'Seni çok seviyorum' diyerek başlayacağım, engel olamadığım duyguları, içinde bulunduğum bunalımı, içimde günden güne büyüyen hasretimi anlatacağım bu özlemli mektuba...
Aslında sadece mektup mu demeliyim bilmiyorum. Yazarken bir parçamı da eklemiş gibi hissediyorum kendimi...
Bir parçam işte...
Gözlerim mi, gülüşüm mü, yoksa kalbim mi?
Ama hiç şüphesiz bir parçamı alıyor bu mektup benden...
Varsın alsın, gideceği yer belli, acısını bile duymuyorum benden koparken...
Acı dedim evet, acı...
Ne demek olduğunu tam olarak bilmiyordum, senin gidişine hiçbir şekilde karşı koyamadan boyun eğene dek...
Ne kadar da kötü bir şey bu acı denen illet...
Hiç tahmin edemezdim beni alıp çok; ama çok uzaklara götüreceğini...
Sanki kalbim bir kurt sürüsünün saldırısına uğruyor seni düşündüğüm ânlarda...
Her biri bir tarafımı parçalıyor...
Huzurla dolduğum ânlarda oluyor o en güzel yüzün hayâlimde belirdiğinde...
Kusursuz güzelliğin ve masumiyetin...
Bende çok büyük bir sevinç yaratıyor bu duygular, tıpkı gündüzün güneşi gördüğünde mutlu olduğu gibi...
Her gece yatağıma girdiğimde can yoldaşım oluyor yastığımla yorganım...
Onlara anlatıyorum eşsiz güzelliğini hiç usanmadan...
Bıkmadan dinliyorlar beni...
Bitmek bilmeyen karanlık gecelerimin ortakları...
Onlar; sürekli seni dinlemek istiyorlar, sabahın olmasını istemiyorlar. Geceye kadar beklemek istemiyorlar beni ve benim anlattığım seni...
Onlar dinlemekten bıkmıyor, ben anlatmaktan...
Meğersem ne kadar da güzelmiş onlarla arkadaş olmak, bütün samimiyetleriyle dinliyorlar beni...
Pınarım!
Ben, bundan sonra nasıl sevebilirim bir başkasını! ...
İhanet edemem ki yastığımla yorganıma...
Söz verdim onlara:
Sen, benim gecelerimin anlamı olarak kalacaksın, taaa ki güneş doğmayana, gündüzler olmayana kadar...
Ahhh...
Ah!
İstanbul bir ânda nasıl da anlamını yitirdi bende...
Sanki her yeri karaya boyamışlar. Hüzün ve özlem akıyor sokaklarında...
İlk defa böyle görüyorum İstanbul'u, ne de sessizmiş koca İstanbul...
Kara bulutlar çöktü şehirin üzerine, o da hüzünlendi, akıttı gözyaşlarını...
Kutsal İstanbul ağlıyordu gidişine...
Bir yandan da benim hâlime şüphesiz...
Tek şey var bu acıyı kimi zaman bana unutturan:
O muhteşemliğe, kusursuz güzelliğe bir gün sahip olacağım...
Düşünüyorum da, senden asla vazgeçmeyecek olmam bana neler getirecek?
Söyle yâr!
Ne zaman kazanacağım seni?
00.49
04.12.2005
Orçun~
Urungu ŞadKayıt Tarihi : 2.5.2006 20:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!