Nedir ki bir yirmi dördün
bir vaktinde
bu kuyuya itip düşüren beni.
Döndükçe sarsılabilir taşları
yoklayan ellerim ayaza kesmiş.
Halbuki kör olan benim, o değil.
Benim; gözlerimin bağlı
olduğunu düşündüğüm kadar.
Benim; gözlerimin bağlı
olmadığını bilecek kadar..
Neden sonra
bir rüya gezer uykularımda.
Neden sabır dallarınından
dökülen meyveler acı.
Göğe ve O’na sevdalı bir rüzgâr..
Bir an, bir sevgili ve
bir evlat kokusu kadar..
Yukarı çıkmak aşağıda kalmaya
galip bir başkaldırı..
Sadece gömleğim değil de,
sırtım parçalansaydı sana
büyüttüğüm kalbimden..
-değil dokunmak
sadece baktığında bile
iyileşirdi bir dünya ağrılarım..
Sen bana bak,
Ben güzelliğine,
Sonra
kanıma çanak olmuş gözlerime,
Ben hâlâ güzelliğine,
Oradan da
sana meftun garip kalbime.
Düşün ki,
orada bir taht var aşka dair.
Düşün ki,
başka hiçbir şey yok..
Ve düşün
ben bir zerre bile değilim artık..
Sensin Sultan;
Bana,
Mısır’a,
Sırtımda paralanan
gömleğin yarasına...
Ağustos 2020
Selim ÖztürkKayıt Tarihi : 27.1.2023 21:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!