Açlığın sınırında,
Dört duvar bez parçası arasında,
Birbirimize sokulup soğuğun karanlık ellerinden kaçarken
Sarsıntıyı unutmak…
Açlığın sınırında, insan uğultularında
Kadın, bebek, koca adamlar
Kulaklarımı kapatınca beynimde dönen sinyal…
Kollarım bağlı, uzanamam seslere
Rüyada gibi, susmayan koro
Oysa uyku yiyorum geceleri, doymak için değil, yolunu kaybettim düşün bahçesinin
Bir avuç rüyaya kafiyim, nerden bulsam
Sabaha doğru iç geçiren birkaç saat de olmasa…
Açlığın sınırında, bilenler anlatsın,
Nasıl dengede kalınır hayatlar kayarken,
Nasıl unutulur kurtlu çürük bina
Kırık sahipsiz oyuncaklar
İnsanım, gülüyorum… Pişmanlığın eli boğazımda,
Niagara gürlemesinde hıçkırıklarım
Yaşayanlar umudunu kaybetmesin diye gözyaşlarım yastığın altında…
Açlığın sınırında, yıkıntıların ortasında
Gurultu isyanını erdemin kolluk kuvvetleri bastırırken
Utan! Henüz ölmeyi bekleyenler var.
Kayıt Tarihi : 12.3.2024 08:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirin hikayesini anlatırsam okuyucunun anlamına ihanet etmiş olurum.
müthiş... tebrikler, şiirdi...
ağlatırsa mevlam, yine güldürür...
TÜM YORUMLAR (1)