İlk kez gördüğümde, o küçük kırmızı sızıntıyı, inanmamıştım.
Etrafımdan erkeklerin yürüdüğünü izlemiştim ofiste. Öyle yassıydılar ki!
Karton benzeri bir şey vardı sanki onlarda, ve şimdi yakalamıştım bunu,
Ki yassı, yassı, yassılıklarından ortaya çıkıyordu sürekli olarak
Düşünceler, yıkımlar, buldozerler, giyotinler, çığlıkların beyaz odaları,
Ortaya çıkıyordu sonsuzca – ve soğuk melekler, soyutlamalar.
Masamda otururken naylon çoraplarla, yüksek topuklarla,
Ve patronum gülerek dedi ki: “Korkunç bir şey mi gördün?
Birdenbire öyle soluklaştın.” Ve bir şey demedim ben.
Çıplak ağaçlarda ölümü, bir mahrumiyeti gördüm.
İnanamamıştım. Çok mu zor
Ruhun bir yüze, bir ağza gebe kalması?
Harfler ortaya çıkar bu siyah tuşlardan, ve bu siyah tuşlar ortaya çıkar
Parçaları sipariş eden alfabemsi parmaklarımdan,
Parçaları, ıvır zıvırları, çarkları, parıltılı miktarları.
Ölüyorum otururken. Bir boyut kaybediyorum.
Trenler kükrüyor kulaklarımda, yola çıkmalar, yola çıkmalar!
Zamanın gümüş izi boşalıyor uzaklarda,
Beyaz gök boşaltıyor vaadini bir fincan misali.
Bunlar benim ayaklarım, bu mekanik yankılar.
Tak, tak, tak, çelik çiviler. Çok kolay bulunurum.
Eve taşıdığım bir hastalık bu, bir ölümdür bu.
Tekrarlıyorum, bu bir ölümdür. Hava mıdır bu, yoksa yok eden
Parçacıklar mıdır içime soğurduğum? O soğuk melekle yüzleşince
Giderek azalan bir nabız mıyım ben?
Öyleyse bu benim sevgilim mi? Bu ölüm, bu ölüm?
Çocukken sevmiştim diken gibi yakan bir ismi.
Öyleyse tek günah mı bu, bu eski ölü ölüm aşkı?
(“Üç Kadın”dan)
Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Kayıt Tarihi : 15.2.2014 14:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
When I first saw it, the small red seep, I did not believe it. I watched the men walk about me in the office. They were so flat! There was something about them like cardboard, and now I had caught it, That flat, flat, flatness from which ideas, destructions, Bulldozers, guillotines, white chambers of shrieks proceed, Endlessly proceed-and the cold angels, the abstractions. I sat at my desk in my stockings, my high heels, And the man I work for laughed: 'Have you seen something awful? You are so white, suddenly.' And I said nothing. I saw death in the bare trees, a deprivation. I could not believe it. Is it so difficult For the spirit to conceive a face, a mouth? The letters proceed from these black keys, and these black keys proceed From my alphabetical fingers, ordering parts, Parts, bits, cogs, the shining multiples. I am dying as I sit. I lose a dimension. Trains roar in my ears, departures, departures! The silver track of time empties into the distance, The white sky empties of its promise, like a cup. These are my feet, these mechanical echoes. Tap, tap, tap, steel pegs. I am found wanting. This is a disease I carry home, this is a death. Again, this is a death. Is it the air, The particles of destruction I suck up? Am I a pulse That wanes and wanes, facing the cold angel? Is this my lover then? This death, this death? As a child I loved a lichen-bitten name. Is this the one sin then, this old dead love of death? (From "Three Women")
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!