Ben ilk defa bu kadar üzgünüm baba,
İlk defa bu kadar bitkin…
İlk defa çok uzaklara gittin be baba,
Koşsam da yetişemem ki artık sana.
İlk defa uzaklaştın görüş alanımdan,
Sen benim sığındığım tek limanımdın.
İlk defa baba, ilk defa prensesini kırdın,
Beni sensizliğe mahkûm ettin ya,
Tacım çoktan kırıldı.
İlk defa bayramda elini öpemeyeceğim baba,
Soğuk mezar taşına sarılıyorum, baksana…
Kalksana be baba, yetmez mi bu kadar hasret?
Yokluğunun her gününde artıyor kasvet…
İlk defa bu kadar uykusuz gözlerim baba,
Güneş ilk defa unuttu doğmayı...
Meğer senden başka kimsem yokmuş baba,
En güzel çiçekleri getirdim bugün de sana…
Gökyüzünün rengi değişmiş baba,
Yıldızlar parlamıyor artık gecelerimde,
Gerçi sen gittiğinden beri geceyim ben,
İlk defa gündüze erişemiyorum baba.
‘’Yerin altı iyilere rahat olur’’ demiştin ya baba,
Kalbinin ışığı karanlığı aydınlatmaya yetti mi?
‘’İşe gidiyorum’’ demiştin,
İlk defa gidişinin dönüşü olmadı be baba.
Herkes gidişine kader diyor şimdilerde baba,
Senin kaderin ölmeden yerin altına mı girmekti?
İlk defa annem gömleğini yıkamıyor baba,
Kömür karası büründü, ömrümün yarısına.
Arkadaşların arasında dualara karıştı adın baba,
‘’Başımız sağolsun’’ diyorlar geride kalanlara,
İlk defa umutla bakamıyorum yarınlara,
Sen üzülme diye tüm melekler yanındalar.
Salih Dayı’nın eşi bekliyor,
Mahmut Amca’nın ise çocukları…
Yiyemediğin o ekmek cennet sofrasında mı?
İlk defa boğazıma düğümlendi be baba,
Yokluğun sorunları.
İlk defa bu kadar çaresizim baba.
İlk defa bu kadar suçlu,
Niye bilemedim ki ben kıymetini baba?
Niye böyle cezalandırdın beni?
İlk defa yürümeyi unuttum baba,
İlk defa gülmüyor yüzüm.
İpi bırakılmış uçurtma gibiyim baba,
Yolumu bulamıyorum,
Savruluyorum dört bir yana.
Benim pusulam sendin be baba,
Kaybolsam da sen bulurdun beni.
İlk defa eksik hissediyorum baba,
Yol göster,
Hiç düşünmeden geleyim sana.
İlk defa başköşeye oturan yok baba,
Oturduğun koltuktan da çekiliyor kokun…
En büyük yokluk bu işte baba,
Dolmuyor yerin parayla pulla.
Hiçbir kâğıt parçası senden değerli değil ki,
O kocaman gövdeli ağaç bir günde eğildi.
İlk defa sonbahar gelmeden yapraklar döküldü,
Kim dikebilir be baba, bu kalbimdeki söküğü?
İlk defa gözyaşım yüzümde iz bırakıyor baba,
Senden öğrendiklerimle sığındım bugün Rabba.
Sahi, hiç güneş doğmaz mıydı maden ocaklarına?
Ömrünü verdin be baba,
Kömürdeki ekmek parasına…
Benim yaşımdaki bir kardeşim ölmüş baba,
Ne işi vardı ki onun orada?
Ekmek parasına mı vazgeçti gençliğinden?
İlk defa böylesine kayboluyorum benliğimden.
İçimde kocaman bir boşluk var baba,
Anıları da mı götürüyorsun yanında?
Yüzü karalı fotoğrafların kalsaydı bari baba,
Özledikçe bakardım, sarılamasamda…
Kayıt Tarihi : 16.5.2014 20:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Selma Polat](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/05/16/ilk-defa-71.jpg)
Anıları da mı götürüyorsun yanında?
Yüzü karalı fotoğrafların kalsaydı bari baba,
Özledikçe bakardım, sarılamasamda…
Baba özlemiyle yazılmış hüzünlü ve güzel bir şiir okudum tebrikler
selma hanım sabırlar diliyorum
GÜVENLİ BAKIŞ VE GÖĞSÜNE YASLANINCA BULDUĞUN HUZURUN YOK OLUŞU ŞİİRDE GEÇENLERİN KISA ÖZETİ KUTLARIM YAZAN KALEMİ
TÜM YORUMLAR (2)