Nasıl başlamalı bir şiire?
Güverteye nasıl çekmeliysek bir balık ağını işte öyle..
Senin gibi başlamalı çoğu zaman …
Severek ve farkında olmadan…
Kim bilir hangi majorundasın şarkımızın…
Şarkımızın diyorumda..
Olurda bir başkasına tartılırsa..
Nasıl gitmeli buralardan?
Hangi istasyondan…
İki kez dinledim senin ağzından,
Gözyaşları tarafından boğuklaştırılan…
Nasılda başlarmış bir aşk şiire dahil olmadan…
Biz…
Masalları dramatize eden çocuklar..
Masal anlatmıştım sana yola çıktığımızda…
Nesli tükenen deniz yıldızını oynardın,deniz tiyatrosunda..
Yıldızların gökyüzüne değdiği noktada buluşurduk her akşam..
Alıp götürdüklerin olmadan..
Şimdi fotoğraf kareleri,sana benden daha yakınlar..
Şiir yazmaya başlayalı aylar oluyordu geldiğinde,
Devrimdin…
Seni beş şıklı bir sınav sisteminde altıncı şık olarak seçtim…
Aşinasın bu tükenmez kalem izlerine,
Sende bir şiirdin..
Oysa çoğu zaman bu ayrılık şiirine dahil değildin…
Üç nesne var senden kalan,
Çaldığım saç tellerini saymadan…
Ne olacak vapur jetonlarımız…
Bana verdiğin o metal kolye ne olacak..
Belki yapabilseler onlarda giderlerdi savaşmadan…
Dudaklarımı aralasam adını fısıldayan çığlıklar,
Gözlerimi aralasam gözyaşları…
Aralık kalmış tek şey bir aşk
Vapur sıralarından…
barışmak zordur bir şehirle...
bir türlü barışamadığım o şehirde,
Tasasız hücre hapsiydin…
Kodes yandı ben bekledim,
Duvarsız,parmaklıksız bir hapsi bekledim…
Gittin..
Şimdi, düşlemek üç boyutlu kalıyor…
Sevgilim nerelerdesin…?
Özlüyorum…
Bir günü,bir tebessümü…
Beklide hiç yaşamadığım bir anı özlüyorum..
Aslında çok iyi biliyorum;
Gönlümden kimsesizlik koparan,
Boğazıma bir lokma kırılganlık tıkmış,
Düşlerime hep ev sahibi bir meleği özlüyorum…
Artık savaş alanı olmadan
ve küstürmeden bir ömrü…
Ama ben yatmadan önce hep seni özlüyorum…
Dokunman için kıyısında bekliyorum kalbinin…
Unutmaya başlamış olmalısın bugünlerde,
Oysa ben takipteyim, takvim şeritlerinde…
Yürürdük…
Tanıştırırdın beni istanbulla…
Çiçekçi roman kadınları vardı o zaman aramızda,
Anlatamazdık alerji durumunu hiçbir bakışla…
Yakabıraktı parasına,çiçeksiz pazarlar geçirdik istanbulda…
Biliyor musun
Sende alıştım ben özlemeye,
Gereksiz bir özleme,dokunmak üzereyken bile bekleyişe…
Sende alıştım ben,
Tebessüm halimdeki kelimesizliğe…
Belki bir gün bulurum,
Belki beraber koyarız adını,
Sen düşlerimdeyken,yüzümün satırlarını..
Ama hala bir nabız eksik bakışlarımda…
Ve hala avuçlarımda jetonlarımız…
İstersen saklamayalım ama,
Beraber binelim bir kez daha aynı vapura…
Yok olmadan bu şehir,
Ve elveda demeden hayata…
Ahh.. su bakışlı sevgilim…
Düşlemek üç boyutlu kalıyor,
Nerelerdesin…
Ensende,
Bir parfüm kokusunda…
Bir vapur yoldaşlığında...
Aynı yere oturmak her seferde,
Aynı vapurda…
İnip, tekrar binmek yolun hiç gitmeyen kısmına…
Masada kaldı bu aşk..
Beklide orada bırakıldı bizzat melekler tarafından…
Belli edemedim yüz ifademi aynalara…
Kelimeleri seçemedim,
Belki hiçbir zaman anlatamadım satırlara ama,
Öğrendim ki;
Gözlerimi ne kadar sıkı yumarsam yumayım..
Gözyaşlarının oluk oluk geçecek bir yeri var bu aşkta…
Ve mutlu olmak,
Bir tebessümle mümkün olmayacak birdaha….
Kayıt Tarihi : 6.10.2006 20:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!