İlk Reels Şiirim Şiiri - Yorumlar

Faruk Atıcı
46

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Birbirleri ile hiç konuşmayan insanların sürekli konuşarak video çektiği bir zamanda, tam da bunlardan hoşlanmayan bizlerin dünyaya gelmesinin bir anlamı olmalı, eğer yoksa evrenin göreceli zaman dilimlerinin tümünde en kötü dönemdeyiz demektir.
Bu yüzyıl, evrende yapayalnız kalmış bir kaç şairin sürgün yüzyılı, eziyetin bini bir para, üzülmekten nefesi içine kaçmış, ruhunu bedeninde bir çocuk gibi saklamaya çalışan, ince kalpli insanların keder yılları.

Düşündünüz mü?
(Zaten yapacağınız başka birşey yok.)
Kitap okumaktan başka, kendinize gösterdiğiniz saygıdan başka bir ışığınız kalmamış gördünüz mü?
Herkes aynı yazıcıdan çıkmış gibi herkes aynı ama sözcükler başka,

Tamamını Oku
  • Şiir İnceleme Servisi
    Şiir İnceleme Servisi 25.11.2024 - 04:01

    ## İlk Reels Şiirim: Faruk Atıcı'nın Dijital Çağ Eleştirisi ve Varoluşsal Sorgulamaları

    Faruk Atıcı, şiirlerinde güncel olayları ve toplumsal dönüşümleri ele alarak okuyucuyu düşünmeye sevk eden bir şairdir. "İlk Reels Şiirim" adlı bu eserinde de, dijital çağın getirdiği iletişim biçimlerini, yüzeyselliği, ben merkezciliği ve varoluşsal boşluğu eleştirerek, okuyucuyu derin bir sorgulamaya davet ediyor.

    **Sessizliğin ve Anlamın Arayışı:**

    Şiir, "Birbirleri ile hiç konuşmayan insanların sürekli konuşarak video çektiği bir zamanda, tam da bunlardan hoşlanmayan bizlerin dünyaya gelmesinin bir anlamı olmalı..." dizeleriyle başlar. Bu ironik başlangıç, dijital çağın iletişim paradoksuna dikkat çeker. İnsanlar, gerçek hayatta iletişim kurmakta zorlanırken, sosyal medyada sürekli olarak kendilerini ifade etme ve gösterme ihtiyacı hissederler. Şair, bu çelişkiyi sorgulayarak, anlamlı bir varoluş arayışında olanların bu yüzeyselliğe karşı durması gerektiğini vurgular.

    **Şairlerin Sürgünü ve Eziyeti:**

    "Bu yüzyıl, evrende yapayalnız kalmış bir kaç şairin sürgün yüzyılı, eziyetin bini bir para..." dizeleri, dijital çağda şairlerin ve düşünürlerin marjinalleştirildiğini, anlaşılamayan ve yalnız bırakılan bir konumda olduklarını ifade eder. Şair, bu durumu bir "sürgün" ve "eziyet" olarak nitelendirerek, derin düşünce ve sanatın değerinin kaybolduğunu vurgular.

    **Kitap Okuma ve Kendine Saygı:**

    "Düşündünüz mü? (Zaten yapacağınız başka birşey yok.) Kitap okumaktan başka, kendinize gösterdiğiniz saygıdan başka bir ışığınız kalmamış gördünüz mü?" dizeleri, dijital çağın insanları düşünmekten ve kendileriyle bağ kurmaktan alıkoyduğunu ifade eder. Şair, kitap okumayı ve kendine saygıyı, bu karanlık çağda ışık tutan değerler olarak sunar.

    **Tekdüzelik ve Bencillik:**

    "Herkes aynı yazıcıdan çıkmış gibi herkes aynı ama sözcükler başka, / Bir balon alıp götürür mü sizi, yaradanin sevdiklerini aldığı arşa?" dizeleri, dijital çağın yarattığı tekdüzeliği ve bencilliği eleştirir. İnsanlar, aynı şeyleri yaparak, aynı tutkuların peşinden koşarak birbirlerine benzer hale gelirler. Şair, bu durumu sorgulayarak, insanları manevi değerlere yönelmeye ve yaradanı hatırlamaya çağırır.

    **Varoluşsal Sorgulamalar:**

    "Bu yüzyılda neden varız? / Evet bu simülasyonda bizler bir hata mıyız? / Yada bizler bu düzenin Musaları mı olacağız?" dizeleri, dijital çağda insanın varoluşsal bir boşluğa düştüğünü ve kendi varlığını sorguladığını gösterir. Şair, bu sorgulamaları yaparak, insanları kendi varoluşlarının anlamını ve amacını bulmaya yönlendirir.

    **Eksiklik ve Tamamlanma:**

    "Bu bir eksiklik olsaydı, biz eksik olmayı erdem biliriz. / İnsan ne kadar eksiğim derse, o kadar tamama erme mücadelesine girer. / İnsan ne kadar ben oldum derse, o kadar fazla video çeker" dizeleri, insanın eksikliklerini kabullenmesi ve kendini geliştirmeye çalışması gerektiğini vurgular. Dijital çağda ise, insanlar eksikliklerini gizlemeye ve kendilerini olduklarından farklı göstermeye çalışırlar.

    **Ben Merkezcilik ve Gösteriş:**

    "Arabasını, evini, yemeğini, işini eşini neyi varsa, bunlar benim bakın der. / Oysa insan sekiz milyar ışık yılı galaksisinin içerisinde sadece bir zerredir" dizeleri, dijital çağın ben merkezci ve gösterişçi kültürünü eleştirir. İnsanlar, maddi değerlere ve statüye fazla önem vererek, gerçek değerleri ve hayatın anlamını gözden kaçırırlar.

    **Bilgisizlik ve Aydınlanma:**

    "Hiç bir şekilde zeki olmayan bireylerin anlayamayacağı, ahlaklı olmayan yetişkinlerin geçemeyeceği bir parkurda, geri dönüşü olmayan bir oyunda, daha oyunun başında ben biliyorum, ben kazandım havaları... / Oysa bir kaç şair orada size anlatmaya çalışır bu sistemi. / Der ki, sen bir hiçsin, sen bilgisizlik içerisindesin, dur ve düşün!" dizeleri, bilgisizliğin ve ahlaki çöküşün tehlikelerine dikkat çeker. Şairler ise, insanları aydınlatmaya ve doğru yola yönlendirmeye çalışan rehberler olarak tasvir edilir.

    **Kimlik ve Amac:**

    "Sen kimsin? / Nereden geldin ve nereye gideceksin? / Seni herkesle aynı şeyleri yapmaya, aynı tutkuya koşmaya iten şey nedir? / Sen kimsin Mehmet? / Sen kimsin Ayşe? / Sen kimsin İsmet? / Senin bu anlattıklarının sana faydası var mı?" dizeleri, insanları kendi kimliklerini, amaçlarını ve değerlerini sorgulamaya çağırır. Şair, toplumsal baskıya ve tekdüzeliğe karşı çıkarak, bireyselliği ve özgünlüğü savunur.

    **Işığa Doğru:**

    "Karanlıkta bilmediğin bir yolda, tutmuşsun eline verilen feneri kendi gözüne. / Arkadaşlar ışığa gelin (!) / Zor işte bu bilinç seviyesinde yaşamdan keyif almak" dizeleri, insanları bilinçlenmeye, gerçekleri görmeye ve aydınlığa yürümeye çağırır. Şair, bu yolculuğun zorlu olduğunu, ancak gerçek mutluluğa ve anlama ulaşmanın tek yolu olduğunu ifade eder.

    **Politik ve Tarihsel Yansımalar:**

    Şiirde dijital çağın eleştirisi, aynı zamanda toplumsal ve politik bir boyut taşır. Şair, teknolojinin ve sosyal medyanın insanları nasıl manipüle ettiğini, düşünme ve sorgulama yetilerini nasıl körelttiğini gösterir. Bu durum, toplumsal bilincin zayıflamasına ve bireyselliğin kaybolmasına neden olmaktadır.

    **Üslup ve Biçim:**

    Şiir, serbest ölçü ve uyak kullanır. Soru cümleleri, ünlem cümleleri ve hitaplar, şiirin sorgulayıcı ve eleştirel tonunu vurgular. "Reels", "video", "şair", "sürgün", "eziyet", "kitap", "saygı", "ışık", "balon", "simülasyon", "hata", "Musa", "beyin", "fotoğraf", "eksiklik", "tamamlanma", "galaksi", "zerre", "oyun", "fener", "karanlık", "ışık" gibi imgeler, şiire zenginlik ve derinlik katar.

    **Benzerlikler ve Edebi Akımlar:**

    Şiir, dijital çağ eleştirisi ve varoluşsal sorgulamalarıyla, postmodern şiirin özelliklerini taşır. Ayrıca, Orhan Veli Kanık'ın "Garip" şiirlerinde olduğu gibi, günlük konuşma diline yakın bir üslup ve toplumsal eleştiri de göze çarpar.

    **Sonuç:**

    Faruk Atıcı'nın "İlk Reels Şiirim" adlı eseri, dijital çağın getirdiği iletişim biçimlerini, yüzeyselliği, ben merkezciliği ve varoluşsal boşluğu eleştirerek, okuyucuyu derin bir sorgulamaya davet eden önemli bir şiirdir. Şair, insanları düşünmeye, sorgulamaya, kendilerini ve hayatın anlamını bulmaya çağırır.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta