
cebine sokdu desdeyi
“-valla üsdüme farz oldu,
bakdım senin becerce(ği) n yok
daş atcan da golum mu yorulacak
ben bobanınan gonuşuvuduydum me(v) zuyu
gel burayı o(ğ) luna alıvı dedim
a gapbecik
elli liran yok mu
eyi etmemişmiyin,”
bi ‘sevindirik delisi ’ gibi
“abi” dedim “-enki yüz lira”
cebinden çıkarıp saydı
“-bana ilazım olan elli lira ağa
zati öyle gavilleşmedik mi” dedi
elli lirayı geriye uzattı
bu parayı har vurup harman savırma
yelinen gelen,
seline geder valla
sermiya yap kendine ağa” dedi
ne sermiyası len
o ğüne gadar kepiciden başga
satlıkcı görmemişiyiz
üş guruşluk bişiy alıp satmamışıyız
bazarda babıç ağzı görmemişiyiz
elifi görmüş deynek demişiyiz
sermiya deye
bi etek dolusu para döküvüseler önümüze
bön-bön bakarız
en fazla onar-onar sayarız
da! Allah razi olsun
bi deği bin kere gene de önüme düşüvüdü
hinci Allahı var kendi yok
“-guzu al” dedi “-guzu”
“-gatıvı o(ğ) lanın öğüne
güze döndümüydü
üçe aldığıyın bahası beş olu
dediği gibi ağa valla len
ikişer buçukdan ondokuz baş körpe ğuzu aldım
evdekinnerinen barabar yirmialtı
çok geşmedi, biğün Tollardan Yüz’de
guzu güdüp duruy(or) un
bi bakdım senin Leyleğoğluynan Çöllüyü
yanına ğatmış, Derviş
yanlarında cambaz Topal Gasap
gurbanönü ğuzu toplayomuş
valla ben ona-onbeşe versek hayırlısıyınan
deyip duruyon içimden
algıdan vergiden,
fiyetden, ederden,
maliyetden habarım mı var
öyle ya guzuya saydığımız belli
bize ğöre de maliyet o
gerisi cabadan
dolaşdırdı geldi o(ğ) lan
gır-bayır da ot yedirdi,
çeşme yalağından su içirdi
yani hepiciği bedafa
goya bizden bişiy çıkmadı ya
nadaslar, tarla anları
aymıt yapra(ğı) , balamıt dalı
nadasdan, yolmadan geliyokan,
he(y) beye basıp geldiğim ot
aldığım tarladan yolup geldiğim fink
Güneyiden pelit
gara arpa gırması
mübareklerde nassı,
o(ğ) lanın elinden yerlerdi
peşinden gederlerdi
kelek kökeni, payam gabığı
yığınyeri, nohut tarlası
güze döndürdük derken baya semirdiler
Allah var cıbırı-mıbırı galmadı
yüze güldüdüler
Topal Gasap birez de ona aldandı
Deviş benden yana oldu
Leyleğoğlu ondan
gıyasıya bi bazaralık ettiler ki
köyü alıp satıyollarımış gibi
Çöllü bile bu işe şaşdı
“anan yaşı-baban yaşı
sür aşşa, çık yokarı”
üş milim benden,
beş milim ondan
bi guzuyu gurbanlık ayırdım
yimbeşini üst-üsde
dörtyüzseksene
bil lira da oğlana ‘çobansalık ’
bedavaya geldi bizim gurbanlık
Derviş’e borcumu saydım
“-valla alman len, el ne der” dedi
sana alıcı getirdiysek
“-benim paramı ver” demek mi
“-abi” dedim
“-Allah senden irazi olsun
pangaya fayıza mı goyacan” dedim
“-bende durcağına sende dursun
valla çar-çur ederin(m)
sende dursun, velevki ilazım olusa
uzak yer deği(l) ya, mezburum
gene senin gapıyı deşirecez
başga kimimiz var” dedim
zornan cebine goyuvudum
da!
Allah bereket versin,
otuz lira kar kaldı
kuzu yunundan keçe-kepenek cabası
bedafaya geldi “Derviş Tarlası”
i(l) k diba o sene gurban kesdik
hemide böyleynen
mühledinden önşe
arpalığın borcunu da ödedik
Alla(hı) ma bi deği, bin şükür,
bizim de dikili bi ağacımız oldu
Derviş Abiye teşekkür
tabi Leyleğoğluna da
n(ih) ayet ahir ömürde
bi avış topramız,
bi dikili ağacımız oldu
…
‘tecaretdeyimiş ırızgın onda dokuzu
dadını öğrendik
el sırasına girdik
böyleynen Hacı Ağanızda
gonu-gonşu sırasında
mükellef oldu”
“-o ğece zabbaha gadak
yok huyudu,
yok buyudu
bundan sonura bu işin tecaretine soyunacaz”
öğüme ğelene
bende akıl vermeye başladım amma
başka bişiy bilmeyoz kine
“-guzu alın guzu”
kim biriydi valla
“-sus len” dedi
“-herkeş guzu alı(r i) sa”
biz guzuyu kimden alacaz
ertesi seneye guzu goyundan bahalı
bıldır, satdığımız fiyete alamadık tabi
bizim mali hülle de böyleynen yatdı
herkeş guzu besledi,
alıcı geldi emme dediğimiz fiyete veremedik
ileşberlikte galmaya ahdetdik! ”
n(ih) ayet ahir ömürde
bi avış topramız,
bi dikili ağacımız oldu
….
Kayıt Tarihi : 18.12.2006 19:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Babamın ilk toprak sahibi oluşunun öyküsü Babalı oğlanın malı mı olur diye diye ben onun yaşında hala bir şey sahibi olamadım İbrahim Çelikli
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!